BAYSAN'IN DRAMATİK YAŞAMI..
Saygıdeğer gönül dostlarım. Mutluluğa adım adım yaklaşırken, sağlığım düzene girerken insan beklenmedik sorunlarla karşılaşabiliyor, nitekim de öyle oldu. Canım ciğerim evladım 2014 de kaza yaptı, hayatımın en kötü gününü yaşadım. Benim sıkıntılı yaşamım ciğer paremi de depresyona sokmuştu. Kaygılarım onu da etkilemişti. Hiç normal uykusunu da alamadı. Hep can yoldaşım oldu.
Kazadan sonra çalışmamın verdiği güvenle doktora götürebildim ama ondaki dikkat eksikliği, hiporotivite bozukluğu tanı oluşunca onun normal olmadığını biliyordum. Doktora gittiğimde hatırlatma yapıyordum.
Yeterince bilgi edinemeyince çok üzüntü yaşadım. Oğlum biraz iyileştikçe çevremde beni kabulleniyordu. Annem babamda ciğer paremi benimseyip destek oldular.
Oğlum sekiz yaşını aşınca kendimi de güvende hissediyordum. Gözüm arkada kalmıyordu. Çünkü oğlumu hem okula hemde özel etüde gönderiyordum. Oğlum da mutluydu. O da bana sen benim her şeyimsin diyebiliyordu. 2014 Den sonra bedenimde yine çökmeler oluştu. Giysilerimin bollaşması durumu açıklıyordu. Safran ve Zencefil baharatlarını midem için kullanmaya başladım.
2015 de aile hekimi hemşire hanımla karşılaştım. Durumumu ona açıklayınca bana ( Genel Cerraha git dedi.) Devlet hastanesi Tıp fakültesine Erol beye Monografi ve ultrason la yönlendirdi. Saat 10.30 sıra bitmişti, öğle sonrası gel dediler. Durakta beklerken bir telefon geldi. Umut içinde geri döndüm, sıra almadan kapıyı tıklayıp doktorun odasına girdim durum acildi.
Doktor yine de sıra versinler diye talimat verdi. 12.30 da sıra geldi. Muayene sonucu, Biyopsi sonucu bildiğim şeylerdi.bunları kabulleniyordum. Hemen iyileşmem gerektiğini düşündüler ama gerçekleri yüzüme diyemiyorlardı. Ben moralimi yüksek tutmaya çalıştıkça doktor hemşireler şaşırıyordu.
Bedenimin içindeki mikropların farkındaydım. Bunu tedavi yöntemleriyle temizleneceğini umut ediyordum. Çünkü en güzel yıllarımı heba eden bana değer vermeyen şeytanlaşmış mikroptan kurtulduğuma hemde çok seviniyordum. Bu kanser mikrobu virüsü onun yanında küçücük kalıyordu. Oğlum da bana değer vermeyen babasını aklına bile getirmiyordu.
Bedenimdeki yorgunluğu da bir türlü atamıyordum. Ben hayatta küçücük şeylerle yetinmeye alışmıştım, ayağımı yorganıma göre uzatmasını biliyordum. Hayat para pullarla kıyas edilmemeli bence. Çünkü her kişi dünyada bir zerre bir candır, bu canlarında misafir olduğunu bilmek gerekir. Benimde en çok hayalim bir ehliyet almak, bilgisayarı da rahat kullanabilmekti.
Bedenimdeki halsizlik direncimi kırıyor, zayıflatıyordu. İzleme olanağı bulduğum ( Sefiller ) dizisindeki adama hayrandım. Çünkü hiç tanımadığı bir kızın mutlu olabilmesi için yaptıkları süperdi. İş yerimden sık sık rapor alınca da iş verene karşıda mahcup oluyordum. Sağlıklı olduğum zamanlarda da özveriyle çalışıyorum.
Kader arkadaşlarımla da beraber gezi programları yaptıkça çok mutlu oluyorum. Ayaklarım üstünde sağlıklı durmak, işime düzenli gitmek, oğlumu okutup,vatana, millete, devlete, hayırlı bir evlat olarak yetiştirmek en büyük hedeflerimden biridir. Evlendirip torunlarımı da görebilir miyim hayalini kuramıyorum.
Kanser hastalığı şair Zeki beyin dediği gibi kader hastalığı, her hanede yoksa bile mutlaka bir sülale de, yakınlarında olabiliyor. Bana zor günlerimde destek olan anneme, babama minnettarım. Allah onlara da sağlıklı ömürler versin İnşallah. Ciğer paremi de mümkün oldukça yanımdan ayırmıyorum. Rabbım hayat sürecimde iyi insanlarla karşılaştırsın inşallah.
Beni tedavi eden doktorum: Hasan Erol Eroğlu'na ve ekibine teşekkür ediyorum, Allah onlardan razı olsun. Songül, Bülent kardeşlerimden de Allah razı olsun. Rahatsızlığımı zoraki gülücüklerle hafifletmeye çalışıyorum. Kanser güçlü insanlardan korkar, İnşallah bende onu korkutup sağlığıma kavuşacağım. Hoşça kalınız, her şey gönlünüzce olsun İnşallah. ( AMİN .)
Editör: ZEKİ ÇELİK ISPARTA Zekice kültür ve sanat evi kurucusu.
Zeki ÇelikKayıt Tarihi : 28.3.2018 08:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!