Yüzün güneşi doğuruyor sanki
Bu sabah başka bir efsunlu
Seni gördüğüm o ilk an ki
Yüreğim gözlerine tutuldu
Güzelliğin İlahi bir kaynaktan
Avşar ilinde bitmez yiğitler
Biri ölse biri gelir ardı sıra
Mezarında bitmese de gonca güller
Yiğitliği destan olur bin asra
Boyun bükmeyiz ağaya, beye
Sen mi geldin, ey ölüm?
Vakit geldi demek,
Demek bugünmüş son günüm
Oysa henüz erken diyordum.
Meğer yokmuş zamanı
Eğer bir gün ölürsem, işitemeden sesini,
Türküler söyle benim için elbet duyarım seni.
Bir seda ile sesin yankılanirsa kulağımda,
Sonsuz kez bahtiyar olurum Tanrı durağında.
Ve ölürsem bir gün dokunamadan sana,
Ey bülbül! gelip ne ötersin bağımda
Görmez misin? hazan vurdu dallarımı
Var git kon bir gülün bağrına
Başka güllerin solmasın yaprakları
Benim bahçem iflah olmaz artık
Karahisar kalesi görünende
Yüreğimde ferah rüzgarlar eser
O yare kavuşma günü gelende
Gam ile hüzünden kalmaz eser
Yanaştık usulca Afyon garına
Saat gecenin on ikisi,
Ve benim gözlerim hala tavanda
Beynimi parçalıyor birisi,
İnce ve keskin bakışlarıyla
Saat geçmek bilmiyor,
Ol Cihan'da bakmayız kaşa, göze
Gönlümüz tutulur esrarlı söze,
Söz dediğin işlemezse öze;
Gönül düğümünü kimler çöze?
Gün olur sırma saçlar dökülür,
Artık gitmez oldu gönül kervanı;
Bulunca yüreğinde ebedi bir hanı.
Evim, yurdum sensin, senin yanın sılam;
Gerekmez bana ne saray ne bir cihan.
Gelse sonbahar, dökse de gönlüm yapraklarını;
Öyle bakma bize ey sofu,
İkilik nedir bilmeyiz.
Gel gönlümüzün kitabını oku,
İkilik nedir bilmeyiz.
Er olan doğru sürer yolunu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!