Firari bakışları
usturadan keskin.
Dudakları sefil,
dizleri üşengeç...
Mahzun, bezgin
ve utangaç…
Nefesi bir hayli efkarlı,
kahırlı ve mecalsiz.
İliklerinde kıvranıyor,
ölüm kadar sinsi,
o bekleyiş...
Veda edecek sabır.
Ve yüküm sürecek isyan,
şah damarlarında,
dört nala...
Kol geziyor gövdesinde ayrılık,
bir kanser kadar katil,
başka bir yüzüyle cani
Saçları,
saçları yosun tutmuş.
Yanakları nehir yatağı.
Kirpikleri nemli
ve düpedüz ıslak,
gözlerinin feri...
Hıçkırıkları soluksuz,
ve tutuklu.
Gülüşleri tarifsiz
ve benzersiz.
Eksiksizdi günahları,
temiz, tertemizdi.
Zaman,
zaman uçsuz bucaksız.
Talan edilmiş hayalleri,
sanki virane...
Mahşer kapısı ıssız,
canı takatsiz.
Zorba ve kararlı,
yanı başında bekleyen,
o istekli ecel...
Kursağında bayat bir ses,
türkü tadında,
iştahlı, ihtişamlı
Şarkıları yasta
ve gitarı kaygılı..
Sığmadı,
sığmadı ömrü bugünlere
Baharlar sancılı, günler göçebe...
Yok alnında ayıp, yok
Apaçık tövbeli.
Ki devrimdir seni yaşatmak
Ey büyük insan
Onurla, gururla, şerefle..
Ne diyelim yoldaş.
Öyleyse,
baş göz üstüne,
baş göz üstüne...
Kayıt Tarihi : 7.10.2013 23:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!