Yaylada geziyordum av tüfeği elimde,
Deste deste mermiler, sıralıydı belimde…
Saatlerdir yalnızdım, sükuttan paslı dilim;
Gasavansız kalınca, sıkıldı yaslı dilim…
Kaygısız dolaşırken Karagüney dağında,
Âlâyiş-i dünyâdan el çekmege niyyet var
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Devamını Oku
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Yaylada geziyordum av tüfeği elimde,
Deste deste mermiler, sıralıydı belimde…
Saatlerdir yalnızdım, sükuttan paslı dilim;
Gasavansız kalınca, sıkıldı yaslı dilim…
Kaygısız dolaşırken Karagüney dağında,
Esmer bir genç belirdi, yirmi, otuz çağında!
İşaretle çağırdım, yaklaştı yamacıma;
Muhabbet etmek için, ulaştım amacıma…
Etrafa uzun uzun bakıyordu arada;
“Galiba yabancısın, ne ararsın burada? ”
“Abi” dedi usulca, “söylemesi ayıp da; ”
“Altı gündür ararım, kara devem kayıp da! ”
Kara Dağda rastlamış devesinin izine,
Gezmekten kara kara sular inmiş dizine;
Nerelisin, kimdensin, hangi yoldan gelirsin?
“Karahmetli köyünden, sülalemi bilirsin”
“Kara Hacı’nın oğlu, Kara’li derler bana;
Kara olduğum için bazen gülerler bana! ”
Kara’li konuştukça sinirlerim gerildi;
Samimiyet tükendi, dostluk yere serildi!
On iki kelam ettin, dokuz “kara” saydın be;
Bela mısın birader; bari zift olsaydın be!
Tebrikler harikulade dizelerdi yazan yüreği kutlarım.Sevgi ve mu8habbetle...+
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta