Öyle ya, kimileri gerçek bayramı her gün yaşıyorlar, kimileri de ‘Bayramlarda’ bile bayram’ı tadamazlar! Sevinç ve coşkuların yerini, elem-keder- hüzün alır. Kimileri özel yatlarda, katlarda zevk-i sefa sürerken, pek çokları çocuğuna mütevazi bir hediye bile alamamanın ezikliğini yaşarlar, yaşayamadıkları ülkelerinde ve dünya’da.
Dertlerini sor, saatlerce anlatırlar; ama ‘mutluluğu’ sor, çok kısa ‘anlatacak kelime bile bulamıyorum’ diyen garipler. Evet, kimilerinin gerçek bayramları yaşamın her alanında yaşadığı günümüzde. Hatta, inançlarını, ibadetlerini, mistik sağaltımlarını lüks otellerde, vip salonlarında ve konaklarda eda edenler, medya-basında şova dönüştürenler; masum inançlardan rant sağlayanlar aslında inançsızlığın, bencilliğin, insanlıktan çıkmışlığın tezat örneğini sergileyen taş yüreklerdir. Paylaşım, hak-adalet duygusandan yoksun olanlar; etik değerleri, onuru ayaklar altına alanlar...Üretenlerin ve mazlumların boynunda boza pişirenler, bayramlarda yoksul-yoksun insanlara hediye dağıtarak nasırlanmış vicdanlarını tatmine çalışırlar sözümona. Ömründe bir gün bile bayramı yaşayamamış mazlumların, çilekeşlerin dramını değerli sanatçı yazarımız sevgili Ozan Şiar ile beraber yazıp bestelediğimiz ve turna avazında yürek yüreğe yorumladığımız bir edebi-müzik bestemizle süsleyelim temamızı.
Bayramsız ‘BAYRAM’! ...
Kurban etti ömrü, bayramsız geçti
Bir Gün GÖRMEDİ Kİ Bayramsız ‘Bayram’
Göz yaşından kadeh-kadeh el içti
Bir set ÖRMEDİ Kİ Bayramsız ‘Bayram’!
Eller bayram etti, Bayram postundan
Eşleşmedi eşinden ve dostundan
Gün karardı, karaların kastından
Göğe ERMEDİ Kİ Bayramsız Bayram
Şiar Bayram günü, Bayram’a gitti
Şekerle avundu, canına yetti...
Bayram kurban oldu, el bayram etti
Bir Tül GERMEDİ Kİ Bayramsız ‘Bayram’
Bir Gün GÖRMEDİ Kİ ‘Bayramsız bayram’! ..
İnsanca bir ‘ Bayram’a erişmek için; gerçek bayramları muştulamak, yaşamak ve yaşatmak adına pek çoklarımız hep kurban oldular; heder olduk. Kimileri zalimin kurbanı, kimileri sistemin kurbanı. Kimilerimiz suyun başını tutan kirlilerin kurbanı. Kimimiz de sözde safımızdaki kire batmışların ’dönekliğin dönme dolabında başı dönenlerin’ kurbanı olduk! Hem bayramı zehir eden sistemlerde, hem de sözde muhalif ‘Bayramı içselleştirememiş’ ben merkezcilerle boğuşarak. Kimilerimiz de, daha güzel ve yaşanası bir memleket ve dünya davası için yaşamlarımızın en güzide çağlarını, ömrümüzün baharını feda ettik. Al yazmalı yavuklularımıza, bahar çiçeği yavrularımıza, dostlarımıza, canlarımıza hasret kaldık... Ay parçası fidanlarımız gece karanlığında yollara düştüler, ‘Gün doğumunda, alaca karanlıklarda söken şafaklarda gerçek bayramlar gelsin’ diye. Ama, engerekler yollarına dikildiler, mazlumlara, bayramlara hasret insanlığa gerçek bayramlar yaşatılmasın deyi. Gece yıldızları birer birer kaydılar, yarınlarda yeniden doğmak üzere. Bayramlar ’Barış’ günüdür denir, ancak mazlum, ezik, bedbaht insanlık, dünyayı başına dar eden, yaşamı, bayramları zehir eden düzenbazlarla, esenlik ve barış düşmanları ile nasıl barış içinde yaşayabilir; adalet terazisi ayarlanmadıkça. Tıpkı, ‘Ele-bele-dile sahip ol’ diyen bir inanç ve felsefenin, aç-yoksul ve zulüm deryasında yüzen, yanan yakılanların; kendini yakan firavuna karşı nasıl eline, diline...sahip olacağını ‘yanıtlamak durumunda’ olması gibi.
NE KURBAN, NE DE KASAP
Değerli Dostlar, günümüz dünyasının düşünce evriminde şu aleni kanıya vardım ki: Artık kurbanlar verilmesin. Kasaplar hep kurban almak isteyecekler körpe kuzularımızı! Kurulu saltanatlarını sürdürmek adına; kurban almaktan vazgeçmeyecekler. Bizler ne zamana dek kurban olacağız? ! Yetsin gayri kurban ve kasap melodramı. Artık kolay kolay uzatmak yok, paslı bıçağın altına boynu. İnsanlığın Esenlik-sevgi-paylaşım bayramlarında sıcacık ekmek gibi türkülerimizi koklamak, şiirlerimizi demlemek istiyorum semaverde. Alev dalgası saçları okşamağı arzuluyor bu can. Gece karanlığında tir tir titreyen Canlara ışık saçmağa devam edecek, bu yüreğim, bu tende var oldukça...
SOKAK LAMBALARI GİBİ...
Sokak lambaları gibi
Gelen gidene YANARIM
Mum kendine yanmaz dibi
Elin derdine YANARIM
İnsanoğlu kendin bilsin
Ağlayan gözyaşın silsin
Yeter ki İnsanlık gülsün
Can Can’ı mutlu SANARIM
Şah Turna aşıklar gibi
Sevgiyi kaşıklar gibi
Sönmeyen ışıklar gibi
Yanar, yanar, YANARIM, Dünü, Gün’ü ve Yarınları ANARIM!
Söz Müzik Aşık Şahturna Ozan Şiar
Bir avuç havada bulup, tavada yiyenlerin miskin sofralarında ki küflü bayramların yerini; güzelliklerde, paylaşımlarda bezenmiş; esenliğe özgürce kanat çırpan mavi gökyüzünde turnalar misali. Özgürlük-kardeşlik, gerçek barış sofrasında lokmaların paylaşıldığı, sevgi, esenlik şekerinin ikram edildiği ‘gerçek bayramlarda’ kucaklaşmak adına, karanlıkların inadına! Hoşça, dostça ve mutlu bayramlarda olun, umudunuz solmasın sevgili dostlar, can olabilmiş Canlar...
Ozan ŞAHTURNA (Türkü Ana Turna) http://www.sahturna.com
Ozan ŞİAR Can http://www.siarcan.com
Kayıt Tarihi : 27.11.2009 22:53:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ozan Şah Turna Ağdaşan](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/27/bayramsiz-bayram-siir-makale.jpg)
TÜM YORUMLAR (2)