Bayramınız Kutlu Ola 5 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Bayramınız Kutlu Ola 5

-5Yazılar sosyal nezaket sözü olmalı betimlemeler gereği ve bir emek koyuş ürünü olması nedenle, saygı değer bir çalışmaydı. Ancak on binlerce türü gibi olmaktan öte, pek bir analizi ve yararcı olması yoktu. Söz gelimi bu yazarlarımıza göre:

'Bayram demek yeni elbise, yeni bir çift ayakkabı demekti...' Aslında bu sözün açık açık diyemediği şudur; ‘bayramlar bir saygı sevgi oluşturması değil, ihtiyaçlı olan kişilerin durumlarına değin (saldırgan olacak) beklentilerinin, hırs ve tamahlara garezlere dek olası insan duygu ve davranışlarının ön tedbir olaraktan karşılanmasıdır. Karşılanan indirgenen beklentilere değin de, beklentisi karşılanan kişilerin de, alan el olaraktan ezilip büzülmemeleri için de; bu tutumun utanılır (gurur sorunu) olmaması için de, bayramların yüzüne; saygı, sevgi, dostluk makyajları vurulmuş olan bir toplumsal çarpıklığın angajmanıdır.

Demek ki ‘…ayakkabı ve yeni bir elbise demek…’ yoksun için taallukatı için güdülü bir beklentinin yaratılması demektir. He gün için beklentisi olanlara, ihtiyaçları içinde sabırla belli dönemleri beklemeleri tutum edilmiştir. Bunlar şimdilerde de, neden vardır? Denişle üzerine gidilmemiştir. Yani yoksulların yoksunluğu, her gün bayram kutlaması beklentisi içindedirler! Yani böylesi ihtiyaçlı olan çoğunluk, her gün bayram (sağlanışçı olmanın) içindedirler! Bu yüzden yoksul, karıncığı doyduğu gün ancak bayram eder. Yoksunluk, giydiği gün ancak bayram eder. Varsıl karnının, ya da varsıl sırtının bayram ettiğini duydunuz mu? Size gülerler. Yani açıkçası varsılın bayramı olur mu?

Ve buncanın yoksunu kitleler, her bayram da, ihtiyacı olanın umulmasına dek olacak beklenti nedeni ile sosyalin bayram oluşturmasına; 'Bayram gelmiş neyime' denişle, katışık, olamamaktadırlar. Ya da ne bileyim ben, her gün yeni bir elbise ve yeni bir ayakkabıya; bir lokma ekmeğe olan iştiyaktan ötürü olacak ki, bulanlarda, bayramların hiç bir anlamı yoktur. Açın, açlığını; işsizliğini; sömüren ve bu çarpıklığı var kılışların haksızlığı ile onayıp, görmezden gelen toplumun, saygısızlığın, sevgisizliğin; dostluğu ve barışı, olur mu? Gibisinden bir çok çıkarmalar ve sarmallar, kafamda geçti.

Bu türden ezberci, duygu abartılı, etkilenmeli, yinelemeler ve betimlemeler; bizim dünümüzde de, günümüzde de, usluluğumuza egemence bir düşünce kültürüdür. Ben hiç dünün bayramlarına meyil etmedim. Şimdi de bayramların anlamını bildiğimden, neyin ne olacağını ya da neyin ne olmayacağını, kestirmekteyim. Özlemleriniz, dündeki bayramların iyi olduğundan değildir. Dünde yükümlülükleri olmayan sizlere dek, bayramların bayram olmasının nedeni çocuk olmanızdan dolayıdır. Çünkü tüm ihtiyaçlarınızın size göre,’ ekmek elden, su gölden’ karşılanmış olmasından ötürüdür. Dündeki ebeveyinlerce karşılanan ihtiyaçlarınıza değin, algı rahatlıklarınız; bugün için sizin omuzlarınızda, diken olmuş sorumluluktur da, ondan.

Geleneğin belli ve zorunlu şartlarında oluşmuş olan bayramlara dek edimci, eş denişle köleci sosyal mukavelelerin ortaya çıktığı aleniyetli onaylaşmanın sembol ve seromonize törenleridir. O güne dek koşullar içinde işsiz kalmamanın, kişilere dek karın doyurur olmanın, bir lütuf gibi ihsan edildiği dönemlerin sevinçleşmesine dek sağlanışların güne, mazisi unutulmuş, yeniden anlam yüklenmiş olan aktarımlarlan bezenmiş turumlardır. O günlere değin yaşanır toplumsal çelişkilerinin olması, bayrama değin atıfların şimdiler de, sosyal şartları yoksun kılınır olmanın dışında hiçbir şartı kalmamıştır.

Bu törenlerde pazarlarda alına köleler, köle işareti olaraktan alınlarına kızgın araçlarla dağlama yapılıp damga vuruluyordu. Köle bu alın yazısını (kölelik işaretini) efendisinin elini öpmek süretiyle efendisinin elini bu damgaya (alın yazısına) değdirerek alnına(efendinin elini alnına) koyarak köle efendi aktini gerçekleyip töreni bitiriyorlardı.

Şimdiler de, köleci ruh tutumunun onaylaşmasından çok emeğin bayramı vardır. Bilişime, üretime dek teknolojilerinin vs bayramı vardır. Oysa şimdinin bayramları hak edişlerin, toplu sözleşmelerin grevli lokavtlı pazarlıkların vs. kutlanmasıdır. Ve bunlar emek kesimlerinin sağlayışlarına değin hak ediştirler. Bayramlar yeni olana, toplumsal ve sosyal şartlara hitap edememesi ile bir garip haldir. Eğer saygı ve sevgiyi bayramda çıkarıyorsak vay geriye kalan 360 günümüze! Bu mantıkla bayram artığı geriye kalan 360 günümüz saygı sevgi midirler, yoksa kötü mü? Elbette sosyal toplumsal gerekçesi ortada olmayan tutumlar, bu benzetili yakıştırmalı zorlamalarlan çelişkilere düşmek zorunda dır. Bunun yorumu dahi, manasızdır.

Ve yine bayram demek; 'Nerde o eski bayramlar' demekti! Sizin eski bayramlar dediğiniz şunun şurasında taş çatlasa size göre yüz sene öncesine kadar olan bayramlardır. Oysa yüz sene önceki insan da, kendi yeni nesline; aynı nakaratla: ‘Nerde o eski bayramlar' denişiyle bunu söylüyordular! Yeni nesil de aynı şekilde, kendinden sonrakine, günceldeki memnuniyetsizliği aynen böyle ifade ediyorlardı! ‘Nerde o eski bayramlar'… Yaşantı olaraktan, görece; eskinin bu günden neyi iyi ki, bayramları iyi olsundu? Elbet eskiden olmayan bir olumluluk, eskiden olmayan bir kötü olumsuzluğu, beraberinde getirecekti.

Hatta beğenmediğimiz bu günlere övgü için bu günün 8'lik 10'luk yaş kuşakları; 20 sene sonrasının 8'lik, 10'luk yaşlardaki çocuk insanlarına da, ‘Nerde o eski bayramlar! ' diyeceğinden emin olabiliriz. Bu yüzden bu sözün hiçbir kıymeti harbiye si de yoktur. Eski yaşantıların insan gelişimindeki etkilerine şimdi burada değinecek değilim. Bir insanın ‘Nerde o eski bayramlar' demesi kadar doğal bir şey yok ve ‘Nerde o eski bayramlar' sözünün de, hiç bir kulak asılır tarafı da yoktur.

Eğer bayramlar eş dost ziyaretleri için bayram süresi içinde sizin bir yerden bir yere ulaşmanızı, ön görüyorsa; unutmayın ki, yakın dost ve akrabalarımıza, şöyle bir dolu dolu ve rahatlıkla ulaşılmaya dek araçlarının sağladığı avantajlarla gidemediğimiz kısıtlılıkların bayramlarıydı; 'nerede o eski bayramlar! ' dediğiniz günler! Ve yıllarca, çok değil kimi kez 60 sene öncesine dek gidip de, vesait kıtlığından göremediğimiz, eş dost akraba ziyaretleri yapamadığınız; bir eski bayramlardan bahs ediyoruz.

Oysa şimdi bayramlar da, Fizan'a bile gidip gelebiliyorsunuz. Böylesi gerekçeli bir bayram anlayışla dahi, eskinin bayramlarından da ne olacak ki. 1950'lerde kimin cebinde para vardı da çocuklara bayram harçlığı dağıtıyordu acaba? Çay şeker ikramı da kısıtlıydı. Evet, ben de diyorum; ‘nerede şimdiki gibi olacak; çaylı, börekli, çikolatalı, lunaparkçı, bol seyahatli, bilgisayar hediyeli eski bayramlar’

Bayramın bir diğer yönü de yazara göre; büyüklerin elleri öpülürmüş, eli öpülenler de sizin yüzünüzü öpermiş! Sanki şimdi bayramlar da başka yerler mi öpüyorlar? Ya da eskiden yapılışta olup da şimdi yapılmayan bir şey mi söyleniyor? Anlayan beri gelsin! Sevgi saygı, el öpmekse, harçlık almaksa dün nasılsa, görece şimdi de aynıdır. Vs.

Konuyu güzel olmuş diyerek geçiştiremedim. Elbet güzel olmuş, ama emsalleri olan diğer binlerce örnek yazıdan en ufak bir farkı yoktu. Hiç bir yeni sav, hiçbir toplumsal ifade ve toplumsal boyut, ya da yapıcı bir toplumsal yaratıcılık ortaya konamamıştı. Bu tür yazılar analiz boyutlarıyla da geliştirilir olmalıydı diye de düşündüm.

02.12.2009

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 10.9.2010 09:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya