Bbana Kafayı Yediremeyeceksiniz

İbrahim Şahin 2
532

ŞİİR


24

TAKİPÇİ

Bbana Kafayı Yediremeyeceksiniz

1- BANA KAFAYI YEDİREMEYECEKSİNİZ
(Umut, fiziksel engelli)
( Sınıf beden dersine çıkar, Semih koşamamanın top oynayamamanın ezikliği içinde)
SEMİH:( Semih ağlayarak sınıfa girer.)
- Bana top oynatmadılar.
UMUT: ( Gözünün önüne top oynayan, koşan çocuklar gelir. İç çekerek )
- Topa bir kez vurmaya neler vermezdim. Semih gibileri yarın oynayacaklarının farkında değiller
SEMİH: ( Koşarak dışarı çıkarken) - Ben size göstereceğim!
SEMİH ( Sınıfa sessiz ağlayarak geri döner. Dayak yediği belli)
UMUT: (Kendi kendine) - Paylaşmayı bilmiyorlar. ( Umut’un gözünde şimşekler çaktı. İlk cümlesini yazdı)
‘’Yaşamadıklarımız fark edemediklerimiz yaşayacaklarımızsa fark edebildiklerimizdir.’’
(2. Ders sınıfta)
SEMİH ( Ozan’a):- Ben senden iyi koşarım, ayağım takılmasaydı ben sana gösterirdim.
OZAN:- Ben sana gösterdim göstereceğimi.
Öğretmen susturmakta güçlük çeker.)
UMUT (Parmak kaldırır)
- Bazen koştuğumuzu sandığımız koşudaki adımlar bizi geriye götürür, bazen de yerimizde saydırır biz farkına varamayız.
SEMİH:- Laf söyledi bal kabağı.
(Öğretmen ‘’Kafayı yemek’’ deyimini cümlede kullanmalarını ister)
UMUT:- ’ Bize kafayı yediren kafamız değil basıp ezemediğimiz saplantılarımızdır.
(Öğretmen Umut’un yanına gelir, Umut’un defterine yazdığı ‘’ ‘’Yaşamadıklarımız fark edemediklerimiz yaşayacaklarımızsa fark edebildiklerimizdir.’’ Cümlesini görür. Umut’a sözü açıklayan bir yazı yazmasını söyler. Ertesi gün Umut Yazısını okumaya başladığında tüm sınıf şaşkınlığa uğrar.)
UMUT:
- Kaçımız farkında beklenmeden gelen geleceğin bize kan kusturacağını? Kaçımız farkında bizi güldürecek geleceğin avuçlarımızda saklı olduğunu?
…..
Ve ben kendi adıma diyorum ki yaşayacağım o kadar çok şey var ki her biri yaşamaya değer. Bu değerler yaşadıkça kıymet bulacak değerler. Anlatılacak, gülecek değerler değil.’’
Umut tüm sınıfın omuzlarında. Sınıfı inleten ‘’ Umut, Umut!’’ tezahüratları. Umut’un son sözü’’ Bana kafayı yediremeyeceksiniz’’
2- KOY VER GİTSİN
(Öğretmen sınıfa girdiğinde sınıf savaş alanı.
Kulaklarını kepçe yapıp sallayanlar, kravatını yular yapıp eşek gibi anıranlar. Maymun olup sıradan sıraya zıplayanlar. Uzuneşek oynayanlar. Kâğıttan uçak yapıp uçuranlar.
Öğretmen birini yerine oturtsa diğeri ayağa kalkar. Birini sustursa tüm sınıf koro halinde, baterist, balerin…)
Öğretmen masasına oturduğunda sınıfın gözü öğretmende. İlk atılan kağıt öğretmenin masasında:
‘’’Bana dil salla
Kulak, burun salla
Kol salla, bacak salla
Kâğıdı bana geri yolla’’
ÖĞRETMEN: Demek ki içinizde yazı yazmasını bilen var.
SUDE: - Ben yazdım öğretmenim.
ÖĞRETMEN: Güzel yazmayı bilen dinlemeyi, öğrenmeyi de bilir. Ben senin gözlerinden anlıyorum.
( Sude ilk susan ilk dinleyen)
AYŞE: Öğretmenim arkadaşım benim saçımı çekti.
ÖĞRETMEN. – Sen de onun saçını çek.
Parmak kaldıran kaldırana:
- Öğretmenim çişim geldi.
ÖĞRETMEN: Tuvalete git evladım.
SELİN: -Öğretmenim kalemim kırıldı
ÖĞRETMEN: At çöpe gitsin.
SUDE: Çişim geldi öğretmenim.
ÖĞRETMEN: - Koy ver gitsin.
(Öğretmen birden masasından kalkar sınıf şaşkın, başlar konuşmaya)
- Çocuklar onu, bunu, şunu koy verin gitsin. Gerekirse her şeyi. Tuvalette koy verin gitsin. Gerekirse derste altınıza koy verin gitsin. Sakın ha iki şeyi koy vermeyin Bir derste kendinizi, iki zamanınızı koy vermeyin. Sakın ha, sonra yaprak olur savrulursunuz zamanın kollarında.

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 29.6.2023 13:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Şahin 2