Tanrının nurlu ayaklarına kapanıp isli ruhumla
Bin kere tövbe etsem ne olur
Alnımdaki kara bir uğursuzluk
Dağılırken bedenimin her zerresine
Bin kere pişman olsam ne olur
Her geceyi kara kurt uğultusu sarmış
Gölgeler çölleştiriyor umudu
Elindeki asayı vursa yere derviş
Lanetini çözemez ruhun
Yürüdüğüm cennet
Dokunduğum ten
Günahsızdır
Yazın tüm suçları yüküme
Yürümesin artık ayaklarım
Düşlemesin dimağ
Yanmasın aşk ateşi
Fısıldaşmayın ruhlar
Derin suskunluğumda eriyin
Günahım cebimde
Varsa sevabım satılıktır
Dilimin kemendi koptu
Vahşi bir attır emanetin artık
Vurun son nefesinde
Artık acımasın
Artık acıtmasın
Sisli bir gece ardında ölenler
Aranmaz
Karanlığın suçudur
Emmiş masum kanlarını
Zebaniler
Tüyü bitmemiş tende yeşeren umut
Dilin makamındaki iyilik
Dilekler saf nurdanmış
Kalpteki güzellik de neymiş
Es geçen kurşunu zalimin
Dönsün geri…
İsabettir…
Niyet üzerine dönermiş kainat
Gözlerim dönmüş dünya durmuş
Sarfetmeyin hayırlısı sözcüklerinizi
Düşmüşüm açın gözlerinizi
Vurmamak günahmış…
Candan ötem demişim
Tüm benliğimle sarmışım
Kanım demişim
Yürürken onlar gördüğüm sırtlar mıydı?
Sırtlanlar mı?
Cahillik deyip kendime gülüp geçmişim
Peşinde çok yoruldun abdal
Erdem denilen kovanın
Göğsünde dipsiz bir delik
Gözlerinde çözülmez bir bağ
Uçurumun kenarına gelsen ne olur
Dur diyenin mi var?
Safi yalnızlık içinin hamurunda
Kalabalığım dediğin kadar naçarsın
Öl diril öl diril öl diril
Nereye kadar?
En baştan yalanlar kumpaslar
Gümüş bir ruhun sahibi olsan ne yazar?
Hani batmış kemiğe kadar ihanet
Çeksen içinden cerahat çıkar
Sen elinin uğultusunu dinle
Bırak yansın için yandığı kadar
Çürümüş et kokusu yükselsin göğe
Tanrıların da burnu var
Ahhhhh etsem ahım loşlukta erir
Boşluklarımı kapatmaya yetmez elimin eni
Hani kudurmuş sözcüklerimin nedeni
Nerde isyanımın başlangıç yeri
Ölsem diyorum ölsem diyorum
Böcekler korkuyor lanetli bedenimden
Hırsımdan kaskatı kesilen etim dişlenmiyor
Bir gece uyanıp düşlerimi vurdum
İçlerinde yeşeremeyen yaşam tohumları
Tebessümünü sildim yaşlarla yüzümün
Batmış kemiğe kadar ihanet
Çeksen içinden cerahat çıkar
Sırtlan mı olmuş gözümün güldükleri
Tanrının nurlu ayaklarına kapanıp isli ruhumla
Bin kere tövbe etsem ne olur
Alnımdaki kara bir uğursuzluk
Dağılırken bedenimin her zerresine
Bin kere pişman olsam ne olur
Düşüncem ötekini öldürür
Biri diğerine ulanır dururken
Muzur bir şeytan söylenir içimde
“Sırtının dayanağı olsun diye
Büyüttüğün ağaçları sırtlan
Vur düşüncelerini
Ne düşlemeye ne düşmeye değer….”
Kayıt Tarihi : 11.9.2008 19:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hülya Şimşek](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/09/11/bassiz-siir-2.jpg)
Çeksen içinden cerahat çıkar
Sen elinin uğultusunu dinle
Bırak yansın için yandığı kadar
Çürümüş et kokusu yükselsin göğe
Tanrıların da burnu var
ne denir ki; dağarcıklarımızı yırtan cümleler kurmuşsunuz, kavramlar anlam bulmuş fikrinizde...tebrikler şair
Dokunduğum ten
Günahsızdır
Dişine saglık
TÜM YORUMLAR (2)