Baykuş Bakışı
Klasik bir son bahar rüzgârı dolaşmaktaydı Bodrum sokaklarında. Ben parkamı boynumu örtecek kadar çekmiş gecenin bir yarısı yavaş adımlarla ilerlemekteydim evime. Sokaklar boş yazdan eser yoktur artık. Sokakta birkaç köpek havlamasından başka ses yoktu desem yeridir. İşten dönüyordum yorgundum çalıştığım mağazada mesaiye kalmıştım. Yaklaşık beş saat fazla çalışmam rağmen beş kuruş ekstra para allamayacağımı bildiğimden öfkeleniyordum. Yokuşun aşında durdum aldığım dört yüz küsur para değer mi lan bu eziyete diye düşündüm bir süre. Beni o anda tek mutlu edecek şey evime gitmek ve karıma sarılıp güzel bir uyku çekmekti. Olmadı…
Yokuşu çıkarken üstüme tuhaf bir his geldi. Bu his pekte yabancı değildi bana. Biri sanki bir yerlerde gözlerini bana dikmiş izlemekte. Saçmalama dedim kendi kendimi o işin biteli neredeyse iki yıl oluyor. Derin bir nefes aldım tekrar yürümeye başladım. Fakat o his gittikçe kuvvetleniyor ve kendimi sağa sola bakmaktan alamıyordum. Bir tıkırtı değil de bir uğultu geçi verdi arkamdan. Yavaş ve korkak bir bakış atım karalık duvar dibine. Uzun bir pelerin var sanki üzerinde ayakları desem neredeyse yok. Gözlerini görmeselde o tuhaf bakışları üzerimde olduğunu iliklerimde kanımın her damlasında hissede biliyordum. Eve geldiğimde Sultan bembeyaz suratımı görünce telaşla sordu.
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta