Şafak söküyor kızıl, kızıl gökyüzü
Vakit ölümün sessizliğine bürünmüş
Pusuda.
Gasp edecek yeni doğan günümüzü
İntikam duygusu ile gözü dönmüş.
Saat beş.
Gözlerin;
Kekliğin kınaları kadar gizemli,
Vahşi bir kedinin ki gibi keskin.
Yapayalnız Ceylanınki kadar ürkek,
Mağaranın duvarları gibi nemli.
Ben;
Yoksulun çomağında acı
Yokluğun dişinde ki sancı
Zenginin mekânında hancı
Okey masasında yancıyım.
Issız geceyi bölüyor
Kağnı tekerinin gıcırtısı
İçimi acıtıyor ürkmüş kuşların
Sağa sola savruluşu
Sonra… Hasret!
Bir yıldız kayıyor boşluğa
Benim Atam;
Anadolu’ya İslam’ın nurunu veren,
Aşiretten devlete geçişi sağlayan,
En büyük fetihleri gerçekleştirip
Üç kıtanın ortasında ebediyen sönmemek üzere
İman meşalesini İstanbul surlarına diken,
Kır çiçekleri üşüyor
Kirpiklerimin arasında
Usulca kırağı konuyor
Buse gibi yanaklarına.
Beyin; İnsan vücudunun başkomutanıdır.
Onun emri ile çalışır bağlı bütün uzuvlar
O,emredip yaptırırsa yücelir beşeri varlık.
Yok, O,uzuvların emrine amade oluyorsa
Başlar köle pazarında gönülsüz pazarlık
Kazanan borçludur, alış verişin sonunda
Gönlüm bir petekti, sevgin ise arı,
Seni sevdikçe doldu peteğin balı.
Sevdam koyu yeşildi, hasretin sarı,
Hasret çektikçe eridi, dağların karı.
Sen benim rüyamdın, sevgin ise gerçek,
Mermerden katı bir yürek
Hiç sevilmedi sevilmeyecek
Dudağımda yarım kalan ahım
Kaderim dert ortağım
İki küreği kırılırsa kayığın
Kurtulması mucize kaptanın
Bir arabam var,
Adı;
Karakaçan.
Yarış bakalım onunla
Sıkıyorsa maçan.
Çıktımı yola
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!