Görevli gittiğim Ankara’dan, Erzurum’a dönmek için hava limanında uçağın hareket saatini bekliyordum. Anons edildi. Uçağa binmeye başladık. Koltuk numaramı bulup, pencere kenarındaki orta yaşlı, dolgun, giyimi fiyakalı bir beyin yanında olan yerime oturdum. O’ Paris’te çalıştığını, yıllardır ülkeye gelemediğini ve Gümüşhane’ye olan özlemini yol boyunca hep anlattı.
Uçak havada süzülerek yoluna devem ederken, tahminen bizim oralara yaklaşmıştık. Gümüşhane ile tatlı bir komşuluk çekişmesi içersinde olan Bayburt’un o seneler il olduğu birden aklıma gelmişti, yanımdaki arkadaşıma “Bayburt”ta il oldu. Dediğimde; arkadaşımın gözleri parladı, bana baktı, dolgun gövdesi ile ayağı kalkarak uçağın penceresinden Bayburt’u ararcasına aşağılara bakıp, titrek bir sesle “Essah “demez mi?
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum