Bazen Derinde Şiir

Mustafa Necati Yıldırım
19

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bazen Derinde Şiir

I.

Kılçıklarından arınmaktır berbat...
Zamanın geldiğini bilirsin
yanacaksın...
Ruh terbiyesi yeni dersimiz.

Şeyler hafiflediğinde kıza söyle,
O denizleri zorlar;
kendini yapmak için
hep daha büyük dalgalar ister,
unutma!

Tinsel bir fotokopi şimdi
Destansı hayatlar ararken bulduğu
Yardımcı karakterlersiz bir film gibi
Suretine kimse acımaz.

II.

Ucuz mermere kapaklanmış vücudun
Buhar salar, ölümler beğenir.
Belki yaşlara boğulmuş şarkılar da var.
Kimsenin duymadığı,
balina ahlakında yazılmış
Erbabından başka herkes dinler.

Bir sonsuzlukta sevilip
bir diğerine gömüldüğün bu yerde
mekanın cennet olsun sevgilim.

III.

Huzur biraz kolların ince,
aşktan kaçar yalanlar sanki...

Bilge kişi söyler:
Yapamadıklarının acısıdır.
Sırf öyle diye; ölümlüler
Ders alır ve çoklu ahlaka geçer.

Yerin dibine kadar kutsal
Kız anlatır. Gitmek
Her tabiata uygundur.

Yani şiirden en fazla
Ve eğer güçlü bir adamsan
Bir ölçü kaçarsın

IV.

Dediği gibi;
“Zaman vampir görmüş eşek gibi dörtnala uzaklaşıyor.”
Alkol çıkıyor zıvanasından
Salladığı bir deri Kızılderili sopası...

Avlayan benim ama avcı değil
Ölen benim ama ölümlü değil

İşte bu yüzden
her gece yeniden okur
Sahipsiz adlarına özel
Deniz kipinde kitaplarını

V.

İğrenç oyası,
Zaman alaşımlı bentlerim var
Haydi bir ses uyduralım suskunluğa
Teknem henüz karaya oturmadı.

Ne kadar uzun bir hayat oldu...
Geçmişini hatırlayamayacak kadar uzun
Şimdiyi anlayamayacak kadar kısa

Ayna kendine bakarken ne hisseder?

Oğlu olmaktır ya bir yandan babalar gibi
Karşılıksız aşkların en boktanı
Ömürler yetmez...
Ve özürle ilgili her şey alındığında elinden
Geriye ne kalır?


VI.

derin toprak
daha hiç denenmemiş bir şiirde
kendini arıyor, bulamaz...
siyah çarptıkça tenim dar

aranacak bir cennet yok
sadece olup bitenler ve
sağ eli aletinde
sol eliyle yazan bir şair
cehennemde hiç yer yok

Bıkkınlıkta ölüm saçıyor her bir buse
Karşı acı burgacını kullanıyor
Zaman aşırı ülkelerde
Hiç özlemeden
Geçmiş ve geleceğe ölüyorum

Kanım ılık suya boşaldığında
kalem beyaz kağıdı yalar
ve hepsi o kadar

VII.

eğitimin sonuna gelindi
alanı terkedin lutfen

VIII.

İşte lekeler ve kenarı kırık kadehler
Hep konuşmalar ve geniş boşluklar
Hüznün kara saten çarşaflarında
mekanik bacak aramızda olmalı...

Yanlış anlamlardan sonra,
Anıtsız tarihler gelir.

Ayaküstü ölmektir oysa
ceset üşürken çekmecesinde, lütfen.
Kınımdan çıkartmayın beni

Geride kalır ne?
cerahat doluyor evime
Birkaç yaz önce, yüz yıldır belki
Kendi ellerimle oyduğum gözlerim
Özel mülktür! Girilmez sancıma

Mustafa Necati Yıldırım
Kayıt Tarihi : 14.4.2020 03:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Necati Yıldırım