Sen diye biriktirdiğim birkaç anım var
Bunlar için yazdığım iki belki üç mısralı şiirler
Ölenler var içimde sen diye ölenler
Hayat tadında birkaç hayalim var
Bunlar için okuduğum iki belki üç bela
Ölenler var içimde sen diye ölenler
Ve sen benim h’içimsin
küllüğün taştığı gecelerde telefonun diğer ucunda kimse olmadı da
izmaritler küllerle sevişirken ben kokunu arar oldum
sen benim h’içimsin
kanatları kırılan bir kadın, gülüşünde dünyalar saklı
geceyi gündüze katıyor bakışları
buhulanmış camın ardında kalıyor mutluluklar
Hani yaşamak isteyipde yaşayamadığımız hayatlar
yavaş yavaş sızıyor bedeninden geçen yıllar
sızlıyor canında acıtmıyor zaman geçtikçe eskisi kadar
olana oldu diye üzülürken bitmez sandıklarında bitiyor
yalnızlığa sığınmış ruhun ıruhsuzluğuna bürünüyor bedenin hatta
acıtır mı bilmem ama içini
kanayan hep sol yanımdı
kimse kimseyi bıraktığı gibi bulmuyor değil mi ?
kimse kimseyi bıraktığı gibi bulmuyor
derdimiz bu derdim bu derdim sensizlik derdim yokluğun
bazı bazı yokluğunun acısı sarıyor hücrelerime kadar
Sislerin arasında kalan gözlerin düşüyor aklıma yerli yersiz vakitlerde
Sen dolu mısraların sonunda sensizlik yatıyor
Boş kalıyor masamın diğer ucundaki sandalye içtiğim gecelerde
Her şarkının sonunda payıma sensizlik düşüyor
Sensizliğe sığınıyor bedenim uyku tutmayan gecelerde
Telefonum falanda çalmıyor eskisi gibi zamansız yerde
Hava kadar soğuk bakıyorsun hasret dolu gözlerime
Yazdıklarıma değilde sensizliğe kederlenip ağlıyorum
Oturup iki kelam edemiyoruz belki seninle ama şiirlerin noktası virgilü hatta vurgusu kadar seviyorum
Sigara içmiyorum ama yokluğuna yakıyorum her seferinde
Sigara yanıyor ben bitiyorum
izmarite gelmeden düşüyor gözlerimden sessizce sızın
Nasıl olsa biter diyorsundur eminim ;
bir ışık süzmesi boğarken bedenimi bir kış akşamı
denizin sıcaklığı ısıtırmı içimin buz tutmuş kenarlarını
lambasız sokak araları , hayal kırıklıkları
ara caddelerin yalnızlık kokan kenarları
prangaların sarıp sarmaladığı kalp ağrıları
Şiirde kafiye aramak değil, şiiiri hissetmek gerekmiyor muydu ?
Hüsran kelimesinin kasveti nedense hep birini yenilgiye sürüklüyor.
Vaziyetin vefasızlığında, vefazlığın sonunda veda ettiğimiz duygulara tavır alıyoruz.
Buz dağının görünmeyen kısmında yatmıyor muydu ? bütün kırgınlıkların, özlemlerin kısacası duyguların.
Kısıtlanma duygusunu sevmiyorum diyip kısıtlanmak istiyoruz.
Her olağan olayda olağanüstü tavırlara bürünüyoruz hatta.
sabahı olmayan gecelerde buldum seni
öylesine güzel öylesine yalnız
Sönmeye hazır yıldızlarda buldum seni
gözlerinde kayboldum boğuldum hatta
olmayacak hayallerde buldum lan seni
hiç gelmeyecek olsanda
şiirlerde ve şarkılarda kendimizi aramak kadar vasat bir dünyadayız
onlar ne der diyerek başlayan cümlelerin çaresizliğinde çare arıyoruz
damla damla dökülürken kelimeler ahenkle dilinden ondan önce düşer oldu hayaller gözlerinden
ulan biz ne olduk be
mutsuzluğu bedenine kazımış insanlardan mutlu olmasını bekler olduk
mutlu olmasını istediğin o insan mutlu olmak için çabaladığında da sen çok değiştin diyip yerine oturttuk
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!