Yoklukta kaybolanlar hakikatte var olur
Gönül vuslat aşkıyla mesut, bahtiyar olur
Uzanırken gecenin kıvrımlı yollarında
Gözlerine sis çöker, malumlar esrar olur
Bir buse kondurdu mehtap yüzüme
Hayal âleminde gezdim bu gece
Gözlerinin parıltısı gözüme
Yansımasa göremezdim bu gece
Dalgalar kıyıyı okşarken yavaş
Kayalar incelir, erir zamanda
Körpe dimağlarda başlar bir savaş
Bin fitne savrulur tüten dumanda
Zamana direnir solar her yeni
Yorduğun bedenin kirası vardır
Çizgiler kuşatır donuk çehreni
Her canın dünyada süresi vardır
Tartarak konuşsan inceden ince
Bin dokuz yüz on sekiz, gün geceye dönmeden
Kaplar derin yaralar parça parça şimali
Parıldayan güneşin ışıltısı sönmeden
Kanayan bir resimdir şarkta günün zevali
Kudüs anla ümmetin yaşadığı bozgunu
Asaletin simgesi, saadetin yücesi
Helal bir lokma için teri sevmek marifet
Kutlu sevda uğruna karış karış toprağa
Kanla vatan yazdığın yeri sevmek marifet
Gönülleri birleştiren kördüğüm
Sevda ile mühürlenen bağ güzel
Kâbusları hayırlara yorduğum
Düşlerime güneş gibi doğ güzel
Gözlerinden inen iki damlaya
Toparlanır bulutlar, kapatır penceremi
Sabah olmaz vehmiyle dudağımı dişlerim
Yansıtmıyor aynalar ruhumdaki depremi
Zannetme ki öfkeden çatılıyor kaşlarım
Her akşama kararsız adım atar ürkerek
Ayakta gördüğüm bir rüya ama
Yatağım, yorganım, yastığım gece
Uyanırım belki kendi yakama
Yapışıp şiddetle sarstığım gece
Derine çekiyor belli belirsiz
Âdem’e ulaşır kervanın başı
Yollar türlü türlü, liman değişmez
Her canın yanında nefis yoldaşı
Fısıltı değişir, lisan değişmez
Yere dökülmeden Habil’in kanı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!