Bazen ne yapacağını bilmezsin…herkes gibi senin de acizlik anın olur hayatta…ne yapacağını biliyorken bile acizliğe yenilirsin…bu üşengeçliktir dersen,yanılıyorsun derim sadece…üşengeçlikte de yapacağını bildiğin halde yapmamazlık vardır ama bu kehilliktendir,içinde bulunulan rahatlığı bırakmamak için elinden geleni yapmaktır…oysa ne yapacağını bildiğin halde yapmamak kendini bırakmak ve hiçbir şeyi yapmayı istememek,kehillik ya da sonra da yaparım demek değildir…bunu tam manasıyla kavramlaştırabilmek ve kelimelere dökmek benim için biraz zor…şuan böyleyim mesela…kendimden bıkmışlık,insanlardan uzaklık hissiyatında duygular ortası bir labirentteyim işte…kurtarılmak yok,imdat dilemek hiç yok…zaten bunlar için de sebeb yok ki…’’bir an’’ sonuçta…günün kaçta kaçını barındırırki can sıkmaya değsin…değiyor ama ne kadar böyle söylesemde…kendimi duyamıyor,gözlerime hükmedemiyor,yüzümü asıyorum sorumsuzca…sorumsuzca çünkü yanımdaki insanlar bunu yanlış anlayabiliyorlar bazen…ve bu kendimden çok,onların benliğindeki ‘’bana’’ zarar veriyor…bir anlık bir şey,eğri büğrü bir bakış,tamir edilemez bir görüş yetisine dönebiliyor…yok ben öyle değilim,iyiyim,öyle demek istemedim,hımm anlamadım vs vs türündeki tepkiler bazen insanları dinlemediğiniz onları dikkate almadığınız hissi verebiliyor ki bu kendi açınızdan edinilmiş bir çok olumlu düşünceleri yıkabiliyor…hani bir söz var ya:iki kişinin bildiği sır değildir…işte ben de bu duygu fırtınalarını,acizliği kend kendime yaşamalıyım ve yanımda kimse olmamalı…anlık yalnızlıklarımı ebedi yalnızlıklara çevirmemek için bunu böyle yapmalıyım…ben hep böyle yapıyorum size de tavsiye ederim…
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,