Bugün yüzünde bir başka güzellik var senin,
bugün dudağında başka bir tad var,
boyunda başka bir yücelik.
Bugün kırmızı gülün bir başka daldan.
Ayın gökyüzüne bugün sığmamış.
Göklere benzeyen göğsün bugün daha geniş.
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bir Moğol ajanı olan Celaleddin er-Rumi'yi ve fikirlerini enine boyuna tüm geçekliğiyle öğrenmek isteyenler önce Konya Selçuk Üniversitesi dinler tarihi hocası olan Mikail Bayram hocanın sosyal medyadaki mevzuyla alakalı videolarına bir göz atsınlar daha sonra da onun (er-Rumi'nin) içinde yirmi küsur adet müstehcen hikaye olan yedi ciltlik Mesnevisini dikkatle mütalaa etsinler. O zaman yere göğe sığdırılamayan bu zatı ve tuhaf ilişkiler içinde olduğu şemsi Tebrizi denen Sasani ajanını daha iyi tanıma imkanı bulurlar.
Ayrıca: Mevla demek, sahip, efendi, Malik demektir ki, Allah Kur'an'da gerçek Mevla'nın sadece kendisi olduğunu gayet net olarak beyan ediyor. Eğer bir beşere, "Mevla'na" derseniz ona, bizim sahibimiz, Malikimiz ve efendimiz sensin demiş olursunuz ki bu Allah'ın son hak kitabındaki hükmüne karşı gelmek manasına gelir.
ve dahası gece 03.37 itibariyle ahmet erdemin, yusuf akkayanin, Mehmet tevfikin yorumlarında bir tane bile dislike yoktu. sen ortaya çıkınca dislike lar da çıkıyor. işte bu kadar iğrenç bir insansın ve dahası yazdıklarına, tavır ve davranışlarinla insanları islama yaklaştırmak yerine Müslümanlıktan soğutuyorsun..
Harika, igimeler betimlemeler çok çok güzel.
Mevlâna hakkında kaynaklarıyla birlikte sıhhatli bilgiye ulaşmak isteyenler için akademisyenlerce katkı sunulan aşağıdaki eseri tavsiye ederim…
Ihlamur Kitap: 3
Anma ve Armağan Kitaplar Dizisi: 1
NEV-NİYAZ
Mevlâna Özel Sayısı
Hazırlayan: Hakan Sarı
YAZARLAR
A. Hümeyra Aslantürk
A. İlker Küçüktunç
A. Osman Koçkuzu (Prof. Dr.)
Abdullah Öztürk (Prof. Dr.)
Adem Esen (Prof. Dr.)
Adnan Karaismailoğlu (Prof. Dr.)
Ahmed Güner Sayar
Ahmet Akşit
Ahmet Çalışır
Ahmet Fevzi Yüksel
Ahmet Güzel (Dr.)
Ahmet Kabaklı
Ahmet Koçakoğlu
Ahmet Ögke (Doç. Dr.)
Ahmet Özhan
Ahmet Savran (Prof. Dr.)
Alberto Fabio Ambrosio Op (Dr.)
Ali Akpınar (Prof. Dr.)
Ali Rıza Bayzan
Ali Sarıgül
Atilla Baran (Dr.)
Ayşe Nur Sır Dündar (Yrd. Doç. Dr.)
Bayram Ali Çetinkaya (Prof. Dr.)
Bedia Koçakoğlu (Arş. Gör.)
Bekir Şahin
Belkıs Altuniş Gürsoy (Prof. Dr.)
Bilal Kemikli (Prof. Dr.)
Cem Kurtoğlu
Cemâl Kurnaz (Prof. Dr.)
Cemalnur Sargut
Ceyhun Emre Teoman
Cihan Okuyucu (Prof. Dr.)
Derya Örs (Doç. Dr.)
Dilaver Gürer (Prof. Dr.)
Emin Işık (Yrd. Doç. Dr.)
Emine Yeniterzi (Prof. Dr.)
Emrah Altuntecim
Erdoğan Erol (Dr.)
Erhan Yetik (Prof. Dr.)
Erkan Türkmen (Prof. Dr.)
Esin Çelebi Bayru
Galip Atasağun (Doç. Dr.)
Gülcihan Gülistan Demirtaş
H. Akpınar (Yrd. Doç. Dr.)
H. Nur Artıran
H. Serdar Mutlu (Yrd. Doç. Dr.)
Hakan Bilge
Hakan Sarı
Harun Yıldız
Hasan Hüseyin Adalıoğlu (Doç. Dr.)
Hasan Özönder (Dr.)
Haşim Karpuz (Prof. Dr.)
Hayrettin İvgin
Hüdaverdi Adam
Hüsamettin Olgun
Hüseyin Hatemi (Prof. Dr.)
Hüzeyme Yeşim Koçak
İbrahim Emiroğlu (Prof. Dr.)
İsmail Güleç
İsmail Yakıt (Prof. Dr.)
İsmet Kayaoğlu (Prof. Dr.)
M. Sait Karaçorlu
Mahmud Erol Kılıç (Prof. Dr.)
Makbule Özmen
Mehmet Aydın (Prof. Dr.)
Mehmet Demirci (Prof. Dr.)
Mehmet Doğramacı
Mehmet Necmettin Bardakçı (Doç. Dr.)
Mehmet Yücel
Melahat Ürkmez
Mesut Yazıcı (Yrd. Doç. Dr.)
Mine Yazıcı (Doç. Dr.)
Muammer Cengil (Yrd. Doç. Dr.)
Mustafa Güneş (Yrd. Doç. Dr.)
Mustafa Kara (Prof. Dr.)
Mustafa Özçelik
Mustafa Tatcı (Yrd. Doç. Dr.)
Müjgan Cumbur
Naci Bakırcı (Dr.)
Nadir Karnıbüyükler
Namık Açıkgöz (Prof. Dr.)
Necip Fazıl Duru (Yrd. Doç. Dr.)
Nuri Şimşekler (Yrd. Doç. Dr.)
Osman Nuri Küçük (Yrd. Doç. Dr.)
Ömer Faruk Arslan
Ömer Tuğrul İnançer
Şaban Karaköse
R. Hakan Talu
Reha Bilir
Nilgün Karakaş
Reşat Öngören (Prof. Dr.)
Nermin Öztürk (Yrd. Doç. Dr.)
Rıfat Araz
Sadık Yalsızuçanlar
Saim Sakaoğlu (Prof. Dr.)
Semih Ceyhan (Dr.)
Server Dayıoğlu
Sezai Küçük (Yrd. Doç. Dr.)
Sinan Yağmur
Sirajul Haq
Süleyman Toprak (Prof. Dr.)
Süleyman Uludağ (Prof. Dr.)
Şerafettin Gölcük (Prof. Dr.)
Şevki Dinçal
Talha Bora Öge
Yakup Şafak (Yrd. Doç. Dr.)
Yalçın Çetinkaya (Yrd. Doç. Dr.)
Yusuf İlgar (Uzm.)
Yusuf Küçükdağ (Prof. Dr.)
Büyük Mütefekkir,
Aşkın ve
Gönüllerin Sultanı
Hz Mevlana'ya en içten muhabbet ve saygılarımla.
Ruhun şad olsun.
Rabbim rahmetini versin. (Amin)
Özür ve düzeltme: Bir önceki mesajımda "Ayartan" diyeceğim yerde, sehven "Yaratan" demişim. Düzeltir özür dilerim.
Konya Selçuk üniversitesi dinler tarihi hocalarından muhterem Mikail Bayram hocanın anlattıklarına göre, bu Celaleddin er-Rumi denen zat, bir Moğol ajanıdır. Dahası, onun tuhaf ilişkiler içinde olduğu Şems-i Tebrizi denen adam da, yine bir ajan olup, onu yaratan kişidir ki, aynı zamanda bu adam, Hassan Sabah denen haşhaşi şeyhinin Alamut kalesi imamlarından birisinin oğludur ve aslında bir mecusidir.(Ateşe tapandır). Ayrıca: Bu zat, bir vahdet el-vücut tarikatı üyesidir ki, bunlar kendilerini -haşa ve kella- Allah'ın birer parçası sanıyorlar. Ondan geçici olarak ayrıldıklarını ve öldüklerinde yeniden onunla birleşeceklerine inanıyorlar. Bu aşk meşk masallarının asıl manası budur. Yani bunlar, Kur'an'a göre sapkın bir güruhturlar vesselam. İsteyen, detay için Mikail Bayram hocanın internetteki videolarını dinleyebilirler.
Sevdiğinde tanrı güzelliği görüyor Mevlana . Gerçek aşktan söz ediyor... Rahmet ve saygıyla...
Ne dem baki,ne gam baki...
Ruhun şad olsun yüce gönüllü Allah dostu..
Tasavvuf deryasına dalmış bir Hak âşığıdır. İlmi, teşbihleri, sözleri ve nasihatleri bu deryadan saçılan hikmet damlalarıdır. O, bir tarikat kurucusu değildir. Yeni usûller ve ibadet şekilleri ihdâs etmemiştir. Ney, dümbelek, tambur gibi çeşitli çalgı âletleri çalınarak yapılan törenler ve âyinler, Hazret-i Mevlana’nın vefatından 3-4 asır sonra meydana çıkmıştır. Halbuki o, ney ve dümbelek çalmadı. Dönmedi, raks etmedi. Bunları sonra gelenler uydurdu. 47 binden ziyade beytiyle dünyaya nûr saçan Mesnevî’sine, her ülkede, birçok dillerde şerhler yapılmıştır. En kıymetlisi Mevlana Câmi’nin kitabı olup, bunun da şerhleri vardır. Türkçe şerhlerinden, Ankara vâlisi Âbidin Paşanın şerhi çok kıymetlidir. Âbidin Paşa bu şerhinde, ney’in, insan-ı kâmil olduğunu ispat etmektedir.
Mevlevîlik, cahillerin eline düştüğünden, bunlar ney’i çalgı sanarak, ney, dümbelek gibi şeyler çalmaya, dönmeye başlamışlar. İbadete, İslam dininin yasak ettiği çirkin şeyler karıştırmışlardır. Hazret-i Mevlana, bırakın ney çalmayı, oynayıp dönmeyi, yüksek sesle zikir bile yapmadı. Nitekim Mesnevî’sinde diyor ki:
Pes zî cân kün, vasl-ı Canan-râ taleb
Bî leb-ü gâm mîgû nâm-ı rab.
Manası şudur:
O halde, Canana kavuşmayı, cân-u gönülden iste
Dudağını oynatmadan, Rabbinin ismini kalbinden söyle.
Bugün, bu tasavvuf üstadının türbesine sonradan konan çalgı âletlerini görenler, işin gerçeğini bilmeyenler, bu mübarek zatın çalgı çaldığını, bu aletlerin onun olduğunu zannetmektedirler. O hakikat güneşini yakından tanıyanlar, bunlara elbette itibar etmez. Zaten bu büyükler, şüpheli şeylerden kaçtıkları gibi, mubahları bile sınırlı ve ölçülü kullanmışlardır.
Nesiller geçse de eskimeyen, gönlü yüce insan; insanlığın sana hep ihtiyacımız olacak...
Bu şiir ile ilgili 41 tane yorum bulunmakta