Özlem; bazen kapıda bir tokmak sesidir,
bazen de birbirine çamaşır ipleriyle bağlı evler...
Zaman tek yönlü ve biliyorum hep geleceğe akıyor.
Var gücümle istesem de bazı şeyler hiç değişmiyor...
Yalpaladığım gün gibi aşikar.
Bilmediğim ne kalıplar varmış.
Beni sahiden taş mı sandınız?
Bilmiyorsanız söyleyeyim.
Bıraktığınız gibiyim...
Hal bu iken nasıl unutabilirim?
İçim almıyor hiçbir şeyi.
Bir başlangıç ağrısı ki;
çivi tutmayan çürük bir tahta gibiyim.
Tutsak kaldı ömrüm dağa taşa.
Bugünüm yetmedi,
geçmişime de sahip olmak istediniz.
Bağlılığım yetmedi,
sevgimle sınamak istediniz.
Olan olmuş, biten bitmiş...
Uğurlandım mı, lanetlendim mi bilemedim.
Yetti dedikçe her denklemi sıfırladı sözleriniz.
Sonrası yokmuş, herkes aynı...
Bir tohumdan nereye bu gidiş?
Sesi ne kadar açarsam açayım,
hiçbir şarkının nakaratı sizi hatırlatmıyor.
Yarım kaldım demiyorum.
O gün bugün değil...
Hangi durakta ineceğimi bilirim!
Ne hayatıma biçtiğiniz değer umurumda
ne de size göre ederinden.
Sıradan yaşarım, sonradan kanarım size ne!
Diyelim ki kördüm.
İstediğiniz kadar gözlerinizi kaçırın,
ben anlarım...
Aldırmıyormuş gibi yaşamak
zaten bana göre değildi!
Onca bilmeme karşın,
ne desem eksik kalır.
Bir başlangıç ağrısı ki;
nefretim arşın arşın.
Büyüdükçe ne alır?
Kayıt Tarihi : 7.10.2022 13:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

beğeni ile okudum
TÜM YORUMLAR (1)