şafağın sökmesini bekleyen geceler kan kırmızı
bir karanfilin durmayan kanaması yüzünden
kaçabileceğim uzağın en uzağına kaçmalıyım
içimin üzerine soğuk duşlar aldım, cayır cayır
yandığı anlar dişlerimi sıktım dayandım
şair, sol yanının yarası daim kanayan insandır
sağ yanında, imbikten süzülür damla damla mısralar
kangrenli yara, kanser iblisinin dayanılmaz ağrıları
tak edince canına kendi ipini çeken cellatta olur şair
...
ıhlamurlar izbe sokaklara, kuytu bahçelere gizlenir hatmiler
renklerin en gözalanı, kışkırtanı açar uzun narin bedende
karanlığın duldasına sığınır, koklaşır kaçak sevgililer
sen biliyorsun yerimi yurdumu koş gel aydınlıklarıma
sarıl sıcaklığıma, al ellerimi avuçlarına bak nasıl terlemiş
gör, ki sensizliğe esir düşen bu kalp, seni nasıl özlemiş
al bir kısrağın al yelesi gibi parlak çekici saçların
inci dişlerin, öpmeye doyamadığım dudakları kiraz yarim
olgunlaşmamış, ham kalmaya mahkum edepsiz düşlerimi
körfezin mavi, sakin kutsal sularında yıkayacağım
ben ölümsüz, sınırları aşmış aşkımı İzmir'de kutsayacağım
...
gecenin mor karanlık gizemli sessizliğinde neler saklı?
uzaklarda bir kemanın tellerinde yayın öyle bir iç çekişi varki
Bavyera dağlarının dumanlı başında söylenen Türkçe bir ezgi
kar yağıyorken sene bilmem kaç bin(?) bir Bavyera gecesinde
kapı, market, vitrin saçaklarının altında yürüyordum
bitkin gölgem beyaz kaldırımlara düşerse kalkamaz biliyorum
İzmir'den bir şaire Bavyera'nın kar beyazlığı kefen olmamalı
böyle esrik akşamlarında yabanın sarılıyorum hayaline utanıyorum
dört mevsimde hüzün, aşk, Bavyera'dan İzmir şiirleri yazıyorum
...
Karataş'ın ikiyüzellinci basamağına oturmuşum puslu bir sabah
rakım üçyüz metre, bayramın birinci gününde ezan vakti
kulağımda Karadeniz uşağı Volkan Konak'ın ağlamaklı sesi
'...unutma beniii (!) unutamaaa beni...' diye akıp gidiyor
Karşıyaka gibi ışıldayan Konak'tan Yamanlar dağına el ediyorum
şimdi seninle sarmaş dolaş geziyor olmalıydık Kordonboyu'nda
bir kaç duble atmıştık rakıdan, birazda çimlenerek favanın ucundan
İzmir bakıp bakıp halimize gülseydi, Kadifekale'den bir bulut kopsaydı
yaz yağmurunda sırılsıklam olsak, aşkın sıcak kolları sarsaydı bizi
...
limanda demir alan gemileri uğurluyorlar çığlık çığlığa martılar
aşağıda lacivert sularda çiçek açmış ışıl ışıl gemiler
körfezin koynunda uyuyor mışıl mışıl Gavur İzmir (!)
liman meyhanelerinde makamsız gazellerle süslü aşk şarkıları
sokaklara taşar, yana yakıla söylenen, giden sevgiliye adanmış
...
yaşlı bir çınar kesti yolumuzu aniden; durun,
aşıklar nereye böyle (?) vakit daha erken,
İzmir ve körfez henüz uyanmamış
Pasaport kahvesinde mis kokulu bir sabah çayı içmek varken
İzmir'in güncesine yazılmalı bugünün ve gecesinin anıları...
...
amman bre Dinmez, bırak artık şu kalemi elinden
zavallı kalemine verdiğin bu eziyyet yeter
yazdıkça yazıyorsun, uzattıkçada uzattın
bana kalırsa hani çokta abarttın
yoksa hayatının romanını şiir diye mi yazacaktın?
isminide şöyle koyardın;
Bavyera'da İzmir'li bir aşık,
ve şair üstelik (?) (!)
Kayıt Tarihi : 19.10.2009 08:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çeyrek yüz yılı aşkın yaşadığım ' zor günler ' ülkesinden bir anı şiir.
Kaleminize sağlık sayın Dinmez Er...
sevgili hocam duygulaar mısralarda öylesine coşmuş ki çaağlayanlar gibi kutluyorum
O kadar güzel bir duygu akışı..
Selam olsun gönlünüze Bre Şair:))
TÜM YORUMLAR (11)