Başarı… Ne İstediğinizi Bilmektir…
Başarı… Olaylardan Ders Çıkarmaktır…
Başarı… Başarısızlığınızdaki Sestir…
Başarı… Hayırlı Kapıların Anahtarıdır…
Başarı… Kaliteyi Yükseltmektir…
Başarı… Aşağılık Duygusuna Gülmektir.
Başarı… Kendi İmkânlarıyla Yükselmektir.
Başarı… Kabullendiğinizde Sarılır Size…
Başarı… Sevgi Tohumu Eker Size…
Başarı… Elimizde olan varlıklardır
..
Yoksa bütün isteklerinden vazgeçip; sadece hayatının kaliteli bölümü olarak gördüğün aile ve mesleki beklentilerine mi dönmek istiyorsun… Sadece başkalarını mutlu etmek için, kendinden, özünden uzaklaşarak karar verip, sevmediğin işyerine mi gidiyorsun…
— Kendine Ben Ne Yapmalıyım? Diye sordun mu? Belki bir kez daha sormalısın…
Yaşamına (nasıl ve niçin) ? Bilgi, Beceri, Üretkenlik katmak istediğini bir kez daha kendine sorduğun da, cevaplayabiliyorsan o zaman belki de gerçekten Karar noktasındasındır. Verdiğin her karar için sana saygı duyarım…
— Kendine Ben Ne İstiyorum? Diye sordun mu? Belki bir kez daha sormalısın…
Yaşamına (nasıl ve niçin) ? Kazandıklarını, kaybettiklerini, öğrendiklerini ve ertelediklerini gözden geçirmen gerektiğini bir kez daha sorduğunda, cevaplayabiliyorsan o zaman belki de gerçekten Başarı noktasındasındır. Aldığın her başarı için sana saygı duyarım.
..
Senin hakkında karar vermesi gereken sensin. Senin yaşamın hakkındaki düşüncelerin önemli. Aşmakta zorlanacağın kişide yine kendinsin. Zincirlenmiş hayat kapının anahtarı yalnızca senin elinde... İyiler her zaman şeytan, kötüler her zaman melek rolündedirler. Bu ikisi arasında gidip gelenler cin rolünü kabul edenlerdir. Yaşamının önemli anlarını görebilmek ve farkındalık boyutunda yaşamasını öğrenebilmek için daima hep ileri düşüncesini benimsemektir. Toplumun senin gibi canlılara ihtiyacı olduğunu unutma... Projelerinde istikrarlı durur ve görevine ara vermeden kararlı gidersen, tüm acıların bitecektir. Mutluluk dağıtacaksın. Yaşamının plan ve projesini dış dünyana duyururken buna inancın çok büyük olsun. Geleceğin için geliş. Geçmişin için değiş. Bu gün için iç dünyana dön. Öz benliğine... Sağduyuna selam ver. Ben Enerjiyim... Ben Bir Hiçim... Ben Kelebek Çocuğum... Dönüşümüne adım at. Yaşamını başkalarına teslim ettiğin an yaşam felsefenden uzaklaşmışsın demektir. Bu da içinde yaşatacağın sinir krizlerin için mum yakmaktır. Eğer, Kelebek Çocuğa dönüşüm yaparsan, bu iletişim başlamadan önce ne verebilirim diye düşünebilmelisin. Huzurlu ve sevecen bir ilişki, olumlu ve olumsuz yönlerini kabul edebilirsen, içinde sakladığın tırtıl korkularını bırakabilirsin. İnsanların yaşamına farklılık getirmek, yazmak, gezmek, karışıklığına çözüm üretebilirsen, başarı merdivenini doğru duvara yaslamışsın demektir. Kimsenin yaşamına karışmasına izin verme... Ağaçların tepesinde oturup çevrene baktığında, Yalnız bugün için yapmayı düşündüklerini hayata geçirmen ve hayatta ayakta kalabilmek yükünün azlığına da dikkat et. Eğer bir el omzunuza dokunuyor ve siz hala göremiyorsanız yazgınızı kelebek dokunuşu ile görüntü gelecektir. Sinir krizleri yaşarken, etrafına gülücük at. Başarısız, hissi ve benlikte bastırılmış duyguların için sağduyulu ol. Yıkıcı, bencil, ikiyüzlü, yalancı yüzlerle karşılaştığın an başarı sağlamak için kendine güveni, özgür düşünceni yaratıcı gücünü ve hoşgörünü kaybetme. Kararsızlıklarında kendini ifade etmesini öğren. Kendini kaybetmek adına da olsa menfaatlerini ve riyayı Zenginlik ve mutluluk adındaki iletişim anahtarınla değiştirmelisin. Aşırı ilgine sınır koy. Özgüvenini artır. Şefkatli ve ağırbaşlı yaşamak istiyorsan, zaafını kullandırma. İlham perisini bilgi ve becerilerinle yüzleştir. Hak ve adil davranmak için kararlarını ver. Disiplin sahibi ol. Ve hayata geçireceğin her şey sana büyümende yardımcı olacaktır. Mademki seviyorsun beni... En ince nokta mı kırma. Dokunma, rüzgar ile savrulan yüreğime Essin dilediği yere Tutunamadığım dallara Mutluluk savrulsun etrafıma Haykır dağlara ovalara Aşkımız büyüsün...
İstanbul, 11 Eylül 1998
KELEBEK ÇOCUK
..
Aynada ki Maskemiz… Suçlu ben değilim. Suçlu sizsiniz. Beni yetiştiren sizsiniz. Beni Türk Devlet Okullarında okutmadınız… Sandınız ki paralı eğitim size başarı getirir. Fransız- Alman- İngiliz Kolejlerin de beni bana yabancılaştırdınız. Bana bir model olmadınız… Modelimi bulmama da izin vermediniz… Yanlış yada doğru bulduğum modellerimin de içine ettiniz… Mustafa Kemal Latin harfini öğretti. Dilimiz Türkçe. Dedi…Siz Tükçe’Nin de içine ettiniz… Lakap takarak ruhumu bedenimden ayırdımnız… Adımı unuttum… Şanımı unuttum. Dinimi unuttum. Irkımı unuttum… Dilimi unuttum… Şimdi ise kendimi unuttum. Kendimi ifade etmeyi…Kendine Saygıyı, Kendine Güveni, Kişisel sorumluluğumu…Kimliğimi, Tarhanın Manik Atak Tarhana Çorbası ile beynim kişilik ve karakter bozukluğu ile kaşelendi. Karakolda, Cevriyenin damgası kolunda, benim damgam kafatasımda kaşelendi… Sokaklara düştü…Delilik… Velilik… Zırdelilik… Mesleğe gore merhabalaştınız. Yedi hafle başlayan ATATÜRK’ü öğrenen… Mustafalar, Kemaller, Latin harflerini öğretirken, Bir çocuk vardı. Geleceği için…Karatahtanın önünde, tebeşir tozu yutan. Ve bilmediği zaman kafasına tebeşir fırlatılan… Ben Türkçeden, Türk yazarlarını bilmezken, Siz İngilizce, Almanca fransızca örnekler verdiniz… Ne fark eder ki! Bir de doğuda ki dili öğrenin… Kürtçe… “Bir dil bir insan eder” bir insan bir millet, bir mllet, bir vatan eder.” En azından o boğaziçi çocuklarını topluma kazandırırsınız… Çocuklarınız yabancı memlekette askere gitmesinler diye paralı askerlik için beklettiniz.… Parası olanlar okuyamadı. Engel konuldu. Biz okuduk. Ne olduk ki! ... Sen okuyasın… Sen de okuma… Adalet yerini buldu. Sistemi değişecek, “ Adalet Kadın” haketti okumayı. Adına çağdaş Türkiye dediniz. Öğretildim mi? ... Eğitildim mi? Bilmiyorum… Çok cahilim... Çok çaresizim… Değil size kendime bile mühahale edemiyorum. Sorumlu sizsiniz, Çünkü, siz insanların isteklerine, düşüncelerine, inançlarına, iltifatlarına, ihtiyaçlarına, iradelerine, iltimatlarına, müdahale edenlerdeniz… Hamasa şiirler yazarak, göz boyadınız. Kendi egonuzu sahne ye eklediniz…Barış isimli gezi motounu, savaş gemisi haline getirdiniz. “Bana beni yabancılaştırdıklarınızdan” değil, bana “NUTUK”tan örnekler verin… Bana Mevlana’dan, bana Yunus’ tan, bana beni anlatan kitaplarımdan örnekler verin… Bana Kuran_ı Kerimden örnekler verin. İlk Emir Oku… Oku… Oku… Olanı çevirdiniz kendinize… Yaz kızım yaz… yaz… yaz… “ İlham arısı bile karışmadıkça sokmaz en acı noktanıza… Siz kendi dilinize, dininize, ırkınıza kendiniz iğnenizi soktunuz. Arı soktu dediniz… Modeli unuttum…Yabancılardan değil, “Başarı Adam” peşinde koşarken, eğitmenliğin ve öğretmenliğin arasında sıkışıp, liderliği unuttum… Nerede “Çalışkan Adam”ım… Nerede “ Utangaç Kadın”ım. Suçlu Sizsiniz. “Aile Kadın”ım, “ Çevre Kadın”ım, “Eğitim Kadın” ım, “Sağlık Adam” ım Suçlu Sizsiniz… Arı bile güldü halinize… Gülümsedi. Dışarı da deliler kalmayacak diye…Hep içerideyiz… Diye… “Gülümse Kadın” gülümse… gülümse… gülümse…” Artık şiir yazmayacağım. Beni ve içimdeki Elmas çocuğu öldürdünüz...Siz hep, yıllarca gülen çocuk tanıdınız. Maskeyi attım. Kaporta gevşemiş… Bu son şiirim size… Deprem Çocukları…
…“ SORUMLULUĞUNU TAŞIYACAĞIN FİKRİN ADAMI OL.”
(Ahmet Hamdi Tanpınar) ”
..
MUTLULUK: - Bilirsiniz? ... Mutluluk “ Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumudur. Ongunluktur… Saadet “ demektir… “MUTLU”, “SAADET” dolu “YAŞAM” için “İSTEK” ve “BEKLENTİLERİME” bakınca hepsini “BAŞARI” ile gerçekleştirdiğimi görüyorum. Sanırım ben “NE İSTEDİĞİMİ” biliyorum. Fakat, “YAPABİLECEKLERİMİ” erteliyorum.
Soruyorum Kendime… Gerçekten beni motive eden nedir? ... Peki Sizleri...
Hiç düşündünüz mü? Güzel “KONUŞMAK” ve güzel “YAZMAK” için öğrenebileceklerimizi…
“MÜZİK, TİYATRO, SERGİ” ve sayamayacağım “KÜLTÜR Ve SANAT” görebildiklerimizi…
Bunların hepsi beni motive diyor?
Gerçekten motive eden şeyler mi? ...
..
Hayatını bir çırpıda silip attığın günden beri “DUYGULARINIDA” da içine atıp o sandığı kapattığını biliyor musun? ... İçindeki “GÜZELLİKLERİNDEN” her an her saniye başkalarına şarj aletlerini veren insan değil misin ki! ... Susuyorsun... “SORAN VE SORGULAYAN” sen değil miydin? …
En kötü günlerinde “AYAKTA KALMA ÇABAN” ile ilerlemek istediğin zamanlarda düşme sakın. Belki kaldıran biri olmaz. Yada bir gün düşersen eğer o an sen de kalkamayabilirsin. Sen içinde yaşattığın “DÜŞÜNCELERİN” ile bunu gerçekleştirmişsindir. Nice “ANLAMSIZ” günlerini anlamlaştır. Geleceğe bir merdiven koy. Seni bir yerlere çeken o içindeki insanı sevdiğini söyleyen değil misin? Yani içindeki kendine “DÜRÜST” ol. Yolunu nereye kadar götüreceğini düşün. Düşün ki sen kendinsin. Başkası değil. Lütfen bunu “ÖZVERİ” ve “OTO KONTROL” altına aldığın hareketlerinle duygularınla başardığını unutma... Uzun yıllar geçti. Hayatından zamanı birer birer alıp götürdü. Belki hayatın yönlerini seni nasıl değiştirdiğini düşünmedin. Aslında şu ana kadar hep başkalarının altında olmak senin canını sıkıyor. Belki kendi başına bir şeyler “BAŞARMALISIN” Şu ana kadar kendin için bir şeyler yaptın mı? ...
Çocukluğundan beri “GÜÇLÜYÜM” oyununu oynuyorsun.. Kendin için bir şeyler yapmalısın. “FARK YARATMALISIN”... Başkalarının kuklası olmaktan sıkıldığını biliyorsun. Kendi kendin olmalısın... “KARARLI” bir insansın. “ENDİŞELERİNİ” yenip, “NEFRETİNİ” kontrol altına almalısın. Ve “DÜRÜSLÜK ilkesiyle… İncinmeden hayatını yönlendir. Köhne endişelerin altında “NEZAKETLİ” dayanışma içerisinde ol. MUTLULUĞU” yakala...
Kendine Doğru soruyu sorduğunda –“Nasıl bir ruh halindeyim...Başarılısındır…Mutlusundur.”
BAŞARI: Ne İstediğinizi bilmek, yaptıklarınızın sonuçlarını fark etmeyi öğrenmek, harekete geçmek, peşinde olduğunuz sonuçları alıncaya dek davranışlarımızı değiştirmeye hazırlamaktır.
MUTLULUK: Başarı merdivenleridir…
..
İçimizdeki Zincirlenmiş kapıları açarken, bizi bekleyen yumruk halinde dört el bileğini tutan kişi sessizce – “ Kol olmaz ise, bilek olmaz” diye düşünür ki… Bu dört yumruk, öyle sıkı sıkı bağlıdır ki yaşama, yaşam ona birlikteliği tattırmıştır. Birinci yumruk, aile bilek koludur… Aile, sevgi, hoşgörü, saygı’yı oluşturmuştur…. İkinci yumruk meslek bilek koludur. İş yaşamının getirdiği risk, çalışkanlık, başarı ve bilgiyi barındırır… Üçüncüsü çevre bilek koludur ki işte …………? ? ? ? ? ? ? ……! ! ! …………. İçine alır. Ve sonuncusu en önemlisidir… dördüncü yumruk kişisel bilek koludur… Hem kendini kapsar, hem ailesini kapsar, hem meslek ve çevresini kapsar…
İnsanın kendisini anlaması ve anlatabilmesi için, yazılı ve sözlü kendini ifade edebilecek yetenek ve becerilere ihtiyacı vardır… Kimliğini tanıması ve bilmesi gerekir.Çalışma tercihi etrafındaki insanların etkisi ile olmayacağı gibi kendi inisiyatifine kalmalıdır. İçinde olduğu durum ile kararları zirveye taşımak ve yaşatmak çabasıyla sağlıklı güneşin parıltısıyla gümüşümsü bilezikler takılabilsin… Engellere odaklanmak yerine Kendini bilerek ve tanıyarak odaklanmayı gerçekleştirmektir…. Sonradan pişman olmamak için, gereken baştan söylenmez.. Mantıklı düşünüldükten sonra yazılı ve ya sözlü birliktelikler yaşanır.
Yaşadığımız ve yaşattığımız durumlar, yaşadığımız ve yaşattığımız duygu ve düşüncelerimiz, Alacağımız veya alamadığımız kararlar korkularımızda saklıdır…. Herkesin fikirlerine saygı duyulması ve yardımsever, paylaşımlar ile birliktelik yolunda yürünmesi ve herkesin bir hikayesi olduğunu unutmadan zarafetçe destek ve çare bulunulmalıdır….
Herkesin hikayesini okumdan sakın geçmeyin. Bu kaleleri, bu kaleler biraz geçmiş, biraz gelecek ve bira da bugün korkuyordur.
BİLGİ
Birliktelik ise kararın…
İlgiyi topla herkesin…
Rüyalarda sonsuzluğun…
..
Güneşi tut elinle yüreğine koy…
Ümidin bir parça yem olsun kuşlara…
Lütfedersen eğer başarı karıncalarına…
Ürkekliğini savur toprağa ek gönlünce…
Memnun isen yaşamın renginden…
Sabahı bekle, şarkı söyle özgürce…
Esrarengiz gizemin yolculuğunda
Tüm canlılara selam Ver önce…
..
Karar, kazanç için çıktığı yolda, kendi kararı ile pastaya katkı katacağı un kaliteli olsun diye seyahat halindeydi. Meslek olarak reklamcılığı seçmiş, kendisi ile bu yolda çıkmak isteyen dost yüreklere birliktelik ve paylaşım yumurtası verme kararı almıştı.
İçindeki çocuğun sesi ile yürüdüğünün farkındaydı. Meraklı düşünceleri ile kapı, kapı dolaşıp, üç insan da bir değer kendisine yüzü dönük gülümseyerek verdiği reklamlar ile kendini ifade etmenin başarı pastasına kattığı tepsi için kendini onurlandırıyordu.
Pastanın üçte biri kendi başarısından kaynaklandığı için, merakını azaltmamaya ve aynı zamanda içindeki karışıklığı çözmeye çalışan, devamlı kendi hayatından kesitler gören, detaycı, düzenli bir yaşamı seçmek isteyen şahıslara, sanki cesaretsizliğin içerisindeki cesareti var gibi davranarak, yeni kapılar bulmak için, çıktığı yolda aslında kendini bil ve kendini tanı isimleri olan değerleri ile kendi kararlarını sergiliyordu.
Geçmişindeki her başarısızlığın altında ki başarı, ikilem yaşatmış olsa da, tereddüt, başarılı olma çabası ile yürüdüğü yol, kriz dönemlerine rastlıyordu.
- Karar, Güçlü olma sanatıdır. Karar, büyük düşünmenin yoludur. Karar, olumlu düşünmenin yoludur. Karar, şimdiyi yaşamanın yoludur. Karar, güçlü olmak yolunda boş yaşamamanın ilk kuralıdır. Büyük düşün, Olumlu düşün, Şimdiyi yaşa…
..
İŞKOLİK KOZA
İnsanlar yaşamları boyunca, ardı ardına koşuşturur. Bu koşuşturma bir müddet sonra kişiyi sorumsuz yaşamaya bırakır. Eylemlerin sorumsuzluğu aileyi, çevreyi, mesleği de etkiler… Aynı zaman da kendini unutan kişi yaşamdan zevk almamaya başlar… Etkisiz ve tutarsız davranır… Kendini beğenir. İç sesi duyurmamaya çalışır… Sorumsuzluğunu inkar eder. Yalan söyler. Başkalarını çiğner. Bir müddet sonra, severek o işi yapmaz. Mutsuz, huzursuz, sıkıntı yaşadığı için devamlı mesleğini değiştirmek ister, Ailesini değiştirmek ister, Çevresini değiştirmek ister… Aslında Kendini bil ve tanı çiçeği araştırırsa, SONUÇ Onunladır. Sen “ İŞKOLİK KOZA” bu düşüncedeki insanlara öğreteceğin kişiliğindeki değerin ile “ Huzursuz, sıkıntılı, bağımlı, mutsuz” insanlara geçmişini unutup, bağışlaması gerektiğini ve önünde kocaman yeşil bir vadinin olduğunu öğretmelisin. Başarı, Mutlu, Rahatlık çiçeklerinle sorumlu ve müdahale etmelerini göstermelisin. Güneş çiçeğini tutup bu insanları gülümsetip, geleceğe ışık saçmalarına bakmalısın! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ............
Kelebek Çocuğun sesine kulak verin. “ Özgürleşin! Gülümseyin! Fark Yaratın! Bütünleşin! Ne Kadar Güven İçerisinde Görünürse Görünsün, Çocuk, Genç, Yaşlı; Zengin Ve ya Yoksul Tüm Canlı Varlıkların Sana Gereksinimi Vardır. Kendinizin Armağan Olduğunu Unutmayın. Gezebiliyor, Duyabiliyor, Görebiliyorsunuz. Farkında lığa varın”
İstanbul, 11 Kasım 2007
KELEBEK ÇOCUK
..
İyi insan olma ile başla yaşama:
Eğer, hasta olmak istemiyorsan, bir kez daha dön bak kendine. Ayna benim özüm ise: Duygu, bana anlat önce. Unutma, bastırdığın her duygu, sana bir hastalık getirecektir. Mide sancılarını, bel ağrılarını incele…
İyi insan olma ile başla yaşama:
Eğer, hasta olmak istemiyorsan, bir kez daha dön bak kendine. Ayna benim özüm ise: Sır, bana anlat önce. Unutma, kararsız her sır, sana bir hastalık getirecektir. Güvensiz, endişe, ızdırap, çelişki, kelimelerini incele…
İyi insan olma ile başla yaşama:
..
Sağlık Adam Ve Kelebek Çocuk
Sağlık Adam: - Eksik kalan işlerimi tamamlardım.
Kelebek Çocuk:- Dikiş iğnesi ve iplik al. Yama yap. Dikişe başla...
Sağlık Adam: - Kendimin istediğimde başarılı bir çizgi çizeceğime inanıyorum.
Kelebek Çocuk: - Yaşınız kaç? Ne zaman kendinize inanacak ve isteyeceksiniz
Sağlık Adam: - Kendimi sağlıklı, güvenli, fakat, sıkıntılardan dolay stresli görüyorum.
Kelebek Çocuk: - Stresi ve sıkıntıyı düşündükçe rahatlık, sağlık,başarı, güveni kaybedeceksin sonunda
..
Eğer, ne istediğini bilirsen, o gün
Yaptıklarının sonuçlarını fark edersin.
Öğrendiklerinle harekete geçer,
Peşinde olduğun isteklere ulaşırsın…
Davranışlarını değiştirdiğin gün
Üretkenliği de başarırsın.
Başarı, tembel oturup,
..
Sevgili kelebek çocuk….
“Sen bir hiçsin! ... Kendini özgür bırakıncaya kadar.”
Geçmişimde olan biten tüm yaşamış olduğum kötü anılarımı bağışlıyorum. İçimdeki “TIRTIL DÜŞÜNCELERİMİ” bağışlıyorum. Daha “VERİMLİ”, daha “ÖZVERİLİ”, daha “YARDIMSEVER” olmak ve “BAŞARI” için seçtiğim yolu “BAĞIŞLIYORUM”
- Nereye kadar gidebilirsem gideyim “GEÇMİŞİM İLE GELECEĞİM” arasında en önemli olan “BU GÜN” kelimesinde “DÖNÜŞÜM” noktamı yakaladığımda verdiğim “KARARLARIMI” bağışlıyorum. Uzun yıllar “BAŞARISIZLIĞIN” gölgesinde “KENDİNİ İFADE” etmeden yaşarken “İNANCIM” sonsuz, “BEN, KENDİMİ GERÇEKTEN SEVİYORUM. VE KANDİMİ BAĞIŞLIYORUM”. İçimdeki kelebek çocuğu da seviyorum ve bağışlıyorum. Bir gün, “TÜRKİYE” sonrada “DÜNYA” beni konuşacak diye düşünen SESİMİ bağışlıyorum. İnsanları “DEĞİŞTİRİP, GELİŞTİRİP, DÖNÜŞÜME” uğrattığım zaman, işte, o zaman bir yerlerde olmanın hazzı içerisine gireceğim. Sevgili Kelebek Çocuk ise hep mutlu ve içindeki huzurla bütünleşecek. Değişim yıldızımın gölgesinde bulunmaktan zevk aldığım, Ve dönüşüm güneşimin farkındalık imajına ulaşabilmesi için elimden geleni yapacağım. DEĞİŞİM YILDIZIMI BAĞIŞLIYORUM…
Gelişim ayı ise bana tecrübelerime fark attıracak.
..
Kendini Özgür Bırakıncaya Kadar Sen Bir Hiçsin.! ! ! ….? ? ?
Sevgili kelebek çocuk….
“Sen bir hiçsin! ... Kendini özgür bırakıncaya kadar.”
Geçmişimde olan biten tüm yaşamış olduğum kötü anılarımı bağışlıyorum. İçimdeki “TIRTIL DÜŞÜNCELERİMİ” bağışlıyorum. Daha “VERİMLİ”, daha “ÖZVERİLİ”, daha “YARDIMSEVER” olmak ve “BAŞARI” için seçtiğim yolu “BAĞIŞLIYORUM”
- Nereye kadar gidebilirsem gideyim “GEÇMİŞİM İLE GELECEĞİM” arasında en önemli olan “BU GÜN” kelimesinde “DÖNÜŞÜM” noktamı yakaladığımda verdiğim “KARARLARIMI” bağışlıyorum. Uzun yıllar “BAŞARISIZLIĞIN” gölgesinde “KENDİNİ İFADE” etmeden yaşarken “İNANCIM” sonsuz, “BEN, KENDİMİ GERÇEKTEN SEVİYORUM. VE KANDİMİ BAĞIŞLIYORUM”. İçimdeki kelebek çocuğu da seviyorum ve bağışlıyorum. Bir gün, “TÜRKİYE” sonrada “DÜNYA” beni konuşacak diye düşünen SESİMİ bağışlıyorum. İnsanları “DEĞİŞTİRİP, GELİŞTİRİP, DÖNÜŞÜME” uğrattığım zaman, işte, o zaman bir yerlerde olmanın hazzı içerisine gireceğim. Sevgili Kelebek Çocuk ise hep mutlu ve içindeki huzurla bütünleşecek. Değişim yıldızımın gölgesinde bulunmaktan zevk aldığım, Ve dönüşüm güneşimin farkındalık imajına ulaşabilmesi için elimden geleni yapacağım. DEĞİŞİM YILDIZIMI BAĞIŞLIYORUM…
Gelişim ayı ise bana tecrübelerime fark attıracak.
..
Gülümse Kadının “ ÖZ BENLİK” köyündeki meskenlerinin isimleri “ SAYGI”, “ YAŞAM”, “HUZUR”, “ MUTLU”. “ AY”, “ BAŞARI” apartmanlarıdır…
Her meskenin kapısının üzerinde o evde yaşayan ev sakinlerinin “ ÖZGÜVEN”, “ EMPATİ” ENERJİ”, “ BECERİ”, “İLETİŞİM”, KENDİNİ İFADE” isimleri bulunur…
Her meskenin “ GÜLÜMSE GÜL AĞACI BAHÇESİ” vardır.Ve bu bahçenin ağaçları “İNCİR AĞACI”, Geçmişi Öldür felsefesi içerir. “ÜZÜM AĞACI”, Geleceği yok say felsefesini içerir. “ KİRAZ AĞACI” bu günü yaşar…Aynı zamanda bu bahçede beslenen “Lale ÖRDEK (Değişim) , Zeliha GEYİK (Gelişim) , Gamze HOROZ (Dönüşüm) hayvanları ile süslenmiştir.
Gülümse benlik köyü muhtarı olan “ REYHAN MELEK” “ GÜNEŞ OLMAK” için köy halkına bilgi ve becerilerini sergilemek için toplantılara katılır, kitap okur… “REYHAN MELEK” Gülümse Öz Benlik Köyünü, farklı olmak ve insanların fark yaratmalarına yardımcı olmak için aydınlık yolunda geleceği yok sayarak, geçmişi öldürüp, bugünü yaşamak adına çıkılan yolculukta güneşimizi tüm karanlıklara yayarak aydınlatmak… İnsanların potansiyellerini ortaya çıkarmak, gerçek huzuru ve başarıyı yakalatmak, yetenek ve becerilerini geliştirmek, yaşadıklarımıza gülümsemek becerisini, becerebilirsek eğer, içimizdeki gerçek cevheri keşfeder, ruhen sağlıklı, maddi manevi espri anlayışıyla rahatlatmak… Ön hazırlık peşinde geleceğe hazırlanırken, kitaplar, kasetler,seminerleri temize çekmek, kitaplarda gülümse kadının özünü bulmak,resim defteri, renkli kalemler,sinema, tiyatro,gazete kupürlerini esprili halka dağıtmak ile kendini tanıtmıştır…
ÖZ BENLİK KÖYÜNÜN PENCERELERİ sonuna kadar açıktır…. Gülümsemek ve gülümsetmek adına hayatımıza espri penceresinden bakarken, herkesin söylediklerine espri yazmak,hem huzuru getirecek, hem de huzur dağıtacaktır. Hemen şimdi başla gülümsemeye…
“GÜLÜMSE SORUMLULUK STRATEJİSİYLE HAVUZA ATLAYIN DERTLERİNİZLE TOP OYNAYIN”
Tüm halka oyun oynatır… Öz benlik yolculuğu Öz benlik yolculuğumuz da BENLİK Köyü Sakinleri problemlerinizi havuzun dışında bırakın… Duş Alın Arının ve öz benlik köyü yolculuğuna başlayın…diye tekerlemelerde bulunur ve öğretir.
GÜLÜMSE KADIN SORUMSUZLUĞU ile yüzleşince, BENLİK DEPREMİ, KİŞİLİK VE KARAKTER SARSILMASI, ÖZGÜRLÜK KORKUSU yerini “yeni başlangıçlara bırakır…. Bu köyün İnsanları artık delirmeyecek, sokaklarda ve hastaneler de deliler olmayacaktır…
GÜLÜMSE
..
Sevgiye çıkan tohumlar, enginar bahçesi gibi yeşil ise etrafına renk katan çiçekler neden bir uçak kadar hızlı boy atar. Neden tren kadar yavaş yeşerir. İlerlemek, büyümek, başarmak, güçlü olmak, mutlu olmak, aradığımız yaşam çizgisinde sorguladığımız değiştiremediklerimiz…
Hayvanat bahçesinde, bazen tavşan kadar atik, kaplumbağa kadar sabırlıyız. Azimli ve sabırlı olma yolunda, mantıklı ve esnek olma yolunda çıktığımız yolda sevgi tohumumu yoksa, korku kangren hastalığında başarma yolunda yürümekte miydik? . Ne dersiniz… Sen… ben… biz…
Ne idi başarı… Ne idi güç… Ne idi Mutluluk
Aradığımız bu üçgen mi dersiniz… Amaçsız ekilen tahıllara yanlış çapa yapılan topraklara inat. Ben kazancım diyen ses… Diğeri yıkıma uğrasın diyen ikinci ses. Sesler ki sadece madde peşinde koşar. Tabiata özlem duyarak…
Üçgenler… Daireler… Kareler… Duyun kendinizi… Duyun sesinizi… Sesiniz gittiğinde arkanızda bırakacağınız seslerinizi… Düşünün sesinizi kaybettiğiniz de kalkıp haykıracak olan benliğinizi…
..
Gülmek ve ağlamak duygularını daha çok yerinde kullanın.
Bundan sonra daha çok çaba harcayın.
Daha iyiye doğru merdiveni doğru tepeye yerleştirin.
Yeteneklerinizin farkına varıp, yeni yollar deneyin.
İletişim için kişisel gelişiminizi tamamlayın. Dönüşüm sağlayın.
Başaracağım. Diye düşünün Ve bütün benliğinizle bunu duyumsayın.
Daha çok resim yapın… Daha çok müzik dinleyin… Daha çok kitap okuyun.
Geçmiş değil, bugünü yaşayın. Geleceğiniz için endişelenmeyin. Tereddüt yaşamayın.
Her gün hayvanlara, bitkilere ve insanlara Merhaba diyen sevgi cümleleri söyleyin.
Dert dinleyin. Sorun değil Çözüm üretin.
..
DÜNYA kültür ve değerlerine baktığında, GELİŞİM, DEĞİŞİM, DÖNÜŞÜM adında üç nehirde ava çıkan en büyük kan bağı Aile’dir. Ailenin insanlık için yapabilecekleri, eşlerin rollerini unutmadan iyi çalışarak uygulaması gereken çok kutsal bir toplumsal ünite ve kendi akliyle, ihtiyacı olana, istemeden de olsa destek olmak, sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşamı ertelemeden hareketlilik içerisinde “DURMAK YOK, AVA DEVAM” diye düşünerek üç nehirde devamlı uğranması gereklidir. Gelişim nehri çeşitli “BABA BALIK” ile doludur. Baba balık kültür ve değerleri ve “ANNE OLTA” NIN değerleri aynıdır. Her iki tarafın değerlerinde “ SORUMLULUK, TOPLAYICI, MERAK, BİLGİ, FARKINDALIK, BAKIŞ AÇISI, SADAKAT ve SAYGI” balıklarıdır. GELİŞİM ve DEĞİŞİM nehirlerinin kesiştiği noktada ava çıkan “ BABA BALIK Ve ANNE OLTA” NIN YEM’E ihtiyacı vardır. ÇEVRE ve MESLEK. ÖZE DÖNÜŞ, KENDİNE SAYGI, yolunda ilerlemelidir ki BİRLİKTELİK ile başlayan kararlar ayrılıklara sebep olmasın.
Yaşam bu iki jenerasyonun sorumsuzlukları ile avlanıldığında “YAŞAM, TOPLUM, GEÇİMSİZ, ASABİ, İLGİSİZ, ŞARTÇI, HIRÇIN, SABIRSIZ, SAÇMA, DUYGUSAL, BECERİKSİZ, ZAVALLI, YANLIŞ SEÇİM, MUTSUZLUK, ALKOL, KARAKTERSİZ, KİŞİLİKSİZLİKTİR.” Nehri temizlemek için DÖNÜŞÜM nehrine uğranmalıdır. “ ÇOCUK YEM” E ihtiyaç duyulur. “ÇOCUK YEM” DE bulunan “ SORUMLULUK, EĞİTİCİ, ÖĞRETİCİ, BAŞARI, FARKINDALIK, DİSİPLİN” adlarındaki yemleri “BABA BALIK” ve “ANNE OLTA” YA teslim eder. Ve dönüşüm sağlar. BABA BALIK geçmişi yaşar, ANNE OLTA geleceği için her iki taraf ile oyun oynar. ÇOCUK YEM İse BABA BALIK, ANNE OLTA’DAN aldığı sorumsuzluk ve sorumluluk ile DÖNÜŞÜM sağlayarak bugünü yaşamaya çalışır… Bazı geceler barda, bazı geceler….
AİLE
Ansızın çıka gelen bir eve misafir isen…
İlgili olmalısın hem kendin ile, hem evin ile…
Laz, Çerkez, Kürt, Türk ayırtmaksızın evlendiğin ile…
El ele ver… koş dostluğa…barışa…birlikteliğe….
..
Gülümse Kadın Ve Kelebek Çocuk
Gülümse Kadın: - Bağımsız, özgür, rahat yaşamak istiyorum. Kocam benliğimi buldurmuyor
Kelebek Çocuk - Sınır koy zaafını kullandırma...
Gülümse Kadın - Huzura kavuşmak istiyorum. Basit ama cevap veremiyorum. Belki de Allah yanına almalı.
Kelebek Çocuk - Kendine Güven
Gülümse Kadın - Düştüğüm zaman kalkabiliyorum. Tek başıma varolma savaşı veriyorum.
Kelebek Çocuk: - Kendine Güven
Gülümse Kadın - Bayan olmanın verdiği zorluklar var. Kadınları aşağı görüyorlar.
Kelebek Çocuk - Güçlüklere kanat aç ve onları benimse
..
SAĞLIK GÜZELLİĞİN YOLU
Sağlık sorumluluk apartmanı sekiz kiracıya aittir. Ve bu kiracıların her biri bir sağlık karnesine sahiptir. Sağlık zemin sorumsuzluk yaşam engelleri dört ana caddeye ayrılır ki… Birinci ana cadde “ BAŞARISIZLIKLAR”, ikinci ana cadde “ KORKULAR”, üçüncü ana cadde “ SINIRLAR”, dördüncü ve son cadde ise “ KARARSIZLIK” tır.
Bu caddelerin her birine iki sağlık sorumluluk apartmanı düşer ki bu da iki kiracı ve iki sağlık karnesi eder.
Birinci ana cadde de yaşayan apartman sakinleri sonun da “MUTLU” ve “YAŞAM” karneleri ile soğuk kış gecelerin de kömür zehirlenmesi yaşamadan doğal gazın eve takılmasıyla ödeme yapılmayan faturaları ile ısınırlar ki başarısızlıklarının sefasını sürerler…
İkinci ana caddede yaşayan apartman sakinlerinin sağlık karneleri “HUZUR” ve “ GÜZEL” tedbir alıp korunmak için sorumluluğunun kendi avuçlarına alma zamanının geldiğinin farkında lığını görürler. Böylece yeni başlangıçlar için tüm insanlara ve dünyaya huzur ve güzelliği duyururlar. Korkularını uyum ve ölçülerinde DENGE sağlarlar… Bu iki sağlık karnesi ile hoşa giderek hayranlık uyandıran, “BAŞARI” düşüncesi uyandıran sakin, görgü kurallarına uyan,beğenilen insan artık “KENDİNİ TANI” zamanı gelmiştir.Kendi ile yüz yüze gelme ihtiyacı içerisine girmiştir ki “ZENGİNLİK” orada saklıdır. Diğer “BAŞARISIZLIK” ana caddesine gidip, “MUTLU Ve YAŞAM” ile arkadaş olur.Korkularını anlatır. Kendini tamamlamak için “GÜZEL” Olan her şeyi kabul ederler…
Üçüncü ana caddede yaşayan apartman sakinleri “ SAĞLIK Ve GÜVEN” diğer iki ana caddede bulunan “MUTLU, YAŞAM, HUZUR, GÜZEL” ile çok iyi dostturlar… İki caddenin, iki kiracısı ve iki sağlık karnesinin can ve mallarına “BEN” değil “BENİM” demiştir.Güzel olan her şeyi estetikten, coşkudan, okşayıcı söz ve davranıştan uzaklaştırıp, ahlak ve fikri özellikleri olmayan insanlara güzelliği yayıp sınır koymada birebirdir.Sağlık ve güvenlerini sağlayabilmek için…
Dördüncü ve son cadde olan “KARARSIZLIK”, “COŞKU” ve “ RİSK” adındaki sağlık karneleri “KENDİNİ İFADE” yolunda birey olarak kendini ödüllendirir.
SAĞLIK
..
BAŞARILI” olma rüyamızı gerçekleştirirken en belirgin özelliğimiz olan ve en çok sorduğumuz bir soru “KİM OLDUĞUM”, “NE İSTEDİĞİM”, NE YAPABİLCEĞİMDİR”.
“BAŞARI Ve LİDERLİK” yolunu izlerken, Öyleyse, “GÜÇLÜ ve ZAYIF” yönlerimizi bir kez daha gözden geçirmeliyiz.
Ben kimim? ...
Sen kimsin? ...
O kim? ...
BU GÜN KİM ZAMANIDIR. Ah şu kimler...
Şu otuz dört sene boyunca her şeyi “İSTEDİĞİMİ” bir kez daha belirtmeliyim. Ah şu “BEKLENTİLER” Uzaktakilere sahiplenmek... Yakınımızdaki değerlere tekme vurmak... Her şey olmak fakat hiç olmamak...
Lakin yaşadıkça ve öğrendikçe hiç olduğumun farkına varmak...
“BEN BİR HİÇİM”, çok şeyler yaptığıma inanıyorum. Belki “BECEREMEDİĞİM” çok şey...” düşüncelerde... İnci misali sıralı... Bir şeyler ile uğraşmak çok güzel... “AMACINIZIN” yolunda gitmek ve kim olduğunuzu kabullenmek...
Geliştikçe... Değişimler... Değiştikçe... Dönüşümler... Sağlamak... Mesela; özgürlük ve bağımsızlık peşinde ayrı bir evde yaşamak... Başınız göğe eriyor... değil mi? ...Kendi işiniz varken başka bir iş aramak... ve almadığınız maaşların mutsuzluğunu yaşamak... Sizce, Sonra, ne oluyor biliyor musunuz? ...
..
Düşün... “ÖZGÜRLEŞİRSEN” nelere sahip olacaksın.
Düşün... “GÜLÜMSERSEN” nelere sahip olacaksın.
Düşün... “FARKINDA OLDUĞUNDA” nelere sahip olacaksın.
Düşün... “BENİ BANA GETİR YAR TRENE” bindiğinde nelere sahip olacaksın.
Düşün...“TIRTIL” kimliğin ile yüzleştiğinde nelere sahip olacaksın.
Düşün... “KORKULARINLA” yüzleştiğinde nelere sahip olacaksın.
Düşün... “SORUMLULUK” sahibi olduğunda nelere sahip olacaksın.
Düşün... Birilerine “İHTİYAÇ” duymadığın gün nelere sahip olacaksın.
Düşün... Kararlar verip “ERTELEMEDİĞİNDE” nelere sahip olacaksın.
Düşün... Geçmişini “AY ADAM” a, bugününü “GÜMÜŞ ADAM” a, geleceğini “GÜNEŞ ADAM” a teslim edersen nelere sahip olacaksın.
..