Davos Fâtihi
Çorum İlimizin Güzel İlçesi ALACA' daki dostlar dâvetinden ayrılalı, bir hayli zaman olmuştu. Ozan İlo ile birlikte onun arabasıyla, Kayseri yolunda gidiyorduk. Yolculuk oldukça eğlenceli olarak devam ediyordu. Birden sohbeti benim telefondan gelen ve gittikçe artan zil sesi böldü. Telefonun diğer ucundaki, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dı, sesi oldukça yorgun gibiydi;
___ Alo
___Efendim
___Makberî sen misin?
___Evet, hayırdır Başbakanım
___Ya biraz canım sıkıldı, bir dost sesine ihtiyacım var.
___Neye canınız sıkıldı, nerdesiniz?
___Davos’ta
___Daha dönmediniz mi? Olmazsa döndükten sonra görüşelim.
___Yine görüşürüz zaten ama biraz dertleşmek istedim beni bir türlü anlamıyorlar!
___Ben de Çorum'un ALACA İlçesinden dönüyordum şimdi. Yanımda Ozan İlo var, onunda selâmları var size.
___Aleyna Aleyküm Selâm, benden de selâm söyleyin ona, sağ olsun.
___Tamam, söylerim. Buyurun sizi dinliyorum.
___Bu gün kü Davos zirvesinde, şu perez midir, çerez midir nedir, ona canım sıkıldı gerçi cevâbını verdim ama bizim yerli medya, onlardan daha fazla yahudi perver! Hiç millilikleri kalmamış, ne Devletin Âlî menfaatlerini düşünürler, ne milli duyguları var, varsa yoksa rant ve ticaret. İsrail ağzıyla yayın yapıyorlar!
___Ee.. ayinesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz Sayın Başbakanım. Size bunu daha önce de demiştim, verin şu basın bölüm başkanlığını bana, seslerini keseyim dedim vermediniz!
___Vermek bir şey değil Makberi, ortalığı kırar geçirirsin diye tedirgin oldum, baksana her gün birilerini taşlıyorsun zaten!
___Ha taşlama dediniz de, ben yine bir taşlama yazdım. Hemde sizinle ilgili, siz anlatırken bende kıta kıta size okuyayım!
___Ne diyorsun, bu sefer de beni mi taşladın?
___Yok sayın Başbakanım, dinlerken hak verirsiniz, masum taşlamam ben!
Ozan İlo pür dikkat bizi dinliyordu, telefon uzadıkça onunda merakı artıyordu.
___Bak şimdi Makberi! Bu perez denen malum kişi konuşurken, elleri ayakları ile konuştu. Çapına bakmadan, koskoca T.C. Başbakanını sanki azarlar gibiydi. Dayanamadım, adamlar hem kan dökücüler, hem de masum rolü yapıyorlar. Sinirlendim, en çok da neye sinirlendim biliyor musun?
___Neye sayın Başbakanım?
___Adamlar, öldürdükleri insanların kanları üstüne sıçramış diye nerdeyse ölenden utanmadan birde alacak talep edecekler! Bre bu ne densizliktir, Benki memalik-i Osmaniyye’nin vezir-ül Azamı, masumların hâmisi, zâlimlerin baş düşmânı, şarkın, cenûbun, şimâlin ve dâhi garbın hükümrânı, Âlem-i İslâmın pervergâhı Cihân şumül Osmanlının son temsilcisi Tayyip Erdoğan’ım! Çekirge kadar devletçik nasıl karşımda feverân edebilir?
___Haklısınız Başbakanım! Dün gece Televizyonda seyrettim zaten haklısınız, ben her zaman kalemimle yanınızdayım! Yalnız, size biraz kırgınım, başta da demiştim, o yanınızdaki coni patentli yönetici size el kol hareketleri ile müdâhale ederken, niye ona okkalı bir tokat vurmadınız?
___Âhh âhh.. Açma yaramı! En çok da ona yanıyorum zaten! Bende vuracaktım ama Davutoğlu hoca uzaktan kaş göz yaptı, aman vurma elinde kalır diye! Ondan vurmadım, ölüp mölecek köftefor başıma bela olacak, hadi o da neyse ama bunlar virüslüdür elime virüs bulaşır onu düşündüm!
___Dinliyorum Başbakanım ha bu arada ilk dörtlükte geliyor;
Perez çemkirdi durdu
Sandı gizdi Başbakan
Nefretini savurdu
Cevap dizdi Başbakan
___Hülâsa, ağzının payını verdim tabii.. o kim ki, bir Türk Başbakanının karşısında olduğunu unuturda densizce konuşur? Bu nâdanları ispanyadan kovdukları zaman aç karınlarını biz doyurduk bre!
___Bekledi bitsin sözü
Perez artırdı hızı
Oynadı ağzı gözü
Hemen sezdi Başbakan
___Gel gör ki, bizim uzaktan kumandalı medya onu değil, beni suçluyor adeta, bu da ağrıma gidiyor!
___Siz merak etmeyin sayın Başbakanım, onların kökü Türk değil zaten. Yaraları da bundan! Onların sevdiklerini yerle bir ettin, perez sevdalısı bunlar, kökleri de ordan geliyor biz yanındayız!
___La havle dedi sustu
Perez zannetti pustu
Birden fırtına esti
Vurup ezdi Başbakan
___Bunlar alışmış bayat monşör edebiyatına, bize değmeyen yılan bin yıl yaşasın diyen guruplarda var. Ben, onu bunu bilmem Makberi, yılan yılansa başı ezilmeli!
___Tek bir hamlesi yetti
Söz kurşun gibi gitti
Perezin işi bitti
Deri yüzdü Başbakan
___Neyse.. bazı konuları telefonda konuşmak doğru değil, malûm küffâr yerindeyiz, telefonlar güvenli değil, gelince daha detaylı konuşuruz!
___Olur, Başbakanım. Ha bu arada Ozan İlo’nun da selâmı var, oda; Keşke sunucunun ağzına bir tokat vursaydı diyor ama durumu anlatınca hak verdi size, selâmları var
___İşte Türkoğlu budur
Ey çapsız anla kudur
Ya da sükût et otur
Yiğit sözdü Başbakan
___Âleyküm Selâm, benden de, ona selam söyle. Gelince bir ara hep birlikte oturup, biraz dertleşelim. Gerçek vatanperverlerle konuşmak insanı rahatlatıyor, iyi ki varsınız. Allah razı olsun.
___Sağolun Başbakanım, sizlerden de Allah razı olsun.
Perez lafı çevirdi
Hemen özür savurdu
Makberî der kıvırdı
Tarih yazdı Başbakan
___Hay sağ olasın Makberi! Ya hiç güleceğim yoktu, bak neşem yerine geldi ama bilirim sen bu kadar kısa yazmazsın, unutma kalan kısmını da gelince senden dinleyeceğim! Şimdilik Allahaısmarladık.
___Sağ olun Başbakanım, Allaha emanetsiniz.
Telefon görüşmesi bitmişti. İlo ile birbirimize bakarak bir müddet sustuk! İşte, böyle olmalıydı destanlar yazan bir milletin temsilcisi! Avuç kadar devletin küstah temsilcisi karşısında sussa idi, asıl kahır oydu! Rahatlamıştık, araba dönüş istikametine dönerken, ikimizin de dudaklarında mütebessim bir ifade vardı...
Makberî – Ahmet Akkoyun……………01/02/2009………21:00…İst
Ahmet AkkoyunKayıt Tarihi : 10.2.2009 00:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
gurbetten sılaya
selam ve dua ile..
Kendi içimizde münakaşalarımız olacaktır. Başbakanı sevmesek de, uluslararası platformda bizi temsil ediyor. Bu duruş benim özlemim idi.
Sevgiler, saygılar
TÜM YORUMLAR (18)