Basra Düştü
Fatima,Fatimacık!
Elma dersem, çık!
Bomba dersem,çıkma!
Bekle,n’olur azıcık!
Oturup Dicle’nin kıyısına
Göçmen kuşlar sayacağız,tamam;
Az dur,yıldızlar sayacağız Bağdat gecelerinde.
Uzatıp parmaklarımızı sayacağız;
Ayak parmaklarımızı da,evet!
Karıncalar sayacağız çöle odun taşıyan…
Fatima,Fatimacık!
Armut dersem,çık!
Bomba dersem,çıkma!
Dur be gülüm,azıcık!
Ellerin ne kadar küçük,küçücük.
Ayakların ne kadar küçük,küçücük.
Ben şimdi sana…
Gözlerini kocaman açıp bakma,kuzucuk!
Ben şimdi sana
“Dünya petrol rezervleri…”desem anlamazsın ki.
Uçak desem,yakıt desem,üs desem…
Hava sahası,sınır ticareti,lojistik destek…
Ben şimdi sana
“Yurtta sulh,cihanda sulh”
Küçücük parmaklarını ayırıp bir bir,
“Bu tutmuş,bu pişirmiş,bu yemiş…”
Der gibi;
Gökten cemre düşer gibi;
“Birinci tezkere,ikinci tezkere…”
Desem anlamazsın ki!
Bu bombalar bizim sularımızda aldı boy abdestini;
Bu bombalar bizim topraklarımızdan geçti,evet!
Urfa’dan,Şanlıurfa’dan evet!
Antep’ten,Gaziantep’ten evet!
Portakal bahçelerini gördü;
Çağla çiçeklerini kokladı,kaçamak.
Fatima,Fatimacık!
Elma dersem,çık!
Armut dersem,çık!
Bomba dersem,çıkma!
Daha altını ıslatacaksın be kuzucuk!
Daha ateşleneceksin gecenin bi yarısı…
Alnına ıslak havlu koyacağız.
Kabus göreceksin,
Deli adamlar gelecek üstüne üstüne
Uyandırıp bağrımıza basacağız seni.
Bademciklerin şişecek,öksürük şurubu vereceğiz.
Kabakulak olacaksın,kızamık çıkaracaksın daha!
Daha tırnakların uzayacak,
Saçlarında bit bulacağız.
Ellerin çatlayacak soğuktan,
Kremle ovacağız,
Gözüne toz kaçacak;
Daha,bir Pazar yerinde kaybolacaksın,
Arayıp bulacağız seni.
Daha uzaklara “addaaa..”diyeceksin.
Arı sokacak,böcek ısıracak yumuşacık tenini.
Salıncaktan düşeceksin,yüzünde sivilceler çıkacak.
Yağmur yağacak,ıslanacaksın,
Çamura bulanacak üstün başın.
Burnun akacak,sümüğünü sileceğiz.
Daha çember çevireceğiz,ip atlayacağız birlikte.
Saklanacaksın arkasına bir duvarın,
Sobeleyeceğiz seni.
Kaçacaksın,kovalayacağız,
Düşüp dizlerini yaralayacaksın;
Tütün basacağız yarana.
Ayağın burkulacak,kolun çıkacak;
Alçıya alacağız.
Fatima,Fatimacık!
Ne yaptın be kuzucuk!
Daha çember çevirecektik,uçurtma uçuracaktık seninle.
Topun suya kaçacak;
Lastiği patlayacaktı bisikletinin;
Okula gidecektik birlikte;
Kuş resimleri çizecektik sınıfın duvarlarına.
Çiçekli etekler dikecektik sana.
Daha aşık olacaktın;
Başka bir kızla görecektin çıktığın oğlanı.
Daha gönül ağrıları yaşayacaktın.
Bu araçlar bizim yollarımızdan geçti,evet!
Mardin’den evet,Silopi’den evet!
Bu cehennem bizim sokaklarımızdan geçti elleri ceplerinde;
Papatyalar ürktü,annelerinin eteğine sığındı çocuklar.
Önce bizim göğümüzü yırttı bu tarrakalar;
Önce bizim köpeklerimiz havladı,
Önce bizim tavuklarımız kaçıştı kümeslerine.
Çanakkale gelir aklıma,Sakarya,Dumlupınar…
Utançtan yüzlerini kapatır Kocatepe’de Kurtuluş’un paşaları;
Yemen’de şehitler
Fesini arar,postalını arar.
Şimdi ben sana
Umm Kasr düştü diye,
Hisse senetlerinin değeri yükseldi İstanbul Borsası’nda
Desem inanmazsın ki…
Basra’da kadınlar aşağılandı,kolu koptu çocukların,
Ayaklar altına alındı insanlık onuru diye
TL,Dolar karşısında değer kazandı,
Bono faizleri geriledi ülkemde
Desem bilemezsin ki…
Taş taş üstünde kalmadı Kerbela’da,
Necef’te Cumhuriyet Muhafızları
Yüzlerce ölü verdi diye
Ham petrolün varili yirmi beş dolara düştü
Desem duyamazsın ki…
Fatima,Fatimacık!
Ne yaptın be deli çocuk!
Daha erik yiyecektik,
Daha üzüm yiyecektik,
Daha dondurma…
Fatimacık!
elma dersem,çık!
Unutma!
4-5-6 Nisan 2003
Selahattin DurnaKayıt Tarihi : 6.8.2005 19:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

ağlamaktan ölecem yoksa...
TÜM YORUMLAR (2)