İçimde dolaşmaya başladım yine. Sana rastladım bir kuytu köşede sigara dumanları arasında, karşımda öylece oturuyordun, ayaklarını kendine çekmiştin ve başını eğmiştin. Şizofren gibi iki-üç saat baktım sana hareketsizdik ikimizde, sonra sana; "neden" diye sordum cevap vermedin eskisi gibiydin hatta hiç değişmemişdin piçlik ruhuna işlemiş! Bi sigara yaktım karşında dikilmiş bi biçimde. Eskiden kızardın sigara içmeme şimdi ne oldu? Neden ses vermiyosun o kadar mı kötüydüm? Yavaşca yaklaştım yanına, başını kaldırdım gözlerin kapalıydı. Uyuyormusun sevdiğim? Hayır bi dakika sen, sen ölmüşsün!
Sen benim için ölmüşsün ama başkası için yaşıyorsun. Ve gecenin en sancılı saatlarinde son dal siğramı yakıyorum dumanı üfledikçe sen,içime çektikçe ben bitiyorum. Ha söylesene? Biz bitiyoruz desene doğan güneşe karşı. Biliyormusun bu güneş hiç doğmasın? Ne sen doğan güneşin ışığında kaybol ne ben gecenin rehabetine kapılıp gideyim. Sırtımda taşımaktan yoruldum artık bu hayatı kalbim ağır geliyorsa sana artık sök götür yerinde.
Durma sök götür hadi!
Ne bekliyorsun?
Beni beklemedin.
Bari hayalerimi geçiştirmemi bekle.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta