Davos Fâtihi
Çorum İlimizin Güzel İlçesi ALACA' daki dostlar dâvetinden ayrılalı, bir hayli zaman olmuştu. Ozan İlo ile birlikte onun arabasıyla, Kayseri yolunda gidiyorduk. Yolculuk oldukça eğlenceli olarak devam ediyordu. Birden sohbeti benim telefondan gelen ve gittikçe artan zil sesi böldü. Telefonun diğer ucundaki, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dı, sesi oldukça yorgun gibiydi;
___ Alo
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
muhteşem telefon muhabbeti....harika olmuş...tebriler Ahmet abim
ancak bu kadar olur Ahmet abi harikasın alkışlıyorum...keyifle okudum..
gurbetten sılaya
selam ve dua ile..
tebrikler şair...
Bu tavır eleştirilmemeli. Biz, biz gibi olmalıyız. Benim gözlerim dolmuştu. Yıllardır hasret kalmışız. uluslararası arenada hep ezildik, başımız eğik döndük. Biz gerçek duruşumuzu sergilersek sonuç lehimize olur. Türkiye tüm Avvrupa için bir pazardır. Kimse risk edemez. Rest çekilecekse biz çekmeliyiz.
Kendi içimizde münakaşalarımız olacaktır. Başbakanı sevmesek de, uluslararası platformda bizi temsil ediyor. Bu duruş benim özlemim idi.
Sevgiler, saygılar
Ezilmiş halkımızın,yıllardır beklediği onurlu bir haykırıştı bu tokat gibi cevap...Tebessümle okudum.Tebrikler.Saygılarımla...
Bu kadar zevkli bir yazı okumamıştım uzun zamandır. Harikasınız Ahmet Bey.. Tam puanımla kutlarım. Sayfama taşıyorum bu güzel dertleşmeyi....
HAKLIYDI, TAKDİR ETTİK DE; KEŞKE ASKERİMİZİN BAŞINA ÇUVAL GEÇİRİLİRKEN DE AYNI DAVRANIŞI SERGİLEYEBİLSELERDİ.
BAŞBAKANIMIZIN DAVRANIŞINI BİR ANDA İNÖNÜ'NUN LOZAN'DA YUMRUĞUNU MASAYA VURMASINA BENZETTİM.
GÜZEL İŞLEMİŞSİNİZ. BU ŞİİRİN DEVAMI BENCE DE GELMELİ...
KALEMİNİZ HİÇ SUSMASIN.
doğrusu senelerdir önümüze düşmüş başımızı tarihte hep olduğu gibi tekrar kaldırmamıza vesile olan işte! işte bu dedirten bir davranış
kutlarım
BİR MİLATTIR DAVOS
Dünya liderlerinin hiç birinden şimdiye kadar Siyonist devlet başkanlarına yönelik olarak hiç duyulmadık, görülmedik ama çok haklı bir çıkıştı, Başbakanımızın çıkışı. Konuyla ilgili ortak kanaat; İsrail’in anladığı dil de buydu.
Milletimizin ve Ümmetin hissiyatına uluslararası bir platformda tercüman olan Sayın Başbakanımızı bir tarihçi olarak gönülden kutlarım. Teşekkürler dış politikada hasret kaldığımız bu vakarlı, asil ve dik duruş için. Teşekkürler Filistinli mazlumlar adına, teşekkürler Gazze'li analar, Gazze’ li çocuklar adına…
Sırf muhalefet olsun diye veya gönüllü olarak Şimon Perez’i savunan ve siyonizmin avukatlığı rolünü seve seve üstlenen İsrail hayranları da çıkar elbet, bu ülkede. 1919’ da İzmir'in işgalinde de, İstanbul'un işgalinde de işgalci İngilizleri ve Yunanlıları güllerle karşılayan, işgalcilerle taşeronluk yapan yerli işbirlikçiler olduğu gibi… Siyonist kalemler elbette Başbakanımızın Davos'taki tavrından hazzetmeyecek, İsrail basınıyla aynı paralelde yayına devam edecekler…
Aslında bu olay siyasi ve diplomatik olarak Monşer zihniyetin hâkim olduğu pasif, teslimiyetçi ve özellikle İsrail ve ABD menfaatleri ekseninde yürütülen dış politikanın terkedilip, milli ruh ve milli vicdan ekseninde, tarihi gücümüz paralelinde etkin olarak yürütülecek dış politikaların başlangıç tarihi oldu. Yıllardır özlenen de buydu bence.
İmparatorluk bakiyesi bir devletiz. Türkiye, tarihin ve ait olduğumuz değerler külliyatının omuzlarımıza yüklediği vebal gereği bu coğrafyada barışın tesisi için inisiyatifi ele alarak, aktif bir rol üstlenmelidir. Türkiye’nin buna gücü yeter. Ayrıca Nobel Barış ödüllü cellâtlara bir yiğidin -hem de bizim başbakanımız- çıkıp dünyanın gözü önünde haddini bildirmesi üzerine, İslam dünyasında ve mazlumlar coğrafyasında Türkiye'ye yönelik beklentilerle beraber ümit ve güven duygusunun da kat kat arttığı da bir gerçek.
3. Dünya savaşını kazandık iddiasında değilim, fakat bu dik duruşu küçümseyen, gereksiz bulan, hatta İsrail’e çok büyük ayıp edildi diyen ve bundan hazzetmeyen Türkiye’ yi yıllardır dış siyasette ezikliğe, İsrail ve ABD yörüngesine teslimiyete zorlayan ve İsrail lehine çalışan siyonist zihniyetler ve kalemler istemese de Türkiye kendini, konumunu, hak ettiği itibarı ve gücünü fark etmiştir. Artık geleneksel silik, teslimiyetçi, “ver kurtul” çizgisindeki hantal yapı yerine, ilkeli, vakarlı, haysiyetli, onurumuzu önceleyen, hakkı üstün tutan ve güçlülerden yana değil haklılardan yana olan duruşlar dış politikada belirleyici olacak, inancındayım.
Bu ülkenin bu güne kadar tek siyaseti olan teslimiyetçi, silik politikasından vazgeçen bir başbakan kim olursa olsun eli öpülür... Aşağılık kompleksine düşmüş değil, düşürülmüş bir milletiz… Eski başbakanların, bakanların dış dünyada yabancı liderler karşısındaki süklüm püklüm duruşları hâlâ milletimizin hafızalarında hatırlamak dahi istemediği gerçekler listesinde duruyor. Her ne kadar pek çok riski bünyesinde taşısa da Davos çıkışı Türk diplomasi tarihinde bazı tabuların enkaz olduğunun resmidir.
İyilerle kötülerin, doğrularla yanlışların, güzelle çirkinin, Hak ile bâtılın ezeli savaşında kazanan taraf mutlaka inananlar ve iyiler olacak. Yeter ki biz inancımıza ve kavlimize sadık kalalım.
Başbakanımıza da, Makberî Üstadıma da Ozan İlo Hocama da teşekkürler.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
BİR MİLATTIR DAVOS
Dünya liderlerinin hiç birinden şimdiye kadar Siyonist devlet başkanlarına yönelik olarak hiç duyulmadık, görülmedik ama çok haklı bir çıkıştı, Başbakanımızın çıkışı. Konuyla ilgili ortak kanaat; İsrail’in anladığı dil de buydu.
Milletimizin ve Ümmetin hissiyatına uluslararası bir platformda tercüman olan Sayın Başbakanımızı bir tarihçi olarak gönülden kutlarım. Teşekkürler dış politikada hasret kaldığımız bu vakarlı, asil ve dik duruş için. Teşekkürler Filistinli mazlumlar adına, teşekkürler Gazze'li analar, Gazze’ li çocuklar adına…
Sırf muhalefet olsun diye veya gönüllü olarak Şimon Perez’i savunan ve siyonizmin avukatlığı rolünü seve seve üstlenen İsrail hayranları da çıkar elbet, bu ülkede. 1919’ da İzmir'in işgalinde de, İstanbul'un işgalinde de işgalci İngilizleri ve Yunanlıları güllerle karşılayan, işgalcilerle taşeronluk yapan yerli işbirlikçiler olduğu gibi… Siyonist kalemler elbette Başbakanımızın Davos'taki tavrından hazzetmeyecek, İsrail basınıyla aynı paralelde yayına devam edecekler…
Aslında bu olay siyasi ve diplomatik olarak Monşer zihniyetin hâkim olduğu pasif, teslimiyetçi ve özellikle İsrail ve ABD menfaatleri ekseninde yürütülen dış politikanın terkedilip, milli ruh ve milli vicdan ekseninde, tarihi gücümüz paralelinde etkin olarak yürütülecek dış politikaların başlangıç tarihi oldu. Yıllardır özlenen de buydu bence.
İmparatorluk bakiyesi bir devletiz. Türkiye, tarihin ve ait olduğumuz değerler külliyatının omuzlarımıza yüklediği vebal gereği bu coğrafyada barışın tesisi için inisiyatifi ele alarak, aktif bir rol üstlenmelidir. Türkiye’nin buna gücü yeter. Ayrıca Nobel Barış ödüllü cellâtlara bir yiğidin -hem de bizim başbakanımız- çıkıp dünyanın gözü önünde haddini bildirmesi üzerine, İslam dünyasında ve mazlumlar coğrafyasında Türkiye'ye yönelik beklentilerle beraber ümit ve güven duygusunun da kat kat arttığı da bir gerçek.
3. Dünya savaşını kazandık iddiasında değilim, fakat bu dik duruşu küçümseyen, gereksiz bulan, hatta İsrail’e çok büyük ayıp edildi diyen ve bundan hazzetmeyen Türkiye’ yi yıllardır dış siyasette ezikliğe, İsrail ve ABD yörüngesine teslimiyete zorlayan ve İsrail lehine çalışan siyonist zihniyetler ve kalemler istemese de Türkiye kendini, konumunu, hak ettiği itibarı ve gücünü fark etmiştir. Artık geleneksel silik, teslimiyetçi, “ver kurtul” çizgisindeki hantal yapı yerine, ilkeli, vakarlı, haysiyetli, onurumuzu önceleyen, hakkı üstün tutan ve güçlülerden yana değil haklılardan yana olan duruşlar dış politikada belirleyici olacak, inancındayım.
Bu ülkenin bu güne kadar tek siyaseti olan teslimiyetçi, silik politikasından vazgeçen bir başbakan kim olursa olsun eli öpülür... Aşağılık kompleksine düşmüş değil, düşürülmüş bir milletiz… Eski başbakanların, bakanların dış dünyada yabancı liderler karşısındaki süklüm püklüm duruşları hâlâ milletimizin hafızalarında hatırlamak dahi istemediği gerçekler listesinde duruyor. Her ne kadar pek çok riski bünyesinde taşısa da Davos çıkışı Türk diplomasi tarihinde bazı tabuların enkaz olduğunun resmidir.
İyilerle kötülerin, doğrularla yanlışların, güzelle çirkinin, Hak ile bâtılın ezeli savaşında kazanan taraf mutlaka inananlar ve iyiler olacak. Yeter ki biz inancımıza ve kavlimize sadık kalalım.
Başbakanımıza da, Makberî Üstadıma da Ozan İlo Hocama da teşekkürler.
Gazi Hüseyin KILBAŞ
Bu şiir ile ilgili 18 tane yorum bulunmakta