Ufacık bir mavi kapı
Üstünde bakırdan tokmak
Geçmiş zamanları silercesine
Açıldı inceden gıcırdayarak
Bir keman son taksiminde
Dönüp de baktığında ufka
Sığ tarafını göreceksin hayatın
Süz süzgecinden iyileri
Bırak bi kenara işe yaramaz kötüleri
Elinde kalanları koy cebine
Dönüştür kendini
Öyle bir askıntı oldum ki geceye
Yalıyor bedenimi olanca soğukluğuyla
Sıcaklığını hissediyorum
Körpe bir çocuk kadar ey yar
Gitmesin diyorum karanlık, bitmesin gece
Hüsranla son bulur bu çatışmalar
Sen ellerimde
Sen gözlerimde
Ruhumda,beynimde
Hep sen varsın düşlerimde.
Uzanıp elinden tutamadığım,
Hangisini duymasam
Hangisini görmesem
Hangisini bilmesem
İnsanım ben insan,
İçimdekileri bir söylesem
Kara gözlü yırtık donlu çocukların hesabı var bende
Bilinmezliğimsin,
Tutsaklığımın çığlığı
Kuşların uçmaya korktuğu iklim,
Kelebeklerin dans sahnesi
Kimliksiz kahramanların yurdusun
Hastalıklı bir durum benimkisi
Her bir şeyi ters görme hikayesi
Tilkiler dolaşıyor kafamda
Nerden geldin oğlum sen
Nereye gidiyorsun böyle
derken,
Kirlenmiş bir hayat…
İlkini nerde yaşadım bilmiyorum.
Daha güzeldi her şey.
Karanlığın semtinde yürürken aydınlığa
Sevdalar yaşanırdı… Yanı başımda.
Mavinin sarıyı teğet geçtiği yeşil bir iklimdi belki
Gözlerin o ellerin gibi titrek ve yumuşak,
o ruhun gibi sonsuz ve aydınlık.
Gözlerin zamanın durduğu an…
Yine bir akşam ayazındayım şimdi
Karlar düşüyor yürüdüğüm sokaklara,üşüyorum
Kuytularından geçip evrenin
Aşk’ı arıyorum dünyanın çeperinde
Kaç milyon yıl gerisindeyim İsa’nın
Geçmiş zaman içinde bir gelecek zamandayım.
Kimi zaman Kaf dağının ardında bir masal ülkesinde
Kimi zaman Olimpos’un tepesinde tanrıların elinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!