Başkan Şiiri - Vasfi Okur

Vasfi Okur
38

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Başkan

OKUR’DAN OKURA
[email protected]
98
17.04.2010

BAŞKAN

Onunla ilk karşılaştığımızda; maarif sistemimizden bahsediyor, kendince fikirlerini savunuyordu. Daha sonrada bana dönerek “Beni bu arkadaşla tanıştırmayacak mısın” demişti, memuriyette ki ilk kader arkadaşım olan Osman KOCABEY’E.
Belediye başkanımız Hacı Ali Polat’tan bahsediyorum.
İlk tanışmamız yıllar öncesinden o güne kısmet olmuştu. Daha sonra kader bizi Erzurum da, sıkıntılı bir günde karşılaştırmış, beraberce katlanmıştık o günün çıkmaz sokaklarında adımlar atmaya…Akşam birleşip Bayburt’a beraber dönmüştük. Yol boyu; sivil toplum örgütlerini hararetle savunmuş beni fikrimden caydırmaya çalışmıştı. O gün gözümde yücelmişti her ne kadar beni ikna edemese de.
Bir gün; “o iyi insanlar, o güzel atlara bindiler gittiler.”mısrasını söylemiş, “Bu mısra, Kemal TAHİR’e mi aitti üstat? ” diye sormuştu. “Yok hocam, Yaşar KEMAL’e ait demiştim.” Belli ki, o da okuyordu mütemadiyen…
Geçenlerde halkıyla hemhal olmak üzere ekibiyle beraber bir mahalle odasındaydık.
Konuyu; suya-sabuna dokundurmadan, siyasete bulaşmadan, kendi fikrimce, biraz da zül’fü yare dokunarak açıp deşmek istedim.
Kıt imkanlar, sınırlı bütçe,dağ gibi sorunlar varken nasıl rahat olsun başkanımız?
Ama o ilk söze başladığında “Ümit var olunuz, bizden ümidiniz kesmeyiniz, hep birlikte başaracağız” demişti. Anlamıştım ki hala içindeki yaşama ve yaşatma ümidini kaybetmemişti, kaybedip de terk edenlere inat bu ıssız şehri…
Ortak sorunları vardı bu şehrin; su, yol, Pazar yeri, mezbahane, doğal gaz, elektrik kablolarının yer altına alınması, Çoruh havzasının ıslah çalışmaları, yol çalışmaları, Çoruh üzerine yeni köprü çalışması, mevcut köprülerin Bayburt taşıyla kaplanması, yeni bir rıhtım caddesi, ve en önemlisi şehrimizin ağaçlandırma faaliyetleri, ki bu hepsinden önemli bence…
“Bu konular da önemli çalışmalar yaptık” demişti başkan. “Kangreni almış su sorununu kökten halletmek üzereyiz. Hele bir de, sert olan suyumuzu arıttık mı, bu iş gelecek nesillere kadar sorunsuz hallolmuş olacak” diyerek haklı bir övüncü dile getirmişti.
“Pazar yeri ve mezbahaneyi yeni bir düzene kavuşturduk. Çoruh havzasında ki çalışmamız da çok az bir yerimiz kaldı. O da bitmek üzere.” Bu konuda; ben o kadar da memnun olmadım desem yeridir. Kesilen bir sürü ağaç, beton yığınına dönen yeşil Çoruh havzası, yıkılan balık yuvaları, yok olan endemik bitki türleri ve hiç de hoş olmayan bir Çoruh havzası… Oysa ki başkaları yapmışlardı. Taş set ve Kızılırmak havzası hep gözümün önündedir. Ne olurdu bizim Çoruh’umuzun havzası da öyle olsaydı. Olmadı. Ne diyelim bundan sonra olacaklara bakalım…
Ağaçlandırma çalışmalarında hep yetersiz kaldık, uzun zamandır. Ağaç; bakım ister, sahip ister, adam ister. ‘Diktim benden bu kadar’ demekle ağaç yetişmez. Bizim iklimimiz onu kaldırmaz. Bir çocuk gibi ilgi alaka ister ağaç. Aslan dağı ormanlık alanına az mı emek verildi. Öyle olmadıktan sonrada ‘diktim yetişir(!) ’ demek boş bir hayalden, kuru bir çalışmadan öteye gitmez. Ama başkan bu konuda hassas ve ümitliydi.
Doğal gaz çalışmaları, önemli bir açığımızı kapattı. Ağacımızın azlığı, mevsimimizin uzun kış olması, yakılan maddelerin çeşitliliği, kışın kesif bir siyah bulutu oluşturur kolay kolay gitmezdi şehrimizin semalarından. Havası kirli İllerin başında gelirdik. Ama bu kış, gözlemlerim beni yanılttı. Doğal gazın yakılması hava kirliliğini önlemişti. Bu seferde hava kirliliği sıralamasında en aşağı iller arasına girmiştik. Hiç şüphesiz doğal gazın rolü büyüktü.
Bu çalışmada emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Başkanın uzun vadeli planları da vardı. Hidro elektrik santrali gibi… Öyle ya “Çoruh buradan akar Türk yüzüne bakar” demişti Rus. Başarmıştı. Bunu bir şekilde başarmıştı başkan. Su akar, ben yüzüne bakmam demişti. Ondan alacağımı alırım. Daha da alacağım var…
Bu başarısını kutluyorum. Hemen hemen gidersiz bir kazanç yolu. Ülkemizde satılan Elektrik santrallerine inat bunu başarmıştı başkan. Belediyemizin kasasına oluk gibi para akacak.
Bari bir taraftan bir gelirimiz yok. Hiç değilse su akar değirmen döner misali bir kazancımız olmuştu.
Üretime katkıda bulunmak, hepimizin amacı. Meselemiz bu. Üretim olmayınca, iş de olmuyor. İş olmayınca insanda kalmıyor. Terk edip gidiyor. Ne yapsın vatandaş? Bir şekilde hayatını idame etmek zorunda. Gidenlere hiç de, ‘gitme kal’ diyemeyiz ki...
Ümidimiz; üretmek,üretici olmak. Başkanın bu konuda asli vazifesi olmamakla birlikte bazı planları da vardı. Ama kıt kaynaklarla ne yapabilirdi ki… Konu bu olunca; başkanın çaresizliğini gözlerinde görmüştüm. Ne yapalım da üretime katkıda bulunalım?
Ne yapabiliriz bu Anadolu’nun ücra bir köşesinde? Açıkçası benim aklıma tren yolundan başak çare gelmiyor. Evet tek çare; en ucuz ve seri ulaşım yolu olan tren yolunda düğümleniyor. Bu toprakları Orta Asya’ya ve Çine bağlayacak tren yolu…Üreteceksek ve elimizde ki hammaddeyi ve mamulü sanayinin ve pazarın olduğu bölgeye ulaştırabilecek tek ulaşım vasıtamız tren…
Elimizdeki imkanı ve ürettiğimizi istihdama ulaştırabilmek için ulaşımda trenin ne kadar önemeli olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Tren ağının olduğu yerler olamayan yerlerden daha fazla gelişmiş olduğu hepimize aşikardır.
Bu konuda kenetlenmek sadece başkanımızın görevi değil hepimizin görevidir. Bütün Bayburtluları bu göreve davet ediyorum. Türkiye’nin hangi bölgesinde olursa olsun bir Bayburtlunun asli vazifesi bu olmalıdır. Bu bir milli meseledir. Bizden öncekilerde çalıştılar, bizimde bu çalışmaya sarılmamız lazım.
Evet sayın başkanım; söz döndü dolaştı yine hemen hemen yüz yıllık bu meselemizde düğümlendi.
Meğer ki bu topraklardan tren yolumuz geçtiği zaman ne siz çaresiz gözlerle bakacaksınız ne de biz bu ıssız şehri terk etmek zorunda kalacağız.
Kimseye akıl verdiğimiz yok. Bizim ki sadece bir hasbıhaldi. Zülfü yare dokunalım dedik.
İçinizde ki ümit; bu bakir toprakları yeşertecek düzeyde. Bu hem gözleriniz de hem yüreğinizde var. Bunu görmek o kadarda marifet isteyen bir iş değil. Zira dikkatli ve yürekten bakan görür.
Ümidinizin, hepimize ümit olmasını temenni ediyorum. Bir gün bu toprakları terk edenlerin toprağına sarılacağını ben de ümit ediyorum.
O iyi insanlar, o güzel atlara bindi gittiler. Bir gün o güzel atlarla dönecekleri güne kadar siz bizim başkanımızsınız.

Vasfi OKUR

Vasfi Okur
Kayıt Tarihi : 9.8.2012 11:47:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


kendisi

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Yılmaz İsmailoğlu
    Mustafa Yılmaz İsmailoğlu

    Çok çok güzel. Selamlar..

    Cevap Yaz
    Vasfi Okur

    Çok teşekkür ederim Mustafa Bey

  • Salim Erben
    Salim Erben

    tebrikler dost

    Cevap Yaz
    Vasfi Okur

    Yürekten teşekkürler Salim Bey.

TÜM YORUMLAR (4)

Vasfi Okur