Bana çok şey öğrettin sen,
Aşk'ı öğrettin,alışmayı,bağlanmayı,bir kadını bağrına basıp, ölünceye kadar o kadına sadık kalmayı öğrettin.
Tutkuyu öğrettin sen bana,
Yarına inanmayı,özlemeyi,beklemeyi,huzur denen kavramı,
vuslat denen bayramı öğrettin.
Beni bilirsin sana sarıldığımda hep içim geçer kollarında,
gözlerim ağırlaşır,
sanki yüzyıllardır uykusuzmuşum gibi kıvrılırım koynuna,
sen bana gözlerim kapalıyken bile görmeyi,huzurla uyuyup musmutlu uyanmayı öğrettin.
Sen bana sahiplenmeyi,sahip olmayı,ait olmayı,
tüm günahlarıma ortak olup mahşerde şahit olmayı öğrettin.
Gülmeyi öğrettin sen bana,
bir gamzem olduğunu bile sen hayatıma girdikten sonra farkettim,
şımarmayı,çocuk olmayı,çocukça hayaller kurmayı sende öğrendim ben.
Sevdanın şivesi nasıl da yakışırdı diline,
sevdalık neymiş? sadelik neymiş?
sevmek nasıl da baş döndüren bir eylemmiş?
hepsini yaşadım,yaşattın...
Yasak olman umurumda bile değil,
çünkü sen bana aşkın engellere takılmadığını,
kural tanımadığını,ve kalbin kan pompalamaktan başka işe yaradığını da öğrettin.
Hayatın ne kadar anlamlı olduğunu,
hayatımın anlamı olduğunda anladım ben,
tüm kızgınlıkların bile bir tek gülümsemeye yenildiğini,
güven duygusunun bütün egoları alt üst edip aşka,sadece aşka, inanıldığını gözlerinden okutarak öğrettin bana.
Merhameti,insanlığı,duyarlılığı,tutarlılığı ve bağlılığı,yüreğimde yaptığın devrimle değişmesi teklif dahi edilemeyen bir anayasa ya bağladın sen.
Düştüğüm yerden kalkmayı,yeniden başlamayı,şükretmeyi öğrettin.
Ve ben artık yakıştırmıyorum ömrüme hüzünü,
çünkü gülünce dünyayı güzelleştiren bir sevdiğim var benim,
sancılı geçen onca yılın ardından nefesinde doğduğum,
adını sonsuzluk koyduğum kadınımsın sen.
İki lafı bir araya getiremezdim senden önce,
şimdi ne desem şiir olup dolar avuçlarına,
sen bana kelimelerin kifayetini öğrettin.
Gökyüzünü bu kadar seveceğime ihtimal dahi veremezken,
sen beni bulutların üzerine çıkardın,
yolunu kaybetmiş düşlerimin pusulası oldun,
artık daha özgürce haykırabiliyorum sevdamın baş harflerini,
ve iddia ediyorum aşk evrensel bir eylemse en kutsalını ben yaşıyorum.
Seni bir martının çığlığı kadar derin,
Bir simitçinin simit tablasına dökülen susam taneleri kadar helal,
Seni bırak bir şiire, bir ömüre sığdıramayacak kadar çok seviyorum hatun.
Sinan Yıldızlı/Sahildeki Şair
Sinan YıldızlıKayıt Tarihi : 26.12.2024 20:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İliklerine kadar sevebilmektir hayat.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!