7 Nisan 1932 - 7 Haziran 2012
Soyguncu soysun da, vurguncu vursun
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
FİLİSTİN de de bebekler yasayamadan şehit oluyor lar... :(((
Günün şiiri şairini ve Tüm şehitlerimizi Rahmetle anıyorum...
Deniz kurutuldu. Devletin malı deniz olmaktan çıktı. Şimdi deniz millet. Faiz düşük tutulur. Mal varlığı edinilir. Şirketler kurulur. Nasıl ödenecek. Enflasyonu seksen yüze çıkarmakla.
Şimdi dolar otuz beş lira, gerçek değeri altmış yetmiş lira. Yeterince potansiyel enerji birikmiş. Üzerinde ki baskı kaldırıldı mı. Yüz lirayı aşar. Baskı ekonomisi birileri için zengin olma fırsatı oluştururken birilerini de yoksullaştırıyor. Milletin alın teri deniz...İki tane örnek verdim. Bir tanede siz verin...
Nüfusta azalma var. Bebek gelme denilen zamandayız. Deniyor ki Afganistan Süriye...insanlarının doldurulması azalan nüfusu karşılamak için. Diğer ülkelerden niçin kabul edilmiyor. Mesela Ruslar. Onlar başka partiye oy verirler...
Devletin mali deniz denilen zamanlarda derlerdi ki şu tarihte şu zatın iki kalemi varmış Kendi işlerini kendi kalemiyle devlet işlerini devlet kalemiyle yazarmış. Allah böylelerinin sayısını artırsın.
Şiir güzel ve çok anlamlı. Her devrin haramilerine, bozuk düzenine, bencil yöneticilerine yazılmış. Dürüst, ahlaklı, imanlı yöneticilere ne mutlu...
Hiciv
Ama şairde civciv
Bende bir civcivim
Doğruluk ışık
Karanlık içinde ışık neredesin
Aydınlık üzerine geceyle yazdığımız yazılar
Ancak kötülüğün gücüyle
Salt iyilik yok
Ölüm kolay yaşamak zor,
Öğrenmek zor.
Herkesten önce öğrenmek onlardan
Önce bize öğretmek.
Niçin?
Öğrenmek için bir örgüt olmalıyız.
Bütünlükten ayrı.
Allah'ın kelamında bile onlar var.
Kötüler var.
Yoksa var oluş yok.
Hicivde iğneyi kendine batıran şair
Çuvaldızı kötülere batırmıştır.
Gerçi şair kendinde hissetmemiş ama
Genel olarak yazmasına kendi de dahildir.
Harika bir hiciv harika bir şiir. Ne yazık ki güzel ülkemde on yıllar geçse de bu tarz konularda
olumlu bir değişim ve dönüşüm yok maalesef. Biz önce kendimizden başlayarak temiz olma,hakka hukuka riayet etme azim ve kararlığını sürdürmemiz gerekiyor.
Allah rahmet eylesin üstada, mekanı cennet olsun amin
Üstad, hicivle 12 den vurmuş...Acı sosyal gerçekleri anlatmış...Ruhu şad olsun...
Usta Şairi rahmetle anıyorum. Yazdıranlar utansın..
Kul ve kamu hakkı yedirmesin. kardeşlik hukuku aile bağları
Iyi niyet ahlâk dürüstlük erdem vicdan merhamet taze bitti...
Işin enteresanı hepimiz müslümanız... RAZI olduğu sürece
Kullarla helalsebilirsin belki ama kamu hakkı muamma... ALLAH kamu hakkı yedirmesin...
üstadı seviyorum....ALLAH cc affına mashar kılsın....rahmetiyle yargılasın....
güzel bir şiir....okudukça utanıyorum....gelinen nokta......
Bu günleri çok mükemmel görmüş ozan kutluyorum
Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta