Barda oturuyorum, ahşap yüksek tabure, yaslanacak yeri yok.
Dirseklerimi dayadım bara,söyledim bira.
Susamışım, lök lök lök bitirdim.
Zekai abi bir jack alabilirmiyim diye seslendim.
Yılların Zekaisi, uzun saçlı, deri ceketli, pantolonunun yanından sarkan zinciri ile fenomen bir barmen ama çok aksidir, yan gözle bir bana bir bira bardağına baktı, doldurdu viskiyi. Kaç buz istersin abem dedi. İki buz olsun abi.
O sırada bara kır saçlı, alın çizgileri oturmuş bir adam girdi. Direk yanımdaki boş tabureyi net ve güçlü bir hareketle çekti ve oturdu.
Bana hiç sormadı bile.
Adamdaki özgüveni düşünürken, tok sesiyle bir jack de ben alabilirmiyim barmen diye seslendi. Zekai abi yabancılara hep temkinli yaklaşır, sormadı bile kaç buz olsun diye.
Adamın kaç yaşında olduğunu tahmin etmeye çalışırken, döndü bana “eee nerdensin” diye sordu. Ben her zamanki nereden olduğum konusundaki karışık soruya girizgahımı yapacakken, neredensin çok zor olmamalı dedi. Ağzım açıkken Denizli kelimesi dökülüverdi.
Adamdan biraz çekindim, viskime uzandım tek seferde yuvarlayıverdim.
Zekai abi ben bir jack daha alabilirmiyim dedim. Abim koluna girmeden dönebilecek misin dedi. Dönerim abi dedim.
Yanımdaki adam bana baktı, anlat dedi.
Döndüm, neyi diye cevap verdim. Eee anlat dedi. Hasbinallah çattık diye düşünürken “varlığın ispatıdır hisler” dedi. Hangi hisler dedim. “Bir varlıksan eğer senin” dedi yavaşça kafasını öne doğru sallayarak.
Birini seviyorum dedim, aslında o da beni seviyor dedim. Ama dedim, sözümü bitirmeden bana döndü “ama ne” dedi. Birsürü ama var dedim. Ama ne dedi tekrar. Adamın biraz deli olduğunu düşünmeye başlamıştım artık derken. Bunlar kimin aması dedi.
Düşünürken, Tokat gibi bir soruyla kalakaldım. Anlattığın Kadın var mı gerçekten dedi. Var tabi dedim, neden uydurayım ki dedim. O zaman neden yanında ben oturuyorum dedi.
Kalktı gidiyordu ki, ama sözümü bitirmedim dedim. Döndü, ben amalarla ilgilenmem dedi. Zekai abi de irite olmuştu, adam viskiyi de ödemeden gidiyordu. Sordu bana arkadaşın mı diye, hayır dedim sessizce. Pardon beyefendi borcunuz var diye seslendim arkasından. Adam arkasına bile bakmadı ve ben kimseye borçlanmam dedi. Ama yanıma oturdunuz viski söylediniz dedim. Oturtmasaydın diye dalga geçer bir ses tonuyla cevap verdi. Pardon siz kimsiniz ne hakla diye bağırdım, adım Hayat kime sorsan anlatır ama beni kimse yakalayamaz dedi ve çıktı gitti.
Zekai’yle baş başa kaldık. Yanımdaki boş tabureyi gösterdi, bıraktığın boşlukları Hayat bir şekilde dolduruyor galiba dedi.
İçli içli boş tabureye baktım. Döndüm, galiba hayat kimseye borçlanmıyor Zekai abi dedim. Ama o senin borcun dedi. O senin aman, benim borcum yok dedim. Elime telefonu aldım, dışarı çıkmak İçin hamle yaptım. Nereye gidiyorsun diye sordu Zekai abi. Bir telefon etmem Lazım Zekai abi belki hayatı yakalarız dedim dışarı çıktım.
Emrah Kısmetli
Kayıt Tarihi : 6.2.2020 23:19:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Emrah Kısmetli](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/02/06/bar-kisa-hikaye.jpg)
Gerçekten eskiden içmeyi bilmezdim, insan su niyetine içer mi birayı, yazarken eski günlere gittim bende. Teşekkürler, yüzünüze bir tebessüm getirebildiysem benden mutlusu yok, eksik olmayın..
Bizim Zekai’ de carimiz vardı, yazmıştır:) Teşekkürler beğeniniz için. Saygı ve sevgiler...
TÜM YORUMLAR (2)