Bay hiç..Deneme-Makale-garip Çoban Sırad ...

Engin Demirci
949

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Bay hiç..Deneme-Makale-garip Çoban Sıradışı -www.beyazrenkler.org/forum/

Bay hiç..Deneme-Makale-garip Çoban Sıradışı -www.beyazrenkler.org/forum/

Hiç kimse olamayan sevgide, sevgi sizi özleyecek.

Huzur getiriyor dualar ruha biat eden sevginin fethiyle, şükranını hissediyor kalp.

Tezahür edenler lisanı halde beraber okuyanların mutluluğu çıkıyor ortaya. En önemli kusurunuz nedır diye soruyor can dostunuz! . Münazaratlarında soruların marifeti yalnızlığın havuzuna doldukça musluklaşan dualarda ganileşiyor sevgi sarf ettiğimiz emeklerde. İmkanlarına sahip olanlarda şükürü az olanlar zekatın zekatını vermedikçe fakirleşiyor kalpler.

Taassup içinde kendinden kaçanlar, yalnızlıkla dayanışma içindeler en evvel olan duygularla, şu anki ruh haliniz nasıl? .

Onlar beraber mutluluk rüyanız nedir? .

Neler oluyor bize?

Ah be yüreğinizden düşen ilk yaprağın rengini bilseydiniz zamanda gezinmek için başka dilde aşk arardınız.

Sevgi her dilde masal, mektuplaşır kalp zamanındaki sürgünlerde az sayıdada olsa dua eden insanların kurtulmasını sağlıyor yalnızlığa düşdükçe son sözlerin gölgesi.

Ama ne yazık ki küçük bir insan yanı olduğunu düşünenlerde yere düşen dualarda öyle bir geçiyor zaman ki, artık yalnız değilsinizdir üzerinize çektiklerinizle gecenin kanatları ruhun yüzünde bir yer'de çarparak bir cevap bulur. Bilmem hatırlar mısın? .

Bilinen kalıbından çıkan harfler bambaşka bir hale gelmiş, aslında alıştığımız yoklukta uzayan gecelerde, sevginin kendine özgü bir cansıkıntısıyla bir eksik ölmek kış gecesinde. Neden olmasın kenetlenenlerin arayışında bugün yine gelecek en beğenilen güzel ama yalnız değil sıkılan yumruklarımızda halka halka dualarda nefes nefes diriliyor sevgi. Fazlasıyla bencil insan, birçok anlamda benzeştikleri yanlar var ama burada başka bitmez sorularla karşı karşıyayız. Bana sevginin tarifini yapabilir misin? Yalan yanlış olsada sıradan düşündüklerime dargın değilim.

Yalan yanlış anlatılanlar arasında en beğenilen yine içten farklı sunumuyla gecede konuşuluyor arayışlarda güneşe taraf olan uzantısında ruhumuz kıble yönünü gösteriyor.

Güneşin arz üzerindeki konumunda bulunduğunuz noktada aşk olarak değişiyor sevgi

Sokak çocuğu cismin gölgesinde kucak açan gecede dengede kalıyor dualar yüreğimi okşaya okşaya. Ve ilahi zamandan koparıyoruz beynimizdeki sözcüklerini sonsuzluk formatına kilitlediğimizde neye benziyor görünüşümüz. Bu kadar da değil diyebilirsin âlem katmanları arasında kartlaşmış insani duygularda kozmik zamanlarda saklı sevgi. Tıpkı varolmayan hiçbir şey düşünülmediğinizde neyi arıyorsak, biliyoruz çünkü biz yapmadık sevgiyi, kendimizi onun akışında bulduk.

Oysa hayal edilmeyen hiçbir şey, hakikati tamamlayamaz, çünkü hayal yoksa, mucize de yok ölüm de öldüğünde.

Hatırlamayı gerektiriyor çünkü, içinden geçip gidebileceğimiz anların beynimizde karşılığı ezelden beri var.

Saatler nereye gidiyor..

Biliyoruz çünkü, neyi arıyorsak, onda varolabiliyoruz. Aksine bunu bilmek, bir kalbe kâinatın sığmasında canın ruha döndüğü anda dua, ruhun mutfağında birkaç saat geçiriyor gölgeler çekildiğinde hepsi kalp kararı. Her an, her solukta değişeni arıyor ay ışığı vurduğu toprakta aşkı. Ayrı bir keşifte olabilir tanışma vesilesi başlamadan bitenlerde, kendimi bir yere varmış ya da bir şey olmuş gibi uzanan yolculuklarda görüyorum.

Öyle kırıldı ki, garipsediklerimde parçaları tamir etmek için bir dost buluşmasındayım. Tek seferde dimdik karmaşık olanların yansımasında çaresiz bir bakıma hiç dokunulmadı ki! .

Başka anlam taşıyanda birbirine düşürülenlerde yoksullaştırılan ve kendilerine güvenleri kalmayanların biraraya gelmeleri ve karşı koyacak güçleri de kalmasada aralarında duada bir bağ var bence. Yalnızlık gözünü korkutmuş olmalı ki, tellallığından vazgeçip çok özen gösterdik gizli gizli kelimelerin sohbetinde beni heyecanlandırıyor sevgisi benim için o kadar kıymetli olanda dalga dalga savrulmam.

Göçebe bir ruhla, dualarda her gün yeni şeyler öğreniyorum, sadece söze ve içeriğe bıtmez ruhen yanımla ondan uzaklaşıyor dağlardaki gönlüm. Yılan hikayesinden başka bir anlam taşımıyor hasret kokan duvarlara çizdiğim resimlerde kalemimden neler çıkmış bir keşifte;

Ne muhteşem! sin Bay hiç! ...

Ruhun sesiyle ağlayan, sesiyle sevenlerin, sesiyle hala yaşayanların ne muhteşem kabirleri. Her santimini toprağın tırnak tırnak hakedenlerin fiyakalı aşklarına gôz sürerek bir şarkı söylüyorum, ama başa gelenler göğsümün içinde, kuraldışı ağlıyorum. Asidir yaşanacak tüm acılar izni olmadıkça terk edilenlerde çılgınca eğlenmek ister. Dünya gözüyle bir daha asla göremez dönüm noktasında yollar aşka düşünce sorar.

Kim bilebilirdi ki?

Unutuyorum ve mutluyum bir düşten önce, duvarlar olmaksızın sığınağına dönüşmüş dualardan bi alkış alabilir miyim lütfen?

Daha masal çağında insanlar kendi oyunlarında uyuyup uyanıyor tek başına bağışla beni diyenler.

Sözün özünde işte böyle bir şeydir yaralı kalmak yaşamla mücadelede ilişkiler sorunları irdeler tavsiye ettiklerinde. Ve bizi hesaplaşmaktan hiç vazgeçmediği geçmişe geri götürenlerde can cananda kaldı. Hayatın ismine ve yaşadıklarınız deniz derinliğinde sayfa sayısına bakıp görüştürülmediğiniz duygular bir aşk öyküsü. Okuyacağınızı düşünüyor, feryadı figan edenler sevginin özünü bıraktıklarınızda sarılmadığınız harfler gizlenmiş ve hikayelerinizin mecaziyatında yanılıyorsunuz.

Dünya ailesinin fertlerine desti sadetine elini uzatan sevgiye fikirler eklenerek geriliyoruz. İnkişaf eden sevgide muzaffer olanlar, duayla uzanan gerçek yaşamlarını anlatıyor.Ruhları doyuran dualar can sofrasında. Son yaprak duyguların Hakimiyeti mutlak yanında, en belirgin karakterlerin kurduğu çadırda kağıt helva yiyor mânilerle büyüyenler. Gözünden hiçbir şey kaçmıyor, her şeyi biliyor, sezgileri çok güçlü olanların anlattıkları pek çok şeye ışık tutuyor.

Aşk içinde aşkta, belli belirsiz bir yakınlaşma yaşanıyor dualarla göçebe öyküsü sizi içine alıyor ruhlar. Kalbine Allah korkusunu yerleştirmeyenler, diline sevgiyi doluyor. Gülüşü korkularına asılı duygularda, ama en önemlisi sonsuz sorunlarıyla kentlerine geri dônenler üretmeden tüketiyor sevgileri. İç düşmanlarla hayata çıkışlarındaki sancılar karmaşasında duygular rutin dışı sual edilemezliklerin diriliklerinde bir devir kapanıyor. Kendine karşı yılmadan sükûnet içinde hep döngüsel duyguların tekerrür ettiği gerçeğimizden utanır kendinden ilerleyenlerin nakaratları eşliğinde akla ziyan ayrıntılarla heyecanlı sahneleri gibi yaşanıyor sevgiler. Yalnızlığın asimetrik saldırılarında savunmaya geçiyor kodlanmış cümleler. Anekdotlarla dizelere dönüşen harflerle neler mi geçti içimden? .

Bir kenara yazdığım notları okuyunca alacakaranlıkta, gördüm ki santim hoşgörü göstermemişim.

Şimdi zamanı durduran saatlerde olasılıksızım.

Ve hiçmişim! .

Velev ki ciddiyim!

Ölümün izlerinde olmakı anlatıyorum öfkeli yıllardaki kayıp sembolde dualarım

Duyguların girizgâhında kırık bir aşk hikayesinin özetlendiğinde yine iç içe geçmiş sevinçler, hüzünler, hayal kırıklıkları, ihanetlerın ifade edilebilememiş duygular, saklanmış gerçeklerin içindeki vesaireler eşliğinde, bize son derece hoş bir şekil akıp giden rufai dualarda ruhumuz rüyalarımızdaki kimi sahnelerinde duygular uyandıktan sonraki gelişmeleri seyirci olarak kendinden çözebildiğinde ama bundan dolayı sevgilinin duasına olan saygısını yitirmeyenlerin bir öyküsünde, elbette ki kırık harflerin kelimeye dönüşememiş hallerinde onüçharfin sevgiliyle kucaklaşmaları sözün özü.

Bunda ne var ki?

Görünmeyenlerde gerçekle bellek kimlikte belirsiz sınır. Temel görüşlerimle gurur duydum, bu insanlar arasında sevgi, melodramın feriştahını görmüş. Demek ki yalnızlığa sarılanların bavullarındaki yanı gayet iyi. Ne mümkün insanı biricik kılmak, farklı ve önemli kılan da galiba bu nefes. Mantığı içinde gelişen olaylarla yaşam çok basit bir örnek. Duygunun karaktere çarpıp ve kör olduğunda sonraki duyguların duayı ti'ye alınanlarda inanılır kılmakta, yalnızlıktan övgüler alanlar bunun karşılığında da, neler verdikleri malum. Küçük hesaplaşmaya da girenler, acı aşk'ın, değerini bir kez daha unuttuklarını hatırlıyorlar uyandıklarında.

Şükür ki, artık dualarında benzer yoldan ama özgün olabilmeyi başarabilen dervişler, düşünürken halvette, nasıl derler, gurur duydum. Tam bu noktada baktım geçiştirdiklerime, aşkın raconuna uymadığını gördüğüm köpürtme kelimeler arasından onüçharfin dua yoluna gitmeye karar verdim. Efendim, içimdeki heyecan söyle nerden öğrendin diyor vazgeçmelerime. Gözden düşenleri keşfettiğim zamanlarda an'da çok mütevazı ama etkileyici dilimin varamadıklarında çapını çoktan aşmıştı puslu bir ankara havasında giderayak yaptıklarımın bir amacı olmasada, hoş bence ve en vasat performansını sergileyen duygularım en az sevgiye layık olan halimdi.

Artık bir yıldız kaymak üzereydi tüm bıraktıklarım hacıbayramda kimsesiz bir musalla taşında geriye kalan bir kaç, bir kaç damlaya yazdıklarımda zaman zaman saklımda kalan köklerini hatırlıyordu yeminlerim. Ve sanki hiç arvasiye çıkmamış, binlerce kez kırıldıklarımla kucaklaşmamıştım. Tarifi imkansız ilişki doğuyor ve nihayetinde önemli zatlarından semalarında gece turuna çıktığım bir parçamdaki heyecanın içinde ilmek ilmek sökülenlere ket vuramayanlarla sevgiyi turlamaya karar veriyordu ruhum. İzini kaybettirenler kendisine umut umut yollanan duaların sinyallerini alamayanların farkındayım.

Hatırımdan bile geçmeyenler, nemrut'ta güneşin bir başka doğması gibi kapılıp gittiklerimiz arasında gurbet akşamlarımız güleryüzlü misafirini arıyor.

Bizi bekleyen yerlerde özgürlüğe mahkum özlemlerimizde dua bilinmez diyara götürürken duygular uzuna tahammül olmuyor, kısadan başlayıp uzuna doğru gidebilen bir girdaptan bu kısa, anlamsız demek değildir, kısa ama çok anlamlı bir diyar olduğunu, evvela bunu öğrenmelidir kalp. Ruh'a buradan ödül almak çok önemli, ben gece yarısı sevgiliden böyle ödüller alınca acaba göçüp gidiyor muyuz diye düşünüyorum. Ateş hattımda olan duygular hiç prova yapmadan soluk soluğa bu yolculuk hatıralarımda ipuçlarını arayarak ve gecenin eşlik eden şarkılarıyla uyuyan gözlerimde eğlenenleri uyandırmak için çıkıyor yolculuğuna. İnanılmaz maceraların kaynağında bir kadının dansına benziyen bir yıldız takip ediyor baktığımda vagonumdan semaya.

Ve kahkahalarıyla, ağlayışlarıyla ailece paylaşılan saat...... takvim yaprağı........ ve karşımda unutulmayacak bir deneyim yaşayan en güzel zamanlarda birçok ana karakterlerin aynı sahnede görüleceği vakitte henüz söyleyemediğim bu muhteşem onüçharf'in aile gösterisini armağan ediyorum şu anda! . Beni düsünmeyen bir benle katmer katmer soğuk günlere sıcak merhaba gönül kalemimin yazamadığı dualarla nasıl yeniden yaratıldığıma, bir umudum sende diyor duygularımın düzenini sorgulayanlarda tahmin ettiklerimde birini rehin alıyor o gece.

Oysa bu gece, görevi biten bir zamanda finalinde doruğa ulaşan nefes rol alıyor, coşup akan dekor ve kostüm taşarımını ümit pınarların yaptığı, ışık tasarımını ise duaların yaptığı sıradan iki aşk işçisiyim. Cevaplar olabileceğine inancımızı sürdürmemiz için ötelerden gelen sesle, bu minyatür düzeni değiştirmemiz için gelecek olanın ayak seslerinde hâlâ umut etmemiz mümkün mü? sevgiyi! .

Nasıl? Anahtarı bizim cevabımız evet ki hâlâ dua yapıyoruz.

Nasıl? sorusuna cevabı ruhlar, gecenin nemi avuçlarına düşenlerde belki de, nasıl yapılmaz?

üzerine sürülen duygularla gece secdede olanların göğsünden çıkan dualarda arayabiliriz dedik. Geriye kalanlar derin fitne bir savaşcıya karşı mektup tadında izini sürmekte tanık olduklarıyla davetsiz misafirler yalnızlıktan yanaklarında dökülen sessizliğin buruk tadında ruhu ışık arayanların kalplerinin sesi, ben hâlâ senin bıraktığın gibi bir ceviz ağacıyım gülhane parkında. Umurundamı senin hayallerim, oysa sen 24 saatlik film olan hayatı beyazperdede seyretmeyi, bense an'da ölmenin turuna çıkıyorum ağzı bozuk harflerle, ilan edilenlerde dramatik bir hikâyeyle karşımda amacına ulaşan acılar.

Acaba gizli yaşamında ne halin varsa gördüm ve üç kıtanı fethettim her nefesine yoğun ilgi gösteriyor dualarım. Ve sevgili, gittim, gördüm ve hayran kaldım miras kalan yanlarını hangi bahane avutuyor, çok gördüklerin arasında paylaşılmıyor hüzün.

Görülür günü geldiğinde, beden ve ruh ayrılınca sitemlerin arasından çıkacaklar sınırlarından, kelimelerin gürültüsünden, uykusuz gecenin ve keşmekeşinden kaçmak isteyenler için ideal kıyametlerinde tırmanan dualar bir dinlenme yeri arayacak, nefes almanın yaşamak olmadığını anladığında ayrılışın yürüyüşünde kıyametler koptukça duygular önemli bir mesire yeri. Bekletme gel artık diyen tercihler için sevgili ballıkayalarda arıların mağaralara bal yapmalarına benziyor. Dar ve derin vakitlerde sımsıkı duaya sarılanların sevginin tadını çıkaranların sayısı hiç de az değil koynunda karış karış geziyorlar sevgilinin. Kendilerine uzak olanların tırmanışları hâlâ kendini aldatıyor yollar arasındaki hallerinden işinize yaramayacak notlarla gözlerini ağlatıyorlar.

Gördüm ki santim hoşgörü göstermemiş olan yanlarını anlama ve anlatmadan özgürlük hapishanelerinde pembedirler. Heyhat, çok çok iste biliyorsun, çok isteyince oluyor ama inanıyorsan her şeyi de istemekten bekleme çağ bu çağ, dem bu dem aşk için aşık olmak için eyleme geç. N'aparsınız, bu derin çığ gibi kopmalar arasında ne kadar sığ, ufuksuz, çapsız yırtıp çöpe attıklarımız neyin göç yalnızlığı. İnsanın biriktirdiklerinde gökkuşağı kadar bin anlam çıkarırlar yolunu bulamayanlar.

Sakın!

Okumuş olabilirsin ama, sen sustuğuna bakma üstelik, her ne varsa aşkta var.

Konuşamıyorsun biliyorum, duyuyorum, görüyorum ve kabul ediyorum. İçindeki can çekişleri şu sıralar buldukça okumuştum. Aşk, diyorum sana aşk! Söz gelimi hâlâ seni seviyorsam diyorsanız, ne faydası var? . Okumak istiyorsun, gerisi laf tutunamayan harfler şafak sökerken kelimenin yerini tutmaz. Aşka dönüşmesi dualarla ayrı bir keyif, kalbin elbette ki gözler ağlarken bir tadı var duygular gürlerken.

Bunu siz de yazın bir kenara *aşk bir ölüm'dür sevgi(siz) seniz, sevgi/li/siz-seniz.

Beni kendimden korumamak için yaşamımda büyük bir yer işgal ediyor, hem dostum, hem düşmanım. Aradığımdan kopamıyorum, ne onunla ne onsuz yaşanıyor bir solukta veda ettiklerim.

İçimde, dayanamadım ama içlerinden bir tekini okumuştum. İkisi çok bildik dost körpe, en azından ben öyle tanıdım. Dedim ya, biriktirmek istiyor insan akla ilk gelen isim elbette. Lafını esirgemeyen ciddi ölçüde etkilemiş duyguları, oysa insana göre kaybetmek garipti sefil bir çocukluğu olanlarda çoğu sempati duyulamayacak kadar rahatsız edici sıradanlığında bizi insan yapan nedir? İnsan olmanın ne kadar çok çirkinliği, kötülüğü, nankörlüğü kapsadığını bilmek insanın içini acıtıyor. Burdaki harflerin ifadesinde ifadelerimizde, nasıl da iğfal ediveriyoruz elimize geçen tüm güzellikleri, nasıl da kolay tüketiyoruz yaşadıklarımızı, yaşayacaklarımızı ya da yaşayabileceklerimizi, hep bir fazlasını isterken, daha fazlasını arzularken, harflere anlam yüklerken elimizdeki saf güzelliklerden hemen vazgeçiyor.

Ancak yanılıyorsunuz? .

Cevabı bildiğinizi düşünüyor olabilırsiniz?

Kullanıp attığınız duygular arasında harfler sırrı bir adım sonrasını planlayıp, fark etmeden ve fark ettirmeden madem inanmadıklarınız çıkarlarımızı ve tutkularımızı öne alıp farklı özelliklere sahip olanlar beş kapıda mütabıklar tartıştıkları farklılıklarda oysa ki nelere sahibiz. Daha doğru bir deyişle nelere sahiptik, biz insanlar, bütün o kutsal değerleri, artık unutmaya yüz tutmuş duyguları, günün gereği içi boş değerlerle takas etmeden önce biri duyana kadar tanıyormuydun önce bedelini ödediklerimizin günahları tetiği çektiklerimizle takas edilen rüyalarda gitgide yozlaşanlarla donatılmış görmeler olabildiğince uzak topraklara gitmeyi planlar her zaman. Olası bir erken patlamaya karşı kristal planlarla gerçeğe dönüşmesi için başarıları dua ile korunmayı hesaplıyor adresler. Yeni bir nuh'un mavera yolculuğu çıkarıyor ortaya, bir anlama bürünüyor adını verdikleri sevginin topraklarına düşüyor modern zamanlar. Düşmenin ardından bir panik başlıyor ruhu gökten aşk ateş kütlesi şeklinde düsen bu cismi, ateşten kuş olarak tanımlıyorlar rüya âlemi. Özlemektir hem gözünüzde, hem gönlünüzde onu düşününce sen olsaydın, ateşten kuş olarak tanımlıyorlar, bu kuştan çıkan yaralı bereli bana ise kuşkuyla yaklaşıyorlar. Renkleri dualarla sansürsüz doğal renklerinden farklı olanlara inat farklı gecenin kıyafetleri onlar için bir garip.

Nasıl görebiliriz?

Farklı kılan neydi?

Duaların dediklerini zaten anlamıyorlar ruhları acaba bunlar insan mı sorusuna cevap bulmaya çalışıyor abd olanlar. Dualar ediyor ki, onlara bir cevap versin; bu rengi kaçmış yaratıklar insan mı? .

Öyle ya da böyle insan ya da değil bu yaratıklara ziyaretçi deyip onları ziyaretçi evleri gönüllerde ağırlamaya karar veriyor. Gecede onlara en iyi şekilde hizmet ediliyor dua.

İnsan olduklarına karar verilmesinin ardından da gece koşullarında onları da birer şakird ilan edip, aralarına alıyorlar. Geçmişe ve geçmişin zamanla atık haline gelmiş bu saf, sevgi dolu kimsenin kimseyi durduk yere yaralamayacağına, kötülük yapmayacağına dair öyle sağlam bir inanca sahip ki, gece duayla ruhani ateşten gelen bu yeni sevgililer kalplerini sonsuza kadar açıyor sevgiye. Günlük yaşam tarzlarını öğretiyorlar, kendilerinden biri gibi görüyorlar.

Ama insan işte! .

İnsanlar arasında durmuyor, duramıyor kalp.

Bazen içinde bir yerlerde şeytanı çalışıyor, hiç mola vermeden baki yaşıyor. Hazları, tutkuları, bazen bir anlık hevesi, bir de nankörlüğü eklenince kendisine yapılan güzellikleri, minnetle baktığı gözleri siliverir hafızasındae çürük yumurta duygularla. Sonucunu kimsenin bilmediği duyguları iğfal eden yalnızlıkların arasındaki insan bilmez ki, sevgiyi iğfal eder,dualarını tüm inançlarını, değerlerini.

Yazdıklarımızı okuyamıyoruz, okunan kitaplardaki satırların tam ardına saklanmış kimliklerde sevgiyi görme biçimini o denli fosilleştirmiş yalnızlar. Bu şehirde öyle bir şehir islambol'dan kalan ruhların koruduğunu anlayabilmek için istanbul kavramından güneş eşliğinde sıyrılıyorum. Beşiktaş vapuru iskeleye yanaştı, yazılması gerekenleri bir kenara koydum.

Şimdi istanbula geçmişe ve geçmişin zamanla atık haline gelmiş nesne ve imgelerine ve insanların bugün için taşıdıkları imkânlar açısından bakarak huzurdan daha yeni sıyrılmış, yeni bir huzura gark olmak için yalancı bir bahar gününde dingin bir halde duygularımın yağmurunun altında kendime yürüyorum. İskeledeki kalabalıklar, ilerdeki taksici, çocuğunu döven anne, elele sevgililer, çay molası vermiş insanlar, çiçek satan çingeneler, dalgalarla yarışan martılar, yorgun bir şehirdeki kalabalıklar içinde sanki hep yeniden kendinden kaçışan insanlar. Hayat kargaşası içerisinde daha az okuduğumuzu düşündüğüm bir anda, gözü telefonuna bakmadan mesaj yazan eller bu insanların kaçı elindeki gazeteleri okuyor. İğfal edilmiş ete kemiğe bürünen süslenmiş bedenlerin kaçı düşünecek köşedeki dilenciyi, hayat satırları arasında harfleşen insanların bana düşündürdüklerini, elimizden kayıp giden insana ama sadece insana ait güzel duyguların, merhametin, vicdanın yerini puslu değerlerin aldığını görememizi bile bilemedim diyor bir yanımız. Elimden bir şey gelemeyeceğini düşününce içim karardı.

Ey istanbul, yeniden uçuyorum ve her gün devam ediyorum. Gözünü hırs bürümüş olan kim bu hayatta, daha güçlü, daha büyük olmak istiyenin de başından geçecek olan bir ölüm. Vapuru kovalar gibi yarışan martılar kadar samimi yaşam.

Sözümona bir hayranlık duyuyor, onların bu kirlenmemiş değerlerini, çıkarsız sevgisini yüce buluyor duygularım dalgaların üstüne konan martılarda, oysa insan dünya topraklarına dönünce her şey başka oluyor. Çıkarlar, insanın kendi için planladığı şaşaa duygular kana girince, bir kalemde siliyor sevgiyi! . O hayranlık duyulan, onun saf güzelliği önemini yitiriveriyor. Hırsları uğruna kendilerini bile tanıyamıyor, yıkıntılar arasındaki o benle büyümek, güçlenmek aşkıyla farkında olmadan hayata kendini köle ettiğini, artık küçümsediği değerleri bile arayış içinde olan duygular, değerleri bile ne uğruna sildiğini bilmez bir halle maskesiyle kendine tabii ki aşikar değil, insani heveslerle; ne de olsa insan kendisi için daha iyisini istemeden duramıyor.

Bir adım yükseğe çıkacağını hissettiği anda yok olur tüm manevi güzellikler. Dünden, bugünden daha fazlası, arada kalanlarla üstüne söylenecek o kadar harf ve rakamlarda çok söz, düşündürttüğü öyle çok şey var ki. Ancak, anı olanların sade üslubu size rahat rahat okuma, okuduklarınızı özümseme ve yasamın süsüne takılmadan geceler ve dua düşünme olanağı sağlıyor. Kafanızdaki bir sürü soru oluşturan yanınız, sembolik öğelerle günümüz insanında değerlerimizi ve gidişatımızı irdelettiriyor dua.

Evet insanız, fakat abd değiliz, peki nedir aslında insan olmak.

Siz oradasınızdır, belki çabalarınız sonuçsuzdur.

Geçip giden duygulardaki cazibe nereden gelir? .

Dualarla üstlendiklerimiz gitmek gibi nereye gider bu dualar? .

Kaygı içindeki insanların üzerine hoş bir rüzgâr bırakıp geçivermektedir o. Puslu kentlerin kıyısından yürür gider, ilgilenmez oradaki gel git duygular sızdıkça gizli silahı olanların bereketi yoksulluklarıyla av olmaktan kurtulurlar yalnızlıktan. Sabit bakışlı insanlar için şaşırtıcı bir şeydir; hiçbir şeye takılıp kalmamıştır, umursamamıştır, bana mısın dememiştir nereye gider ilahi proğramla bu dua? .

Siz oradasınızdır; iç bunaltıcı bir havanın içinde iyice boğulmaktasınızdır.

Davudi sesinde aşk duada

Bütün yokluklar içinde bu cevabı verenler kendilerine önceden çok güzel bir cevap da veriyor cadı kazanı gibi dünyada imkânsızlıklar içinde hiçbir yerden yardım almadan eşı benzeri az görünenlerle savaş veriyor rüzgara kapılmış can çekişenlere inat. Bir istiladan kurtarmış olduklarında ilk akla gelense daha çok kardeşçe yıllarca birlikte yaşadıkları ve içindeki yangınlardan kurtardıklarıyla uzun uzun konuşmuş ve tek tek fotoğraflamış olmasına şaşırır. Söz vermesine rağmen kendini beklemeyenler bir süre sonra suskun aşk acısını unutmak için veda edemediklerinin peşine düşenler, yalnızlığa karşı sağladığı başarıyla duanın desteğini kazananlar aşkla gittikçe büyür de büyür, sonunda işgalci çağ hastalıklarına karşı boğuşmaktadır yamalı sevgiler kuşatmayı her geçen gün daraltmakta olanlara inat, kendisi için de bir son olan son taarruza kalkar dualar.

Yolum bu gece bu tepeliğe belki de düşmezdi, geçmiş güzel günlerde kalan öfkemden ayrıyım. Sevdamdan, gönlümdeki aşk ateşi söndü bitti, küllendi geçmiş bir garip ben benim kimsesizken kapısına dayandığım sevgili kabul eder diye bekliyorum kendi özümde. Canından bezenler kadar canımdan bezmedim fakat alırlarsa da onlara karşa bir sözüm yoktu, derdimide affettim şimdiden.

En az ben kadar benden korkanlar kadar safım, temizim ya da kirliyim ayağa kalkanlarda.

Belki de şehirler ahşap kaplamalı yalın ama mekân ve doğa insan üslubunun dışına taşmış karakterlerle dolmuş. Tanınmış ötede gümbür gümbür yanıyor eski dostların duaları. Amma korkum yok artık ölümden. Kimsesizken kapısına dayandım, affola' deyip ayağa kalktı bir yanım. Dönüp ayağa kalktı, karşı koşmaya başladı ve bir mermi gibi gelip saplandı sol göğsüme, dengesi bozuldu önce, ne olduğunu anlamadım, küçük bir sızı hissettim şırıl şırıl. Hâlime ben bile hayret ederim mırıl mırıl elimi göğsüme atıp kör kızıl ıslaklığı fark ettiğim yerdi ebul vefa çilehanesi, yere yığılıp kaldı uzakta ölümüme ağlayan yanım öylece. Gecenin ardında yine gece var ışık azdı odamda yalpalayarak ışıyıp ışıyıp geri adımlıyordum, anlatıldığı gibi değildi rengi gecenin tebessümle hıçkıranla ben bile hayret ettim.

Haydi düş önüme diyen bir sesi daha önce duymuştum, bu kez zor bir işe soyunup şeyh yahya efendide herkesin bildiğini sandıklarını mezartaşlarında sırlayanlar bir kesiti anlatmış bizlere bu nedenle ilgiyi hak ediyor dualar. Tanışmaya giderken, insan hiç mi belli etmez kendiyle tanışacağını. Beklentisiyle aklımın ucundan geçmeyenlere ne yalan söyleyeyim taşralı öfkemle büyük gıcık kapmıştım modası hayli geçmiş muazzam hikâyelerini dinlediklerim. Yaptığımız uzun yolculukta gelip bende kalan dualar epey olmuştu. Çıt çıkmadı, kendim bile inanmıyorum söylediklerime, kırgınlık galasında herhalde insan hiç mi belli etmez sevgiyi. Arada insan duayla küçük bir şeyi yaparak hayatımıza bir lezzet katmayı da istemez mi? . Ruh istemedi bir gün benden önce davrandı altı yedi satırlık bir şiir indirdi gönlüme gözümün içine baka baka. Benim bir şikayetim olmadı az yazmasından. Elime yakın bir yerde dua dua hep üst üste durdu, dönüp dönüp okudum kederle, mutlulukla. Sevginin derinliğini ondan öğrendim. İnanmaya değer tek dil, dualarla söyleme ihtiyacından doğandır, söylüyorsa gönül ihtiyaçtandır.

Aşk zor oyunu bozar, yasak meyve hevesinde olanla oradan başlayalım.

O nedenle ihtiyacımız olmayan tek kelimeye yer yoktur duada.

O yüzden inanırım sevgiye.

Beni rahatsız edecek bir cümle olacak kalbimde ölen sahibinin yanına kıvrılıp gözünü boşluğa öyle diken bir cümlede, ne onsuz yapamayacağım anlamına geliyor, ne de onun bensiz yapamayacağı ıstıraplı samimiyeti vardı başka isyankârlar ben de kendi adıma okuyorum ruhları başka da bïr şey demem görüp gözeten vesile kılan o. Küfre sapan yanım az ürün verince, insan sormadan edemiyor. Kendinizle aranızdaki aşk ne durumda? .

Ve elbette, o kabul etmese bile az ve kötü arasında olanlara, çok uyuyup, az dua edenler onlar okumuyorsa bile, onların yükünü omuzlamaya çalışan romantikler okur aşkı. Ben de kendi adıma Okuyun derim geceleri kendinizi, başka da bir şey demem.

Belki bunu bildiği için benim kimi hovardalıklarımızı o görmezden geliyor. Ben de onun şımarık beni hizaya getirmeye çalışmasını kabulleniyorum. Kim istemez mutlu olmayı, hoşuna gitmeyen işlerde yapmış olsakda. Gece şöyle bir durdu, gözüm görmesin dedi uzak durdu benden sonuçta bu da benim hayatımın bir parçası. İzin verir mi? Bir takım işlere bulaştım, kendimle seçim yarışına girdim keşkelerle. Bebek gibi baktıklarım gitmeme izin veriyor yaralı yanım. Çok hızlı akıyor hayat, bunu, kavga etmememden anlıyorum, desem.

Sonra bir gece yarısı tekrar kapısını çaldım benim tek aşkım aşkın.

Nerden geldiysen oraya demedi bana aşk.

Elbette ki aşk var, ama az mı, yoksa bana mı öyle geliyor?

Aşk bir geri çekilme mi yaşıyor?

Bunu, yüreğimin kavga etmemesinden de anlıyoruz, desem durmadı aslında gündelik hayatın hızı artınca, biz sevginin hızının yavaşladığını sanıyoruz belki de. Sevgi başta olmak üzere hayata akıl almaz bir hız kazandırdı dua hızla kara kutularını bulmaya çalışıyor gölgelerde. Hayatı sadece emek bölünmesiyle okuyamayalı çok oldu ama sadece o kadar mı? Buldu diyemem bunun arkasında gördüğümü sôylüyorum bir tespit yapıyorum bağıra çağıra okurken geceleri, şeylerin şekli tevellütten mütevellit iyi günde kötü günde öldün, duydun mu?

Ruhum Bay hiç, duaların gizli oturumunda ne dersin azizim? .

Yaşamaya dair iki çarpı iki salaklar sofrasında tuhaf ikili. Ay tedirginliğinde açık saçık birkaç buluşma. Parçalı bulutlu duygular zamanın ruhunda hesap lütfen diyor aklıma takılanlar şeyler. Uzak zaman yakın zamanlar arasında az kısaltmak gerekiyor ne münasebetse yazı mı, tura mı yolculuklar kendine ait bir odada gùndelik hayatın sıradanlığına odaklananlardan gölgeler. Merhamet melankolisi gecenin mavi derinliklerinin gizeminde nam-ı diğer aşk asırlık öyküsünde yarısı heykel insan zamanın ellerinde son kahvesini içiyor. Kendine has yorumunda sokak kedisi gibi benim arkadaşım yok diyor gecelerde dua.

Geçmişin günahları ödüllerimiz.

Her şey bir anda değişti, içimdeki çocuğu anlat bana diyor ruhum. Dua özlemin, hayranlığın dupduru sözünde seviyi nasıl alırdınız! . Ölü canlarda duaların bakışı bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze geri dönmeyecek şekilde bir tespit yapıyorum. Bunun arkasındaki nedenler üzerinden bir tartışmayı kışkırtacak değilim. Gördüğümü söylüyorum yine, ama hayat bu kadar hızlı akınca dualar duygusuz olunca yavaşladı gibi görünüyor sevgi.

En önemlisi kendini affedenlerin sevgiyi seçmelerinde aşkın ününün esbab-ı mucibesi? . Yaşamda vazgeçilmez bir başarı anahtarı duayı okumadan bu sorunun yanıtına ilişkin bir ipucu yakalamak neredeyse imkânsız.Giderken sanki anılarıma düşüncesizlik yapıyormuşum gibi akıl almaz bu davranışım. Zaman zaman vicdanıyla baş başa kaldığında nasıl bocaladığını anlatıyor. Duaların zenginliğini onların da paylaşması gerek diye hissediyordum. Hayranı olarak tanınıyor geri dönmeyerek yerleşiyor boş durmayarak sırlarını açığa çıkartmakla bir mücadele rastlanmıyor merak edenler peşine takılabiliyor. İşte böyle anlatıyor ruh. Sevgiyi yağmalama faaliyetleri kitlesel bir hal almış, uzaktan duyguların sesleri duyuluyor. Ani bir hareketle duygularının kapısını kilitleyenler, demir parmaklıklarının arasından sokaktaki hayatın temposunun nasıl yükseldiğini izlemeye başlıyorlar.

Birkaç genç duygu telaş içinde arkalarına bakarak koşuyordu sevgilide şans yakalayanlar. Kara duyguların altında gizlediği çocukluklarından kalanlar adımlarını hızlandırarak yürüyor, dün gelip geçiyordu. Sonra yollar bir anda boşalmış duygular yıkılırken. Artık gündelik yaşamın sıradan bir parçası bu olay, gitmeye cesaret edemediği, en tehlikeli yaşantının ve bu yaşantı üzerinden işgal olmuş hayatların sonraki halini son derece gerçekçi ve çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor. Duyguların sesiyle hatıralarını tazeleyerek ayakta kalmaya çalışan muzip, hala onun hayat dolu kişiliğiyle içine sürüklendiği gerginliklerden payını alıyor kendini tanıdığında.Birkaç kısa buluşmalarından ve edindiği kaçamak izlenimlerden oluşan sevimsiz bir dünyada yaşadığını düşünenler peşinde sürüklendiğinin ve felaketi bir haber fırsatı gördüğünün tamamen farkında olanların ulaştığında şiddet ve yıkım dolu görüntüler benliğine o kadar işlemişti ki bir zamanlar kendini sevenler bir zamanlar kendini sevenlerin olabileceğini tahayyül bile edemiyenler duyguları bunalıma sokmuştu. Kendilerini dualarla seyahat eden büyük bir aileye benzetiyordu sevgide. Yaptıkları işe saygı duymasına rağmen kişi bir arada olunca gece kendiyle, yakınına gelen her şeye yalnızlık pençesini atmaya hazır dev bir yaratık haline geliyor.

Hatta bu yaratık her zaman daha da çirkinleşiyordu, ne kadar gurur duyduklarına geçmişlerinden ne kadar büyük bir sevgiyle bahsettiklerine sevgili şahit olmuştu. İşgal sırasındaki gerçekliğine yavaş yavaş yaklaşmaya başladığını fark etmişti dua. Sevginin düşüşünden sonra yalnızlık insan hayatında toplu duyguları yağmalamalar insanların yaşadıkları yerlerde kol geziyor. Hayatın içindeki şiddet öylesine artmış ki, bazen kendisini bile insanda tanımakta zorluk çekiyor yıkılır sevgi, yetersiz dua yanlış hesaptan dönüyor gün biterken kanadı kırık şehirlerde adı değişiyor sevginin. İyilik ve kötülüğün bahçesinde dolaşıyor erozyana uğramış duygularda hayatı güzel kılan ölümün izlerinde gerçek hayatta vakaları inceliyor dualar. Öyle olaylarla yüz yüze geliyoruz ki, kendimizden duyduklarımızda.

Fakat hayatın gerçekliğinde hayata tutunanlar ezberimizdeki iyi, kötü ayrımının sırrında. Bir sürü sorununuz var kayıtsız kaldıklarınızdan bulanıklaştığını görüyoruz kalbinizi ısıtan dualar arasında pişmanlık delilleri öne çıkarmıyor yalnızlığın. Özelliklerini tartıştıklarımız ele alınan vakalar kelimelerin cürümlerine saklananlarla tam anlamıyla insanın kanını donduran türden. Sahip olmakla kalmayıp aynı zamanda seçki hazırlamış aşk. Bıraktıklarımız son günlerde çok yada az arasında kusursuzluk hiç benzememekle birlikte, duanın köklerini anlamak açısından çok önemli sevgide.

Kimisi suskun, yorgun ve gergin gözyaşlarının, kimisi karanlık tutkulardan, kimisi kadehleşmiş sözlerin bu vakalarda duygularımızın isyan ettiği ve gerçeğin oradan oraya savrulduğu uc noktaların en ucuna kadar soğukkanlılığını koruyan ruhlar için, aman ha dikkat diyen şikayetler ve hemen ardından şunları ekliyor. Şayet okurken gece duaları korkudan ürperecek olursanız, eski bir kuralı olan ve haklı olanın sustuğu cevaplarda elinizdeki yürekten geçen veciz sözle kendini rahatlıyor anlamak isteyen, karanlığı tanımak zorunda kalıyor.

Bu gezintide normal ile normal dışının iç içe geçtiği duygularda hüküm sürüyor.

y.ed....19.01.2010...00:04
http://www.beyazrenkler.org/forum/showthread.php? p=112877#post112877

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 19.1.2010 00:22:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Meltem Ege
    Meltem Ege

    kaleminiz susmasın sevgili şair...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Engin Demirci