Başımız Sağ Olsun...!
19 Haziran 2009…Gecenin bir saatinde kalktım. Nedense, uyku tutmadı gözümü! Saatler 04.00 ü gösteriyordu. Ya kitap okumalı ya da bilgisayarın başına geçip yazmalı...
Açtım bilgisayarı. Bari radyoyu da açayım; müzikle çalışmayı seviyorum nasılsa. dedim ve açtım. Bir de ne göreyim! Münevver Şenol Ablamızı Kaybettik... diyen; kocaman puntolarla bir duyuru, radyo panosunda! Yanlış mı görüyordum? Ne garip bir tesadüf! Sevdiklerimi, özellikle de antolojide tanıyıp şiir kavşağında buluştuğum dostlarımı Haziran’ larda kaybediyordum ard arda! Üç gün sonra merhum Sevim Erdoğan Tezel’ in aramızdan ayrılış yıl dönümü. Ben mi saçmalıyorum! diye yeniden, hep yeniden okudum. Maalesef, doğruydu okuduklarım! O an mideme bir sancı girdi, boğazımda yumru oluştu; yutkunamıyorum, boğulacağım sanki! Adını koyamadığım, isyan ettiren, kabullenilmesi zor bir acı.
Kısa bir şok, gelgitlerle çalkalanan kalp atışlarından sonra öncelikle O nun çok sevdiği “ Ceren” türküsünü, ardından da - içimdeki acıyı kusturacak- ne ki uzun hava türküsü var açtım, dinleyip ağladım, ağlayıp dinledim...
Galiba azıcık rahatlamıştım. Ama, acıtıyordu içimdeki o acı hâlâ! Görmeden, hiç yüz yüze gelmeden gönül gözümle tanıyıp adına ithafta bulunduğum yegane insandı Münevver Şenol. Öyle bir sevgi oluşturmuştu ki ben de, saygıyla karışık… Üstelik adı anacığımla aynı idi! O, çok özel, çok muhterem bir insandı. Erdemin, onurun, kendine yetmenin… Her koşulda yaşamla, kendisiyle barışık olmanın, üretkenliğin adıydı. Bir insan, özgürlüğünü kısıtlayan, kendisini büyük ölçüde acıya boğan bedenine inatla, hayatı bu kadar sevebilir, dirençle karşı koyabilir miydi? İşte Münevver Şenol’ un büyüklüğü buradan kaynaklanıyordu. Hayatı her yönüyle görüp geçirmiş, fizik güce en çok gereksinme duyduğu bir dönemde fizik gücünü büyük ölçüde yitirerek dışarıdan desteğe gereksinme duyacak hale gelmiş biri olarak, O; direniyor hayata; küsmeden, kompleks yapmadan daha büyük bir aşkla, tutkuyla sarılıyor! Üstelik, fiziken sağlam insanlara mânen “YAŞAM GÜCÜ” vermeye, herkesin derdine, sorununa koşmaya, yetmeye çalışarak...İşte büyüklük budur, onur, erdem ve Yaratan’ a sevgi budur! Veren, o canı almadıkça, yaşama tutunmayı bir sorumluluk, kendine saygı ve Yaratan’ a sevgi bildi. O’ nu tanımanın nasıl bir ayrıcalık olduğunu yitirince daha da iyi anladım ve şimdi bıraktığı “ insanlık” bayrağını O’ nun kadar olamasa da, O’ nun izinden giderek taşımaya çalışacağız; O’ nu anlayabilmiş, yaşam felsefesindeki derinliği idrak edebilmiş kardeşleri, sevenleri olarak.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
hepsine Allahtan rahmet diliyorum. Ne güzel geride böyle güzel yürekli dostlar bırakmışlar. başınız sağolsun. yüreğinizde sevgileri var oldukca yaşamaya devam edeceklerdir.
Cok aci bir durum..Ista bazen bu hayat bizlere acimasiz davranabiliyor .Sevdiklerimizi kaybediyoruz.Ancak ne guzelki,geride sizin gibi guzel Dostlar,birakmis anilariyla,Siirleriyle...Munevver Hanim'a Yuce Rabbimden gani gani rahmet,tum yakinlarina sevdiklerine sabirlar diliyorum..Basiniz sagolsun..
Sevgili Refika Hanim.
Uzak diyarlardan selam sevgiler.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta