Bir çok kere yıktılar
Yaktılar kızgın alevlerle,
Kavurup kül etmeye çalıştılar
Acımasızca....
Olmadı ama yapamadılar,
Yok edemediler
Gözlerimdi örttüğüm sevgimiz üzerine
Toprak yerine mezarımızın
Cefaya uzayan saçlarımdı
Anılarımızın süpürgesi
Bazen coşuyor delice,
Şelaleden akan su gibi.
Bazen çıldırıyor beynim,
Kendini kaybetmiş bir deli...
Değişiyor durmadan düşüncelerim,
Bir an, senden nefret ederken
Evim bomboş bu akşam
Odam loş..
Sadece mumlar yanıyor
Titrek ve ürkek ışıklarıyla oynaşarak...
Ve sen yoksun yanımda,
Oysa mumlar yan yana....
Sessiz yıldızın soluk parlaklığında
Gülümseyen bir mücevher edasıyla
Savaştık.
Sonuna kadar hiç durmadık dinlenmedik
Seviştik....
Artık açıldı buzlu yolların kara sisi,
Hem duyurmak istiyordum
Herkesin anlayabilmesi için,
Ses tellerimin paramparça olacağını bile bile
Çığlık çığlığa,
Hem de faydasız diye düşünüp
Suskunluğumun çıldırtan yalınlığında
Kısır mıydı bilemediğim döngümde
Devinip duran bir akrebim
Yelkovanın peşinde...
Sağır eden uğultularla
Gidip gelirken çıldırtan sessizlikte
Soyunup çıplaklığıma
Başlangıçtı sonunda,
Ele geçirdiğim.
Prangalara vurulmuş yüreğimdi,
Özgür kalan...
Çıldırtan bir hüzündü
Ve dingin sarılmışlardı,
Nedir beni sana bağlayan şey delice?
Nedir sensizliğin acısında boğan çığlık çığlığa?
Kimdir durdurmaya çalışan düşüncelerimi?
Sel gibi akarken dolu dizgin, delice...
Hiç kimse, hiçbir şey bitiremez inan ki! !
Alamaz çepeçevre sevginle sarılmış kalbimi...
İşte orada,
Taa orada o.
Ve görüyorum onu
Bana yakınlığını biliyorum
Gizemli gölün ışıldayan ateşinde oynuyor sebepsiz
Kim bilir ne çok bekledi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!