Basit Kesirde Bölme ve Çarpma 1,2,3,4,5

Bana bir kurşun kalem gerekirdi
daima bir yerlere bakar, bakarken
Soluma döndüğüm zaman daha yaşlıyım
ve akşamlar alışmış akşamlar gibi değil
kimi bertaraf, kimi yamuk, beynelmilel
Sormak isterdim…
Hiç tanımadığım insanlara hep dürüstüm
Hep bir topik şeker alasım gelir fakat alamam
Şule Abla’nın kendisi bu şekerlerden küçük
On saniyede on nefes alabiliyorsan güzel bir gün demektir
Çünkü günler kurşun kalemle yaşanmaz
Kurbağalar ile balıklar arkadaş olmaz
Ne iş yapacağımı bilmiyorum
Sahi ben şiirleri bıraktım şiirler beni bırakmadı
Aniden döndüm sağıma, şaşırdım, utandım,
dizlerim benden değil, ellerim desen yoklar,
gözlerim bir hayli ışık
Bir insan bir insana ne kadar gelebiliyorsa
o kadar geliyorum
Aşk iki kişilik bir devrimdir!
Belki bu şehri şehir dışına taşımalı
Sonra lambalar bildiğim gibi
Belki bir miktar…

II
Çünkü Müfit Abi bazen küfür ederdi
Kafaya koyduğum şeyi çok severim
Evde bir kedi var beni tanımıyor
Karşılıksız olarak konuşuyoruz, unutuyor
‘Ama seni anlıyorum’ derdi, kedi olsa
Ki demedi zaten bunu ben uydurdum
Uydururum bazen
Uyduruktandı zaten çoğu toka
Bir keresinde saçlarım uzunmuştu
Bir keresinde…
Kesinlikle keklikler beni uyutmuyor
Gagalarını menzilli kurşunlar gibi…
Dahası, kandırılıyorsunuz desem de
Devlet en büyük mafyadır!
İddaa’da para yok hacı
Sana samimi bir şey söyliyim mi?
Ama samimi
Ağzımı açıyor ve gülümsüyorum deli gibi
Çoğu kez bu kamuflajım
düşmanlarım tarafından avlanmamamı sağladı
Daldım derinlere, baloncuk yaptım
Binlerce baloncuk yaptım suyun içinde
Söz gelimi kendimce
Benimle oynar mısın?

III
Sigarayı bıraktıktan sonra
Yeryüzünde çocuklar olduğunu gördüm
Beni ciddileştiren bir şeydi, ciddiyim!
Bir kilo insan mı ağır bir kilo bahar mı?
Bazı günler kaybolup, kaybolmak istiyorum
Çingene şarkıları dinlemek
Dans etmek nikelaj alaşımdan
Omuzlarıma dokunuyor anama babama sarılıyordum
Sarılmak kollarla başlayan bir şey değil
Dünya benim kollarımın içinde, taa bu kadar işte!
İçimde olağanüstü bir his var!
Bay Hiç Kimse’ yi ben de izledim
Ancak erdem Locke’nin bahsettiği gibi değil
Saint Simon’ dan sonra ekranlardayız
Sakın bir yere ayrılmayın!
Ben sosyoloji okudum çünkü sosyoloji okunurdu
Geçen kafam yurt dışına çıktı
Bedenim anayurtta
Barışmak mı? Boşandık!
Yurt içinde adalet aramak,
bedenimde bekâret aramaya benzer
Ya da tam tersi mi?
Bizim evde televizyon yok, fakiriz biz!

IV
Omurgasızlar arasında en sevdiğim mürekkep balığı
Trigonometrinin en anlamlandıramadığım tarafı
Belki terazi burcu mürekkep balığı çorbası yemiştir?
İnanamıyorum bunca olan şeyden sonra
Tanrı aşkına söylesene bana
Hiçbir şey ile her şeyin sahibi olmak!
“Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! ”
Mesai saatlerini mesaisiz bir şekilde geçirmek istiyorum
Dersen ki bu adam yaşadı…
Ben uyurken yağmur yağsın
Bebekler ben uyurken ağlasın
Çocukları küçük kurşunla uyurken…
Güzel günler göreceğiz çocuklar!
Her yerim buzlarla kaplı
Hiçbir neden yokken hiçbir sırası
Konserden sonra bir miktar canlıyım
Müzik belki içimde de çalıyor
Şalgamı niye severdim?
Turplu olduğu için mi?
Leke bıraktığı için mi?
Kahvaltıda içilmez (!)

V
Tadını bilmiyorsan yiyemezsin ya
Yaşamıyorsan ölürsün dostum
Yaşamalısın yani inceden
İnsan icat etti zamanı ve parayı
Hem zaten zamlı bekleme bizimkisi
Ömür Hanım sarılmak istiyorum!
Az kaldı, vejetaryen olacağım
Şimdi ise iki dakika gülümseyeceğim
…
Her şeye rağmen
Geceleri şöyle dendiği olur: “Uyuyor musun? ”
Düzelteyim, “Uyanık mısın? ” olacak o
Belki uçuşa döne Bülent Ortaçgil dinliyorum
Elementler moleküller bölekçikler…
Garip bir şekilde sıra bizde
Anlatmayı unuttum, benim kontörüm bitti, biter
Öğrenciyim ben!
Annem sonunda ciddi hasta olduğunu öğrendi
Onu ilk tanımamdan bu yana yaşadığım
En ciddi gerçek!
Korkuyorum
Yuvamın kenarında bekleyip,
gülmek için ağzımı açıyorum
Nerde kaldı, neden gelmedi?
Sırtımda güneşin sıcaklığı,
küçümsüyorum yerleri, küçülüyorum gökyüzünde,
Bu numaramı beğenecektir…