Söylediklerimiz mi bizi bu hâle getirdi,
yoksa,
söyleyemediklerimiz mi?
Yaşadıklarımız mı bizi mahvetti,
yoksa,
Sımsıkı kapa gözlerini.
Neredesin?
Ne yapıyorsun?
Kiminlesin?
Eğer cevabın koca bir karanlık ise;
bir zamanlar ufak da olsa bir evimiz vardı.
Evimiz! Yani ikimizin! Yani bizim!
Yani biz…
şimdilerde nerdeyiz? ..
Hatırlar mısın sevgilim;
mutfak en sevdiğimiz yerdi.
Çünkü, ikimiz de yemeyi çok severdik.
Tek sorun:
Tuzu hep fazla kaçırırdın
ama yine de aynı iştahla yerdik.
Şimdilerde hipertansiyon hastasıyım,
sebebi beraber yediğimiz tuzlu yemekler değil,
sebebi, sensiz yediğim yemekler.
Sensiz…
Yani, tek başıma! ..
Hatırlar mısın sevgilim;
“Yalnızlık, en büyük günahtır! ” diye evin her yerine asardık.
Birbirimizi hiç yalnız bırakmayacağımıza yeminler ederdik.
ama sen sözünde durmadın.
Beni yalnız bıraktın,
beni günahkâr ettin.
Hatırlar mısın sevgilim;
kötü haberler duymaktan hoşlanmazdık ikimiz de.
Bu yüzden haber saatlerinde her şeyi kapatır,
yaşadıklarımızı yazmaya çalışırdık.
Bazen, gülüşmelerle kesilirdi yazılarımız,
bazen de sevişmelerle…
Hatırlar mısın sevgilim;
kendimizi, dünyanın en değerli şahsiyeti zannederdik.
Kâh cumhurbaşkanı, kâh bir düşünce adamı olur,
sonu gelmeyen tartışmalara dalardık.
Yani;
fikirler, değerliydi bizim için.
Hatta bir keresinde, “Fikrim, sana olan aşkımdır! ” diye bir şeyler söylemiştin.
Hayran kalmıştım;
sana, fikirlerine ve aşkına…
Hatırlar mısın sevgilim;
her gece uyumadan önce, el ele tutuşur, gözlerimizi kapatır,
hayallere dalardık.
O hayallerdi ki,
belki epeyce saçma,
belki de hayatımızdan bir parça...
Hatırlar mısın sevgilim?
Hatırlamazsın tabii...
Çünkü, bunların hiçbirini yaşamadık ki!
Çünkü, sen hiç gelmedin ki!
Ama biliyorum, geleceksin...
Deliriyordum.
Adım adım;
yavaş yavaş.
Deliriyordum.
Kafamda binlerce düşünce dolanırken,
hiçbirini görememe çaresizliği içindeydim.
Deliriyordum.
Aynı zamanda, korkuyordum.
Beni korkutan şey ise:
deli olarak anılmak değil,
deli olarak yapacaklarımdı.
Deliriyordum.
Bütün ciddiyetimi kaybediyor,
her şeyimle,
tüm masumiyetimle
teslim oluyordum deliliğe.
Deliriyordum.
Ben olduğumu hatırlatan tek şey ise:
Duygularımdı...
Onlar sayesinde hissedebiliyor,
onlar sayesinde ağlayabiliyordum.
Deliriyordum.
Artık hiçbir şeyi iyi yapamıyordum.
Arada bir aldığım nefeslerse,
fena sayılmazdı.
Deliriyordum.
Delilik bedenimi ele geçirmekte,
kanıma işlemekteydi.
Bense,
sadece izliyordum...
Deliriyordum.
Ama deliliğin iyi yanları da vardı.
Mesela;
yarın yoktu,
ayrılık yoktu,
ölüm korkusu yoktu.
Yani,
zor olan hiçbir şey yoktu...
Deliriyordum.
Ve farkındaydım,
yalnız değildim bu yolda.
Deliriyordun.
Adım adım;
yavaş yavaş...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!