Yakar geceyi ateş kuyusu gözlerin,
Ve ben küllerimi sürerim çoban yıldızına.
Gecenin mavisine işler sevdayı sözlerin,
Çöplüklerde uyanırım büyülenirim gözlerinin ışığıyla...
Hadi rezil olalım...
Dökülsün üstümüzden zerafet; virane kalalım.
Sinsin üstümüze şu dünyanın pis kokusu,
Bataklıklarda boş kamışlardan taçlar yapalım,
Sevelim delice süpürge saçlım, sevda kokalım...
Buruk, suskun dilekçem; kayıbım ben.
Boynumda zincir, kolumda kelepçem.
Yalan sevdana düştüm meşk ile ben.
Şimdi, boşluklar ve hatırı sayılır bir keşkem.
Gönlüm,Şarkım,Aşkım...Sana
Hepsi sana
Kağıtlara emanet evcil acılarım,
Soğuk bir sonbahardı Ankarada,
Unutmam, dolaşır durur hafızamda.
Gülümsedin ya sıcacık, çay tadında;
Sonbahar çok yakıştı Ankaraya...
Sarhoş oldum o güz gözlerinde ben.
Unuttuk sabahları...
Unuttuk biz baharları,
Şarkılarla süslediğimiz,
Umutlarla beklediğimiz,
Bir çocuk gibi masum baharları...
Unuttuk çiçekleri...
Kırlardaki menekşeyi
Yasemini, papatyayı
Unuttuk çimenlerin kokusunu,
Yuvarlanmayı tepelerden
Güneşin koynuna doğru...
Unuttuk güneşin sarısını...
Başakları okşarken o sarı saçlı sevgili
Koşmayı unuttuk doyasıya tarlalarda...
Unuttuk biz mutluluklarımızı...
Yüksek bi binanin temeline gömdük
Bilyelerimizi, topaçlarımızı, gözyaşlarımızı...
Beyaz yakalara büründü bütün nesil...
Tasmalar takıldı, bilfiil tek kalemde yazıl, çizil...
Unuttuk... Bir kafesten diğerine savrulduk...
Sıkıldım bu gece yine, daraldım,
Aklımda sorular cevapsız kaldım.
Hissettim soğuktan muzdarip ellerim,
Farkettim yürümeye kitlenmiş bedenim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!