Gökyüzüyle yeryüzünün esrarengiz buluşmasını seyrediyorum. Bozkır renkli nefesin yüzümdeki tınısını hissedebiliyorum. İçimde sadece kavuşmanın mutluluğu ve etrafım çok kalabalık. Herkes sadece güzel bir yapı diye önünde resim çekilirken, bense sorguluyorum nasıl ve neden diye.
İçine girip "ölümsüzleşmek" istiyorum.
Herkes “ölürsün” diyor saçmalama, ben “ölüm, ölümsüzlüktür” diyorum.
Kaybolmak istiyorum bilmediğim şehrin derin sokaklarında, tanımadığım milyonlarca insan arasında gözlerle konuşmak istiyorum, ellerine dokunmak tanışmamışlığın, o doğanın o ellere bıraktığı izi seyre dalmak istiyorum.
Sonra hissetmek dakikalarca, belki taş yığını herkes için ama bana huzur veriyor, belki trilyonlarca insan dokundu onlara ama sanki ilk ben dokunmuşum gibi...
Ah bir de yağmur yağsa çok zor olsa da.
İçeri girmemle kesilir yağmurum elimde sadece kırıntıları kalır.
Her şey yerli yerinde çözülmeye beklercesine düzenli iken nereden gitsem diye düşünürken, buraya diye bir ses yankılanır, sonra tam ilerlerken hayır buraya diye bir ses daha işitirim, kafam karışır. Ama ben ikisine de gitmem. Çökerim olduğum yere ve bir el yüreğime dokunur nerede kaldın der gibi, yıllardır bekliyormuşçasına, buradan der ve ona güvenirim.
İlerleriz beraber, sonra bir bakmışım yok olmuş ve bir güneş parıltısı çekmiş beni endamına, alışılmışlığın gücüyle ilerlerim ışığa doğru ve beni bekleyenlerin yüzlercesi, çıkmak mı kalmak mı diye bir ses daha ve ben kalmayı seçerim.
Tınımda bozkırın nefesi, sessizliğimde hıçkırık...
Bu yok oluş hikâyesinin sonu ıssızlık…
Yasemin ÇELEBİ
Kayıt Tarihi : 11.4.2019 16:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Türü: Deneme
Aşkınız daim olsun.
Yüreğinize sağlık.
Allaha emanet olun.
Selam ve dualarımla.
Hoşça bakınız zatınıza.
Beğeniyle okudum
TÜM YORUMLAR (2)