Biz gözünün yaşı hiç dinmeyen bu ülkenin, şimdilerde ellili yaşları geçmiş ak saçlı çocuklarıyız. Dereler çağıldamadan akıyor bu gün, kuşlar suskun, aşığın sazının sesi kısılmış. Kara, kara bulutlar dolaşıyor ülkemin üzerinde, bunlar bildiğimiz bereket, yağmur bulutları değil.
Cumhuriyet bayramındaki gürbüz, yüzleri gülen, rengarenk elbiseleriyle resmi geçit den geçen çocuklar yok, onların yerine tabutlar geçiyor, içlerinde gencecik insanların bedenlerini taşıyan, o gençlik türkülerini söyletmeyen bir el aldı onları analarının o şefkat dolu, sıcak kucağından.
Artık mavi değil o gökyüzü, mavi değil deniz, Ekmekler tuz kokuyor, türkü söyleyip, Kara denizin çılgın dalgaları gibi horon tepecek gençlerin parçalanmış bedenleri, bir konfeti gibi dağılmış etrafa.
Toplayıp heybemi gitmek istiyorum, bu gözü yaşlı ülkeden, ama nereye, babamın, anamın, sevdiklerimin mezar taşları, adına şiirler yazdığım, o nehirler o martılar sormaz mı bana nereye diye.
Nerdesiniz çocukluğumdaki hayallerim, hadi tekrar gelin o derin düşlerime, umutlanalım hep birlikte, kim ki bu ülkeye ihanet ediyor, onları, demirden bir dağ gibi bir bir devirelim, haydi gelin yeşil, kara üzüm gözlü çocuklar,
bu güzel ülkeyi çiçek bahçesine çevirelim…
Gürsel CENGİZ
EDİRNE
Kayıt Tarihi : 28.7.2015 13:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)