boğuluyorum, girdaplarında sürükleniyorum, parçalara ayrılıyorum
bir yılan var bu etten kafesin içinde zihin denen şeyin koridorlarında dolaşıyor her bir sinir hücrem felç geçiriyor kaskatı kesilen bedenim bir ceset için fazla sıcak ama canlı olamayacak kadar da hareketsiz kılındı
varlığının ihtişamına kandım beni kendine muhtaç kıldın
öyle ki varlığınla bana hem saadeti hem de cehennemi yaşatıyorsun
yüreğime sayısız küçük iğne batıyor sen her yadıma düştüğünde
cennetten birkaç esinti esiyor yüzüme sen her yadıma düştüğünde
bu kararsızlığın zehirliyor beni
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.