En güzel çağlarını bıraktık yaşantımızın;
Adayıp, başka yarınlara!
En hazin vedalarda koyulduk
En uzun ve en kutsal yolculuğumuza.
Karlı doruklarla bir bulutlara değiyorken başımız
Yılmadık şamarlaşan rüzgârlardan, ayazlardan
Ne savrulan tipilerde yol arayan ayaklarımız
Durmadık, bilmedik yorulmak nedir
Hep gidiyorduk;
… Gidilecek yol varken.
Geçip giderken aralarından köylerin, kentlerin,
Su, ekmek sunar; kimi kuru, kimi taze,
Gül yaprağı gibi, ince, narin ellerin.
Okunup üflenen dualarla beraber
Türküler yakılır üstümüze; bize yakıştırılır.
Ağıtlar dökülür yollarımıza…
… Ölüm erken!
Kondurmuyorduk üstümüze ne türküleri, ne ağıtları
Ne de adını anmıyorduk…
Gitmiyorduk biz bu yolları ölüm için,
Ölüm yer tutmuyordu içimizde;
… Görülecek iş varken.
Bir başka yanık gelse de kağnı iniltileri
Çığlıkları acı, Kara Trenlerin;
Hep gittik… gittik!
Ta ki:
Nasıl süzülür dal uçlarından damla,
Sızar ince, ince topraktan sular,
Birikir umman olur;
Öylesine derildik yurdun dört bir yanından;
Harman olduk,
Bin yılların şanlı ocaklarında:
… Bayraklar dalgalanıyorken.
A. Kadir ANGIN
(Merhum şair, araştırmacı yazar)
Kayıt Tarihi : 4.6.2003 11:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!