Havva’dan diyorlar bu derin yara
Bence Âdem’lerden bize kalmadır
Bir ayıp ki boynumuza asılan
Bu suç tek gövdeden aynı urdandır.
Bana günahlarımı geri ver anne
Ruhum yırtılacak bu yalnızlıktan
Hep kırık, hep o aldanışın bildik halleri
Çaresiz olmaların dünyalık bahanesi
Denize düşmelerin yılan hikâyeleri
Hepsi anne, hepsi işte Nev’ûde…
Bana bu utancı giydirme
Baktığım her gözde kızgın bakışlar
Her yüzde azar.
Her dil zehir zemberek bir baba hikâyesi
Ömrümüze kilitli bir kaya gibi taştan
Bir kırbaç, bir bıçak, utanç halleri
Bana günahlarımı geri ver anne
Çizmek için ömre yaşam dengini.
Bana düşlerimi geri ver anne
Beni yüzünde görme
Aynan yalan söylüyor içinde ki düşküne
Hayata susmak için uydurulan hikâye…
İnsan öz masalını kendi yaratır anne
Her ömrün masalı izinde yaşar yine
Bak her ay mevsimini yaşıyor yorulmadan
Öylesine kolay işte, öylesine sıradan
Farkımız ne Nev’ûde?
Neden çektin perdeyi kuşlara bakarken ben?
Neden hep durduruldum yürümeye başlarken?
İlenme…
Sus payın öyle çok ki
Öyle çok ki kalbimde ki düğümler
Bana günahlarımı geri ver anne
Küf kokuyor yutturduğun sözcükler.
Bana sözlerimi geri ver anne
Lal mirasın yasasından bahsetme
Ben istemem sandıkların yanık sessizliğinden
Tıkıp, basıp içime
Ölümü özetleyen bir ben koydun önüme…
Her annenin ölümü kızına mı gömülür?
Sen çıksın diye mi benim içimden?
Mina’da taşlanmak için yeniden
Yani Atat, Yani Uzza, Yani Menat olarak
Ne anlatır Nev’ûde?
Besleme içinde ki ölüyle beni
Bana günahlarımı geri ver anne
Korkutma düşlerimi…
Bedenini çatlatan o acı hatırına
Gökyüzü gören yerden yüreğimi karartma
Korkulur mu ufuklara bakmaktan?
Yollara çıkmaktan anne…
Elbette ki doğrudur
Yüzerken boğulur da insan
Yürek düşe gidenin yolu üstünde çatlar
Beni bunun ötesiyle korkutma…
O kadar çok ki senden, öyle çoklar ki anne
Yıllardır yorgun düştüm çiğnenmiş olarak ben
Umut ekip düş ezmekten yoruldum
Ne kadar düşürüldük görmüyor musun?
Her bir yerim Nev’ûde
Bilsen nasıl acıtıldım bir bilsen
Bana günahlarımı geri ver anne
Her öğüdün bir halkadır kölelik düzenine.
Bana aşklarımı geri ver anne
Biz cehennem ortaklığı yaşarız
Günah cinlerinin is akşamında…
Namus, töre, can pazarı, hep o tanrıya kurban
Anneden kıza kalan hiç değişmemiş olan
Gülmezsen gülemem bende
Üç adım hep geride…
Kına değil yaşamdan karadır düşen bize
Bak gözlerim Nev’ûde…
Binyıldır linç ve yalnız bin yıllardır bu böyle
Âdem’in kaburgası cehennemin kapısı
Gülüşüm iblis işi susturulmaya mahkûm
Bana günahlarımı geri ver anne
Neden günah koksun ki gül dalı saçlarımız?
Bana bu dünyayı geri ver anne
Asırlardır tüketildik birlikte…
Yitiktik, kız kardeştik, çöl ve kum
Hiçtik, manası olmayan şeylerden geçtik
Cevapsızdık, sorusu olmayan boşluk
Rüzgârda bulut hani, dağınık, yüklü, yurtsuz
Yollar bilmedi bizi, geri geri yorulduk
Hep dinledik, hep söylendi, hep sustuk
Çıtladık ateşte ten, kavruldukça Nev’ûde
Hayatın ayıbıydık dünyanın kamburu biz
Her baba tanrısında ölüme düşen paydık!
Onun için ıslanırsın ıssız kuytularına
En çokta gecelerin vurgun yalnızlığına
Gönül koyar iç geçirir susarsın
Bana günahlarımı geri ver anne.
Neden hiç sevgilisi olamadık tanrının?
Bana sevişmelerimi geri ver anne
Sabır cana üleşen yılan sarılışları
Akılın kerhanesi…
Dara düşen birce candı Nev’ûde
Hiç ağız dolusu güldün mü?
Ürperdin mi gönlün durduğu yerde?
Özgürce anne hep içtenlikle
Durup dururken gülümsedin mi?
Korkusuz hissettin mi sevilmeyi içinde?
Kaya gibi oturmuş her acı yüreğine
Neden kalbin bakmıyor yüreğimin içine?
Uzak değil Nev’ûde…
Yangın vardı kül oldu susuz çölde hayatlar
Gözyaşı tevekkülde, insafta soysuz onlar!
Kadın yüzleri gördüm külünde adsız kuşlar
Kanatsız öyle mahzun öyle dipsiz kuyular
Say ki kayıpta adsız say ki atık eşyalar
Bana günahlarımı geri ver anne
Çok derinde duruyor bu dalgalı yaralar.
Her benden olanın kız kardeşiyim
Yüzümde taşıyorum gözleri çivi yeri
Dilleri kesik, ağlama…
Elleri elimde tut
Et yanmasın kurt kapmasın tut…
Gözyaşı umutsuzun umut avı derler ya
Nem çürütür gözüm düşer yerinden
Bu bir savaştır inan tam teşekküllü
Uzak ve yakın zaman, her peygamber, dört kitap
Onlardan yana oyun bıyığa batmış hayat
Ölüm bile eşit değil, Nev’ûde
Bu bitecek hal değil geçecek değil
Bana günahlarımı geri ver anne
Yaramdan öpme.
Ve kadınlar…
Aşk karası taşırlardı alınlarında
Kazınmış saçlarıyla, suçlu ve bedbaht
Ve…
Başucu kâbuslarında baba adamlar
Kaytan bıyıklarını burarlardı durmadan
Solukları sıklaşmış salya sümük olarak
Bir ileri bir geri sübyan apışlarında
Nev’ûde?
Su elmaslar dizerek o gizli aynalara
Yine beni ölümlere sevdirme.
Bana günahlarımı geri ver anne
Yeryüzüme yeraltının cinlerini üfleme…
Hem oradan kim getirdi bu soysuz iskeleti?
Bu isli yüzleri oradan kül yığınını
Bu tornasız acıların zebani kılığını
Yalanın kılıfını kim dikti hiçsizlikten?
Hiç bir masal anlatma her bir yerim Nev’ûde
Her bir yerim birden cinnet linç imtihanı…
Aşk inkâra dönüşünce Meryem’de
İşte o günlerden bu güne yine
Yoldüzer ucubeler geçer üstümden
Bana günahlarımı geri ver anne
Doğasal bileşkeni bozuluyor aşkların.
Kayıt Tarihi : 18.7.2006 11:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiir nasıl mı olmuş...yazarı gibi MUHTEŞEM
ve de doyumsuz...
tebrikler.
Tebrikler...
Mantık olarak ; yanlışın yanlışı
iki yanlış bir doğru etmez hiçbirzaman
Fakat şiir adına tebrikler kocaman !.....
TÜM YORUMLAR (4)