O gün,orada henüz sabah sekizdi
pencerelerin camlarında uyanıyordu günışığı
yeşil dalların üzerinden.
O gün,sabah sekizde
o kapının önünde,henüz yüz yürek vardı,
Zaman,sabahın sesizliğinde yol alırken
birden bire bir yerden
iki yürek çıktı geldi,
cepheden
Ve hayatın yeni bir penceresi
açtı kanatlarını
gecenin üzerine.
İki yürek;
dünyanın damarlarında kanları dolaşıyor
Ve yüzbinlerce göğüs
bu yüreği,bu kavgayı taşıyor.
Yeni bir sayfa açılıyordu
aydınlık yapraklarına kavganın.
O gün, sabah dokuzda
kücücük bir salonda
dünyayı ve barışı yargılamaya başladı,
yüreksiz ve yorgun yüzyılı
yaşlı dünyanın.
Kapının önünde, yüzbin yüreğin attığı
bin yürek vardı,
Ve nasırlı avuçlarıyla
barışı karşıladı.
İki insan yüreği
çarpıyordu en uzak yıldızdaki
barış kuşlarının damarlarıyla,
Kara,kızıl,ak ve yeşil
ve yüzbinlerce renk
dalga dalga yayılıyordu
dünyanın meridyenlerinde.
Açtı duruşmayı
yaşlı yargıcı çürümüş damarların.
'Suçunuz; insan olmak.
Suçunuz barışı,kardeşliği ve dostluğu savunmak.
Açken,tokken
yalnızken ve işkencedeyken
unutmadan hiç bir zaman
dayanmak ve güvenmek.
Erzincan'ın yüksek yaylalarında
karasabanıyla tarlasını süren
yağlı kasketi ve yırtılmış dudaklarıyla
Ahmet Dayı'yı.
Ve unutmadan
Kazlı Çeşme'nin lağım kokan sokaklarında
meşin bir çeketin,parlak kumaşını dokuyan
Mehmet Usta'yı.
Ve onsekizinci meridyendeki
sazdan kulubesinde,
aç çocuğunu uyutmaya çalışan
genç bir anneyi.
Suçunuz,suçsuzluğunuz
Burada sizleri yargılamaya kalkıyoruz
suçumuz
sizin suçsuzluğunuz...
9.Haziran 1988
Şair PravdaKayıt Tarihi : 6.3.2005 13:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!