4 Nisan 2011
Kaç yıl oldu Başbuğum, bu kadar zaman geçti;
Uçmağa varışınla her şeyin tadı kaçtı.
Gidişinle perişan millet hayli zamandır;
Hem hasretiz, hem yasta, bu ayrılık yamandır.
“Dört Nisan” hep matemde, o hep kara bağlıyor,
Bağrı yanık Bozkurtlar, yürekleri dağlıyor.
Rahat yüzü görmedin, şöyle bir an olsa da;
Eğilip bükülmezdin, bedeli can olsa da.
Sendeki sır ne idi, tükenmeyen bir kaynak;
Çelikten iradendi bizlere hep sığınak.
Bir Turan sevdalısı, esir Türk’ün sesiydin;
Dava adamı değil, davanın kendisiydin.
Suallerin içinde, şöyle düşündüm derin;
Bugün 'Ülkü' var ise, bu da senin eserin.
Türk gencine mirasın; 'Türk Birliği - Turan'dır!
Sensiz yollar karmaşık, Türk elleri virandır!
Keşke kabil olsa da zaman işlese geri;
Bir yol çıkıp kükresen şöyle mahşerden beri...
Sesinin sedasıyla dağlar, taşlar inlese;
Başbuğ'a hasret kalan yürekler serinlese...
Selam cümle ervaha, en başta Resul olsun;
Bütün Türk ervahının kabri nurlarla dolsun.
Milletin gönlündesin, tarihin nazarında;
Yağız yeri dizlerim sizlerin huzurunda.
Kalbim ayandır sana, bilirsin kelamımı;
Mete, Kür Şad, Atsız’a ulaştır selamımı.
Mazlumoğlu 'Ah! ' çeker, hem de en derininden;
Bir Başbuğ çıksa artık, akın etsek yeniden.
Sancağın düşmeyecek, bu da benden and olsun!
Rahat uyu Başbuğum, aziz ruhun şad olsun!
4 Nisan 2011
Kayıt Tarihi : 4.4.2011 11:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!