Bilinen insanlık tarihi, MÖ 50.000 yılına kadar uzanır. Bu tarih sürecinde çok zaman, iz bırakan topraklarda, aslında çok farklı değil, birbirine benzeyen yapı çalışmaları, basit araç gereçleri, çanak çömleklerle doludur. Kıt akılda, tutuculuk, hep ayniyet bağlılığın bir sonucu olarak çıkmıştır.İnsan iradesiyle yazılan öğretilerin, asırlar geçmesine rağmen topluluklarında, anılan akım ve cemaat çizgilerinde, bugün de sözcülüğüne soyunulması, ne talihsiz bir devamlılıktır.Kendisini ve kimliğini özgürce ifade edemeyen dünya insanı, güneşin ısıtmadığı yarınlarını ancak, barışa değin; düşünen insanı varedebilmesiyle yaşatabilir.Gökmen Y.Erdem
Çağrı BarışKayıt Tarihi : 31.12.2009 00:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
http://gruplar.antoloji.com/dunya-barisina-cagri/ Dünya Barışına Çağrı Grubu
Çok haklısınız dost ama ne yazık ki böyle düşünmeyen milyonlarca insan var Saygılarımla
Harika yazıyorsunuz.
Lütfen tebriklerimi kabul edin.
Haaa unutmadan Yeni Yılda
Bir el tavlaya nedersiniz?
H:D Kumsalında ::))
Selam ve sevgilerimle
Varoluşımuzda her kavram, karşıtı ile anlaşılır, tanımlanır.
Güzellik/çirkinlikle, iyi/kötüyle, barış/savaşla ve ekmek ise açlıkla yer bulur zihinlerde.
İnsanoğlunun özündeki sevgi ne kadar fazla olursa ve beyni ne kadar iyi çalışırsa, o denli başarı elde ederdi hazırcılık olmasa.
Daha iyisini keşfetmek yerine kolaycılığa kaçınca, başımıza daha ne musibetler getireceğiz kimbilir...
Ders almayı bilmiş olaydık geçmişimizden ve bizden öncekilerin tecrübelerinden, sanırım çok daha yaşanacak dünye bırakırdık bizden sonrakilere de.
Hiçbirşey için geç kalınmış değildir çok vakit kaybedilmiş olunsa bile, hiç değilse bundan sonra taze tutalım umutlarımızı ve çalıştıralım uykucu beyinlerimizde, neslimiz âh etmesin bizlere bu teknolojide, bilimin gelişiminde.
Önce kendimizle barışık olmayı öğrenmeliyiz derim ben Gönül'ce.
Sevgi ve saygımla.
'Kendisini ve kimliğini ifade edemeyen dünya insanı.....' Genç Dost, bu ifade biçimini açmak, irdelemek, anlatmak istediği gerçeğe ulaşmak gerekecek. 'Kimliğini ifade edemeyen...' tümleci son yıllarda ülkemizde sıkça kullanılır oldu. Kimliğin ifade edilmesi sizce bir entellektüel tanımlama mıdır, yoksa sıradan insanların sıradan bilinçsizce kullandıkları, laf olsun torba dolsun gibilerden anlamını bilmeden konuşmak mıdır? Bence bu entellektüel gelişimin değil, saplantının, zihniyetin, tutuculuğun, geri kalmışlığın veya geri bırakılmışlığın tam karşıtıdır. Sizce eğer kendisni ifade etmek 'bildiği dilden konuşması, yaşamını bu düzeyde sürdürmesiyse' bunun kıstlanmış bir yanı olmadığını, insanların özgür ve eşit olduklarını, üniter devletin tepesindeki en üst kademesinden her kademesinde rahatlıkla görev aldıklarını, hiç bir ayrıma, etnik baskıya uğrakaksızın özgür yaşadıklarını sağduyuyla kavramak gerekir. Sizin belirttiğiniz gibi kapalı toplumlarda kimlik sorunu yaşanıyorsa, bunun gerçek nedenininin kapalı toplumlarının kapalı düşüncelerinde aramak daha mantıklı olacaktır. Özgürlük kavramında, eşitlik kavramında, birliktelik ve barış kavramlarında, baskı ve terör kavramlarında öncelikle ben de sizler gibi düşünüyorum. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar yönetilenlerle yönetenlerin aynı dili konuşmadıkları ( düşünce ve çıkar paylaşımını vurgulamak isterim) yönetenlerin her zaman bir ellerinin yağda bir ellerinin balda olduklarını bilirsiniz. Yönetenle toplum arasındaki barış, yönetenin toplumunu iyi anlamasından geçer. Lütfen bir aklınızı yoklayınız!.. Hangi ülkenin zengin olmayan fakir bir devlet bşkanı vardır? Dünya insanlarının barışı ve mutluluğu, yönetenlerin de yönetilenler gibi eşit koşullarda yaşamasıyla sağlanacaktır. Toplumun önünde öncü olmak, çıkar gözeterek değil öncü olmaya hak kazanarak yapılmalıdır. Sevgiler sunuyorum.
TÜM YORUMLAR (9)