reklamlar da önce Türk bayrağını kullananlar, şimdi de bayrak yerine bayrağımız üzerindeki ay yıldızı kaldırmışlar "bayrak inmez - millet bölünmez" diye bir yazı koymuşlar. bu durum Türk bayrağına hakaret içermenin ötesinde bir altta toplum da kanunlar çerçevesinde hakimlerin vermiş olduğu bir kararın nasıl yol sayılabileceğinin de önü açılmış olmaktadır. bunu geçelim, geçelim de buradaki mizansen Türk bayrağını ve de Türk bayrağı üzerinde bulunan ay yıldızı al renkli bayrak şeklindeki o adı ne denecekse ondan kaldırmanın Türkiye dışında diğer taraflar tarafından nasıl algılanacağı hiç hesaba katılmıyor mu? demezler mi bayraklarıyla alay eden bir millet diye. bir zamanlar Türk bayrağının üzerine eroin şırıngası resmini koyanlar (almanya) şimdi bu asil bayrağı nasıl karikatörize edeceklerini düşünüyor olsalar gerek.
bu kutsal milletin kutsal değerlerini, böylesi ayaklar altına alanlar, "milliyetçiliği ayaklarımın altına aldım" diyenler demek ki ayaklarının altına sadece milliyetçiliği almamışlar. "Bakara makara" diyenler aynı zamanda dindar gibi görünüp, meğer kutsal dinimizi de ayakları altına almışlar. elbette ki bu devran böyle dönmeyecek.
yüce ALLAH zamanı geldiğinde onlara çarpacağı gibi çarpacaktır.
cumhurbaşkanı denen zat, önüne gelen kanunsuz ve hukuksuz güya adı yasa olan yasaları onaylamaktan geri durmazken, ara sıra bir de milletin havasını güya alıyormuş gibi entresan laflar eder. bu zat sanki cumhurbaşkanı değilde hükümetin payandası gibi durmaktadır. onun şeklen ve fiilen bir işlevi kalmadığından güya hükümetin "baş çalanın" yasaklattığı twit denen şeyi, hükümetin yasaklatma kararına rağmen delip tweit atması,çok ilginç. zaten bunların ağa babaları turgut özal da bu tür delme işleriye meşgul değil mi idi? aslında bunlar "delici" demek daha doğru olsa gerek. çünkü bunların delmediği, delik deşik etmediği hiç bir değer kalmadı. kalmamakta. adam ben "başbakanım" diyor. diyor da nasıl başbakan olduğunu unutuyor. ki bu yüzden "ananı da al git" diyor, "namussuz" diyor, "alçak, şerefsiz" diyor. bu ve bunlar gibi bir çok cümleyi kime ve de kimlere diyor. bu lafları bu ülkenin yurttaşlarına söylüyor. yani Türk halkına söylüyor. bu bir cesaret mi, bu bir meydan okuma mı? yoksa bir hastanın hezeyanları mı?
bayrağın şeklini daha doğrusu barağın üzerinde bulunan ay yıldızın kaldırılması artık katlanılacak bir şey değildir. çünkü bu durum ne hastalıkla ne de hezeyanlarla açıklana bilinir. bu durum Türk toplumunun değer yargılarını sıfırlamanın ötesinde, mazisi büyük kahramanlıklar, acılar, sevinçlerle dolu olan bayrağımızın simgesel onurunu da yok etmektedir. bu, bu zaman diliminde yaşayanları ilgilendirmenin ötesinde, geçmiş zamanlardan da bize miras olarak kalmış olan bir değeri geleceğe taşırken geçmişi lekelemeden ve de kirletmeden geleceğe taşıma gerçeğini yok edemez. işte bu nedenle bayrağımıza yayılan bu "ay yıldız" yok edilişini kabullenmek mümkün değildir.
aslında istiklal marşının yazarı bunlara istiklal marşının bu şekilde kullanılmasına izin verir miydi. istiklal marşının yazılmasına, ve de istiklal savaşını yapanlar, bu konuda emeği geçenler bu zatlara hem istiklal marşını hemde Türk bayrağını bu şekilde kullanmaya izin verirler miydi. bunlar bu işleri elbette bilerek ve de isteyerek yapıyorlar. unuttukları çok önemli bir detay var o da " biz bu yola kefenimiz giyerek çıktık" diyorlar. onlar kefenin ne olduğunu belli ki bilmiyorlar. kefen bir kere giyilmez, giydirilir. onlar bilsinler ki bu cumhuriyetin değerleri milyonlarca şehitlerin, gazilerin kanlarıyla değer haline gelmiştir. onlar, güya giyindiklerini söyledikleri kiri lekeli kefeni bulacaklarından eminler mi? Allah bunlara bu gibi işbirlikçi hainlere kefen bile nasip etmez. onları her ortamda adını andıkları hainlerin çoğu bu dünyadan kefeni bırakın yurtsuz olarak ayrılmak zorunda kaldı.
Kayıt Tarihi : 24.3.2014 11:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!