Başına Neden Böyle Bir Felâket Geldiğini ...

Cengiz Aytmatov
4

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Tanabay upuzun bir ağaç tekneye parça parça kaya tuzu dökerdi. Atlar tuz yalamayı pek sever ve bunu bir ziyafet sayarlardı kendileri için. Ama, işte bu tuzu yalamak Gülsarı'ya bir felâket getirdi.

Bir gün Tanabay boş bir kovaya vurarak "po! po! po! " diye atları tuz yalamaya çağırdı. Atlar koşup geldiler ve başladılar tuz yalamaya. Gülsan da onların arasındaydı ve tadını çıkara çıkara tuz yalıyordu. İşte o sırada sahibi ve onun yardımcısı, ellerinde ucu kementli sopalarla yaklaştılar. Gülsan hiç umursamadı. Çünkü bu kementler binek atlan-nı, sağılacak kısrakları yakalamak için kullanılırdı. Ona hiç dokunmazlardı. Ama onun yanına sokulup, başını okşadılar ve at kuyruğundan yapılmış ilmiği boynuna geçiriverdiler. Gülsarı tuzağı anlayamamış, tuz yalamaya devam ediyordu. Öteki atlar boyunlarına kıl kement geçirilince huysuzlaşır, şaha kalkarlardı, ama Gülsarı hâlâ kılını
kıpırdatmıyordu. Epeyce tuz yaladığı için susamıştı. Atların arasından kendine yol açıp su içmek için çaya gitmek istedi. İşte o zaman boynundaki ilmik sıkıldı ve Gülsarı neye uğradığını anlamadan irkildi. Hiç böyle bir şey gelmemişti başına. Hırıldadı, tepindi, şaha kalktı. Öteki atlar kaçıştılar. Sonunda kendini tuzağa düşürenlerle başbaşa kaldı. Sahibi önünde, yardımcısı da ardındaydı. Bu arada çocuklar da koşup geldiler. Bunlar, dağa sonradan gelen yılkıcıların çocuklarıydı. Her zaman ata biner, oralarda dolanıp Gülsarı'yı rahatsız ederlerdi.

Yorga dehşete düştü. Kurtulmak için tekrar tekrar şaha kalkıyordu. Güneş gözüne vuruyor, gözünü kamaştıran halkalar oluşuyordu önünde. Dağlar yıkılıyor, yer sarsılıyor, insanlar birbirlerinin üzerine yığılıyordu sanki. Birden her yanını saran koyu karanlığı ön ayaklarıyla delmeye çalıştı.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta