Horasan’dan doğan, batmayan güneş,
“Ne olursan ol gel.” diyen Mevlâna.
Sekiz yüz yılda yok, gelmedi bir eş.
Yoktur, davetini duyan Mevlâna.
On beş yaşındaydın, Mekke’de hacı.
Dönüşte, Karaman’da giydin tacı.
Selçuklunun geldi Konya’ya ucu.
Yoktur, yolunuza uyan Mevlâna.
Şems’i çok sevmiştin, kaybettin erken.
Midene geçmezdi lokmalar yerken.
Melektin hak yola davet ederken.
Üç beş mürit şimdi yayan Mevlâna!
Yaktığın meşale, hâlâ sönmedi.
Mükemmel sahabe, geri dönmedi.
Bizde sıkıntılar arttı, dinmedi.
Yoktur, helâl lokma yiyen Mevlâna.
Her gün çalıp çırpmak oldu, işimiz.
Doğru konuşmuyor, yüzde beşimiz.
Ağızlar kapandı, dilli kaşımız.
Yoktur, aça sofra koyan Mevlâna.
Çağrını duyanlar, geri sapıyor.
Çoğumuz devamlı puta tapıyor.
Toklar, açtan önce yardım kapıyor.
Ar yok, olduk garip soyan Mevlâna.
Firdevs Cennetine çağrın, gelmezler.
Verilen nimete şükür bilmezler.
Dursunî biçare, gale almazlar.
Kalmadı sevgiyle, sayan Mevlâna.
Dursun Yeşil -2008
Dursun YeşilKayıt Tarihi : 25.2.2015 12:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!