Bebeğin Bebeği Şiiri - Hayrettin Taylan

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Bebeğin Bebeği

Yüreğinin seven dallarından parça parça kopar sevgi yaprakları.Artık genç kız olmanın peşinden giden bir izin aynasındaydı Kayra. Küçük beldelerinin en güzel, en çalışkan kızıydı.İlköğretimi bitirmişti.Güzel puan alarak İstanbul’da bir Anadolu lisesi tercih etmişti. Anneannesinin yanına gelip yerleşti.Okulu çok yakındı.Güzel bir okul, İstanbul, güzel bir geleceğin salıncağında sallanıyordu.
- Sensizliğe yeni bir adres olmadan aşka karışan bir fiil çatısında özne olmak için bir gün tesadüfen evlerine yakın büyük alışveriş merkezinde Baha ile tanışmıştı.
- Dirençsiz kalırım, gözlerimden beni topla,ben büyümüş bir filizim ki aşk meyvesi benden hasat veriyor.İçindeki esen rüzgarın cümleleriyle üniversitede okuyan Baha’nın sıcak dünyasındaydı.
- Aşkları düşe kalka büyüyen bir çocuk gibi sevimli bir hal alıyordu.İlk aşkın yarattığı içsel devrimi anlamak için yeniden o anı yaşamak gerekiyor.Gün bölünür günlere,aşk bölünür aşka. Yeniden onun yollarına açılan pencereden baktı.Baha,Hukuk fakültesinde okuyan İstanbul’un haşarı gençlerinden biriydi. Kayra’nın minyon yüzü, canlı ve seven hali onu etkilemiş hoşlanmıştı.Kayra ise henüz aşkı bilecek kadar gönül penceresinden ışık olamamıştı. İlgi,sevgi, dersler, aileden uzak büyük bir kente kendisini anlayan sosyal bir gencin aşk pençelerinde öylesine kalmak.Özlemli bir sarmaşık gibi
Sarılarak günlerini gün ediyorlardı.Hayat muz kabuğu üstündeydi.
Arzuların gecesinde yıldızlar yoktur, şeytanın gözleri yıldız olur kendi hevesinde insanları tenden suya çeker.
-
Her aşk titreşiminde birbirlerini andığı, her yutkunuşta bilinmez anlara kaçtığı bir gündü.Baha’nın anne-babası yurt dışı gezisine çıkmıştı. Baha,Kayra’yı evine davet etti.Kayra,anneannesinden arkadaşının doğum günü partisi var diyerek saatlerce yalvararak ikna etmişti anneannesini.
-Gece geceliğini giymiş en karanlık rengin gizemindeydi.Ay,o geceye şahit olmamak için bulutların arkasında gözlerini yummuştu.Bulutlar karardıkça kararıyordu.Yıldız el ele hep kayıplara doğru gidiyorlardı.
-Bu gecede bir şeyler var ki her şey derin ah’larla sarsılıyor.
-Kayra ile Baha ilk kez başa başa, müzik biraz sonraki günaha hazırlık melodisinde… Baha ile Kayra önce dans ettiler.Sonra Baha,kırmızı şaraptan biraz içtikten sonra,Kayra’nın sudan başka hiçbir şeyin dokunmadığı dudaklarına yapıştı.
- Kayra sarsıldı. Avunuşlarında yapayalnız kaldığı yıldızlardan yardım istedi.Ne oluyorun farkında bile değildi.Daha lise 1 ‘deydi.Gencecik bir kız aşk ona büyülü bir masalın yaşanma şekliydi.O da,masalın tatlı perisi. Öylesine kendi bırakmıştı Baha’nın kollarına. Baha yalnız ondan hoşlanmıştı.Bu devrin gençliğinin bütün özellerini üstünde toplayan bir refleksle geceyi azdırıyordu. Ve Gece kendi karanlığında şeytanın gözleri aydınlığında zevkin en umulan zirvesinde bitiyordu.

-Kayra kendine geldiğinde,yıldızlar şaşkın, ay hilal halinde şaşkın,neon ışıkları şaşkın.Lise1 ‘deki bir genç kızın en özel sınırı geçilmiş,hiç ummadığı zevk umanında zarlar kendi suyunda yırtılışını anıyordu.

Bir fal gibi işlenmiş anın son anında ağlayıp banyoya koştu.Neydi yaşadığı, acı mı? Zevk mi? Gelecek kirlenmesi mi? Aşk mı? Sorularla aynanın karşısında kalakalıp ağladı.Artık bakire değilim.
-Ya annem öğrenirse sonum ne olacak? Neydi bu kirli masalın sonu neydi?

-Telveli özlemlerin gece karanlığında olan olmuştu. Bir sır olarak vicdanıyla aynı terazide yaşıyordu.Bir ay geçmiş gibiydi.Bir türlü özel günü olmuyordu.Şüpheler eritmişti.Her ders lavaboya koşuyordu.Bir haller olmuştu bu kıza. Gün geçtikçe çirkinlik kendi yüzünü göstermişti.
-Kayra o gece hamile kalmıştı.Daha lise 1.. Genç kızlığını kaybetmenin acısı dinmeden içsel bir atom bombası düştü.Geometri dersinden daha zor denklemlerin içinde.
-Sorular,sorular cevapsız kalan yaşamlar.Lisede aşk bir balon gibi,çok çabuk şişer,en hafif bir olayla patlar. Yeniden patlayan balondan baloncuklar yapılarak aşk bir nebze devam edilir; ancak bir gün gelir biter.

Artık alışmıştı acılarına.Bebeğine seslenerek ömrüne ömür olayım.Tam tersine içinde bu kötü giden kaderi yeneceği umudu vardı.Sürekli rehberlik biriminde ruhuna gıda arıyor.Bütün sınıf Kayra’nın bu denli değişmesi,içine kapanması, okulun en çalışkanıyken bir anda bütün derslerinin kötü olmasına anlam veremiyordu.Herkes üniversiteli aşkını duymuştu. Aşk,bu kadar insanın hayatındaki atom bombası mı ki der susarlardı.
-Bu gidişin gölgesinde gün geçtikçe eriyordu.Baha’yı aradı.Baha geldi.Gerçeği ona anlattı. Baha,duyar duymaz çantasını orda bırakıp geliyorum dedi.Gidiş, o gidiş bir daha gelmedi.
Kayra,Baha’nın evine gitti.Annesiyle konuştu.Baha eve gelmiyormuş haftalar geçmiş gelmemişti.
Baha’nın ailesi en son ona ulaştılar.
-Baha,anne ben bir hata yaptım şimdi ne olcak baba olmak kim, ben kim dedi.
-Ve annesi kafasındaki cinliği tek evladı Baha için yapmayı uygun gördü. Tren kazasında parçalanmış cesedi gördü,oğlunun kimliğini attı oraya.Bütün gazetelerin üçüncü sayfasında Baha’nın ölümü yazılıyordu.Kayra bunu duyunca bayıldı, hastaneye kaldırdılar.Bir hafta ölümle pençeleşti.İyileşmişti.

Göğsündeki kadın mevsimlerinde kar yağıyordu.Okuldan atılmak üzere, devamsızlıkları artmıştı.
-Güzel bir hayatın avuçlarımda kaybolan gençliği,umudu, hayata sarılışı,dahası ömrü yılanların deliğine sıkışmış zehir ile aşk arasında öylesine topallayarak devam ediyordu.
-Delifişek anların koynuna bilinçli ya da bilinçsiz sokulmuştu.Okuldan atılsa hayatı kararacak hamile,okuldan atılmış olarak beldesine, evine nasıl gidecek? Sorular ve gerçekler onun dünyasındaki bütün güzel günleri eritiyordu. Baha da yok…Babasız bir çocuğu doğuracak,üstelik kendisi daha çocukken .
Kendi labirentinde öylesine kaldı.Anneannesi her halinden şüphelenmişti.Kusmalar,sık sık lavaboya koşmalar.
-Bir gün bütün gerçeği anlatmıştı.
Anneannesi:- Günahın ve hatanın yaşı yoktur,yaşamak sana yakışıyor .Ve toparlan derslerine çalış, sen okulunu geçmeye çalış.

Gecelerin kınında kendini yiyen pırtık bir kurt gibi gün be gün eriyordu. Nihayet yaz gelmişti.Haziran sonlarıyd.Bebeğini doğurmuştu. Dünya da yalnız kendisi ve anneannesi biliyordu.
Minnacık bir bebişi vardı.Hangi yaşta olursan ol anne annedir.
-Her şeyi unutmuştu, bütün sıkıntıları bitmişti.Ah! Bir de gerçekler olmasas.Gün geçtikçe gerçekler onun peşini bırakmıyordu.

-Gönlünün dehlizlerinde kanayarak hayata akan bir halin yalın hali değildi.İsmin anne halini çekimliyordu. Bir oğlu olmuştu.Bütün saf duygularla,ilk aşkı,ilk hatası,ölümden öte sevdiği aşkı Baha’nın eseridir diye onun ismini koymuştu.

-Kanayan yüreğini anlık huzurun mahzenlerinde sararak gerçeklere doğru yol alıyordu.

Bir bekleyişin buz mağarasında her şey aslına eriyordu.Lise2 ‘ye geçmişti.Bebeğine anneannesi bakıyordu. Babası kaza geçirmiş,tedavi için Londra’ya götürmüşlerdi.Buna çok sevinmişti.Gerçekleri saklamak için başka acı ona umut demekti.
Hoyrat zamanın bohçalarını toplamıştı kaderi. Lise2 ‘de kalmamak için direniyordu.Dil ve Anlatım yazılısı vardı.Derste kalırsa artık okulda kesin kalıyordu. O gün her şeyi bir yana bıraktı,odasına çekildi, ders çalışıyordu. Bir acı çığlık duydu. O sesle bebeğinin odasına gitti,ateşi yükselmiş,nefessiz kalmış gibiydi. Anneannesi,yanında ağlıyordu.
-Derse çalışamazsa okulda kalacak,bir yanda ateşi yükselen bebeği …Bebek ağlıyor,o ağlıyor, taşlar hatta acılar da ağlıyordu.
-Bebeğini aldı, sardı atladı bir taksiye direk hastaneye gitti.
- Acilde hüngür hüngür ağlıyordu.Herkes onun etrafında toplanmıştı.Bir de ne görsün yarın sınavı yapacak Dil ve Anlatım hocası ve eşi de orda.
Hocası Neşet Bey:- Ağlayan öğrencisini gördü,kendi bebeğini eşinin kucağına bıraktı.Önce kardeşi sandı.Konuştukça gerçeği öğrendi.Neşet Bey’in gözlerinden de yaşlar aktı.Acı gerçek onu da sarsmıştı. Bebeğin tedavisi bitti.Neşet Hoca, Kayra’yı arabasına aldı, evine bıraktı. Yolda sen bebeğini düşün yarınki sınavı boş ver, rapor aldık sana başka zaman yaparım.
Kayra aylardı ilk kez gülüyordu.Hocasının bu ilgisi, bu gerçeği aralarında kalması, artık sınavda kalma riski de ortadan kalkmıştı.
-Gül kıyımlarını dikenlerin kan renginde alan hayatın bayatlarında gün geçtikçe kendini buluyordu hayat.İsimsiz bir geleceğin son hüzünlü türküsü olmuştu hayatı. Bebeği büyüyordu.Babası yurt dışında, gerçeği öğrenme şansı yok.Dersleri de düzelmişti.Allah hiç kimseye kaldıramayacağı yükü vermez. Sandalı çürük bir aşk ömrünün kirli sularında adı konulamamış bir hevesin anlarında yenilmişti.Bilinçli ya da bilinçsiz bir hatanın baharında yakılmıştı geleceği.Onu hayata yeniden saran önce bebeği,sonra Edebiyat hocaları Neşet Hocaydı.

İmkansızın zincirlerini parçaladı,ruhunun sismik haritasında paramparça olan yüreğinde bir umut ışığı doğdu.Neşet Hocasının yardımıyla dershaneye gitti.Bebeği büyüyor, anneannesi onu büyütüyordu.Tek amacı doktor olmaktı.Bebeği ölümle pençeleştiğinde ona yardımcı olan güler yüzlü doktorların o sevgisi, bir de o gece Neşet Hoca’ya söz vermişti.
Hocam tıp fakültesini kazanıp iyiliğinizin karşılığını vereceğim.Bir ömür sizin tedavinizi ben yapacağım demişti.

Hayata ışıldayan güzel günlerin son gününde sınav sonuçları açıklanmıştı. Oğlu o gün yürümeyi öğrenmişti.Kucağına yürüyerek gelen oğlunun bu mutluluk sevinci yanında ,bir de Tıp fakültesini kazanması onca yaşadığı acıyı unutmuştu.
- Yurt dışındaki babasını aradı.
- Babası kızım ben de artık yürüyorum, ben de iyiyim yakında geleceğim dedi.
-O sırada kucağındaki oğlu ağladı.
-Babası: Kim kızım o,ağlayan bebek.
Kayra,başladı ağlamaya, babacığım sen iyileş, bebekler büyür de ağlar da.

-Kayra:Sen yüreğim,sen derdim, sen geleceğim, sen ömrüm, sen imkansızlıkların ateşinde doğan yeni bir hayat duydun mu babacağım.
-Sen benim kadar acı yaşayan bir liseli kız duydun mu? Benim yaşadıklarımı acep hangi yürek taşı dayanırdı.
-Baba,sen artık bir dedesin.Kızın da doktor.Şimdi orda ister ağla, ister, sevin .
-Babasının teli birden kapandı, bu gerçeğe hangi baba yüreği dayanırdı ki?
-Dede olmak ne güzel duygu ama…,işte amalarımın gözü kör…

-Gönlündeki gökkuşağının izdüşümleri onu yeni okulunda farklı kılmıştı.Beyaz önlük giymiş sataj görüyordu özel bir hastanede.

-Suları kirleten aşk gecesine benzer bir geceydi.Acilde ilk günüydü.
Bir hasta geldi, bakılacak halde değildi, her yeri yara bere içinde.Hemen hocaları geldi, o da yanında ameliyathane aldılar.Yüzünü açtılar..

-Kayra oracıkta bayıldı.Lise1 ‘deki aşkı Baha’dan başkası değildi. Onu hamile bırakan, onca acıyı yaşatan.Gözyaşları onun akan kanına karıştı.
Gerçeğin çiylerle kaplı olduğu bu kış kıyamet gününde bu da neydi.
-Hani tren kazasında ölmüştü,hani yaşamıyordu. Bir de ne görsün Baha’nın şeyan annesi orda hüngür hüngür ağlıyor.
-Hala unutamadığı,yaşasa yine seveceği ilk aşkı,onca acının faili yaşıyordu.Ve gerçekten bu sefer tren kazası yaşamıştı.Tinerciler cep telefonu almış trenden atmışlardı Baha’yı.
-Herkes bir gün kendi gerçeğinde ayna olarak taranacaktır.
Sevdiğinin eseridir diye Baha ismini koymuş,çocuka her şeye inanmıştı.
Meğer ne kadar safmış, meğer hayatın saflığı kadar temizmiş.Meğer aşk yalnız onun gölgesiymiş.
Bütün bunlar oluyorken, bütün bu acıları yaşatan Baha’ orada can veriyordu.Bütün müdahalelere rağmen kurtulamadı.
-Kurtulan hayattı,gerçekti,umuttu, yaşanılan bir dersti.Kayra,uyandığında evinde,kucağında oğlunu gördü.Baha diyemedi.Baha,paha biçilmez bir acının aynası olarak göz önüne geldi.Mahkemeye gitti, oğlunun ismini
Neşet Hoca’nın ismini vererek,yaşanmışın dersinde geçtiği için yeniden huzura akıyordu.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 2.1.2010 20:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan