MERİH’e
Bana ne kadar sevdiğimi soruyorsun, bak işte bu kadar seviyorum seni;
Ben seni Çukurovanın çinko bir dam evinde, yağan yağmurun çıkardığı seste battaniye sarılarak uyumaya çalışır gibi seviyorum,
Ben seni saatlerdir içemediğim sigarayı yaktığımda, dumanın tamamını ciğerlerime doldurmaya çalışırken, ellerim titreyerek içime çekerken, ardından gelen baş dönmesi gibi seviyorum.
Ben seni yeni doğmuş; gözü açılmamış kedi yavrusunun uzattığın parmağı anne memesi sanıp minicik seler çıkararak saldırması gibi seviyorum.
Ben seni sağ gözüm diğerinden kıskanırcasına seviyorum.
Ben seni okuluna geç kalan ilkokul çocuğunun sınıfa girdiğinde öğretmenin kızmamasına sevindiği gibi seviyorum.
Uslansana, acım benim, dinlenip dursana artık.
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Devamını Oku
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta