bana bir yalnızlık bıraktın
bütün sabahakarşılar büyüdü içimde
gözümde son bakışların kışı
içimde bütün belkilerin ilkyazı
yaşam dediğin denizi alınmış bir uçurum
kar çiçekleriyle bezenmiş mayıs tarlası ömrüm
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
ama yoksun
türkuvaz bir umutsun
bakışlarım acıyor gel artık
sözcükler nefes almıyor
göz bebeğimden öp artık
Yüreğinize sağlık....harika bir şiir okudum......saygılarımla...
ey kırlangıç fırtınası, ey sevgili
“buzda köz, güneşte çiy tanesi”
bana bir yalnızlık bıraktın
içinden kaç deniz, kaç güneş geçti
sen, hangi güneşini unutmuş gecenin sabahısın
dudağım dudağında ölebilirim
sakın korkma, o bir aşktır
ama yoksun
türkuvaz bir umutsun
bakışlarım acıyor gel artık
sözcükler nefes almıyor
göz bebeğimden öp artık
ŞİİRDE İMGELER ÖZGÜN,
ŞİİRİN ANLATIMI AKICI, DURU; DİLİ YALIN.
SİZİ KUTLUYORUM ADNAN BEY, ŞİİRİNİZE 10+ VERİYOR VE BU GÜZEL ŞİİİRİNİZİ İZNİNİZLE ŞİİR LİSTEME ALIYORUM.
ama yoksun
türkuvaz bir umutsun
bakışlarım acıyor gel artık
sözcükler nefes almıyor
göz bebeğimden öp artık
öylesi gel çağırısı var ki..söz kalmıyor..
gerçekten dopdolu bir şiir.
Gün bitti, sanırım eleştiriler de sona erdi. Şiiri beğenen olur beğenmeyen olur. Bu noktada kimseye bir şey söylenemez; ama iş bilgiye ya da bilmeden bilgiçliğe gelice mutlaka bir şeyler söylemek gerek. Sanatsal bir ürünü özellikle de bir şiiri eleştrimek beğenip beğenmemenin ötesinde bir şeydir. Eleştiri bilgi ve birikim gerektirir. İnterneti bilgi kaynağı olarak görmekle, google’dan bilgi aramakla eleştiri yapılmaz. Uzun bir bilgi geçmişi gerektirir eleştiri. Hem konuyla ilgili bilgi gerektirir, hem de ürünün sahibini tanımayı .
Yazmıştım ama belli ki yeterince açık olmamış. Önce kısaca şu “türkuvaz” sözcüğüne açıklık getirelim. Fransızcadan dilimize giren bu sözcük, önce Fransızca yazılışının etkisi ile “turkuaz” olarak girmiştir. Oysa Fransızcada da “Türk mavisi” olarak üretilmiş bir sözcüktür. Bu sözcüğün hem Türkçe yazım yapısına uydurulması hem de içerik olarak Fransızcada üretilmesine neden olan Türk sözcüğünün vurgulanması için Eski Türk Dil Kurumu üyelerinin toplandığı Dil Derneği’nce “Türkuvaz” olarak yeniden önerilmiş, kullanıma girmiş ve sözlükte yerini almıştır. Merak eden Dil Derneği’nin sözlüğüne ve yazım kılavuzunu alıp okuyabilir. Fransızların “Türk mavisi” diye türettikleri bir sözcüğün Türkçesinde “Türk” sözcüğünün de geçmesinden doğal ne olabilir. O nedenle Dil Derneği’nin sözlüğüne koyduğu her iki tür yazılışından bu türünü benimseyip kullandım. Bunun yerleşmesinden yanayım. Ben bir dilciyim arkadaşlar, bu konuda birçoğunuzdan daha duyarlıyım. Ama ne yazık ki bizde sözlük ve yazım kılavuzu kullanma alışkanlığı olmadığı, doğru yazımı gavurun “Microsoft Word” dosyasının uyarısına bıraktıkları ve google’u bir kaynak gördükleri için bu gibi temel bilgiler hep atlanır ve yanlış yapılır. Dil konusunda ne gibi sorunlar yaşadığımızı ve bunun nedenlerini açıklayan Doruk Yayınları’ndan çıkan “Deer mişim” adlı bir kitabım var. Merak edenler alıp okuyabilir.
Gelelim diğer eleştirilere: “Zaman Sarrafı” takma adlı arkadaş, şiirdeki birçok dizede (ne demekse?) “kişi hatası var” demiş. Bu şiir hem dergilerde hem de kitabımda yayınlanmış bir şiirdir. Bugüne dek birçok şiir ustasının bulunduğu ortamlarda okundu. Birçok şiir ustası arkadaşımın elinde dolaştı. Hem dil konusunda yıllarca gazete ve dergilerde köşe yazmış, kitap çıkarmış biri olarak benim, hem de bu şiiri okuyan dil ve şiir ustalarının gözünden kaçan bir yanlış mı var, diye yeniden dikkatle birkaç kez daha okudum. Acaba bilmeden bir özne yüklem uyumsuzluğu mu yatım, diye inceledim; ama bir sorun göremedim. Son olarak fark ettim ki bu dizelerdeki gizli özneler gerçek kişi değil, kişileştirilmiş kavram ve nesneler. Zaman sarrafı, bir tümcede “ben, sen,o, biz, siz, onlar” dışında bir özne olamayacağını düşünüyor olmalı ki “kişi hatası” var sanıyor. Arkadaşın “kişileştirme” diye bir söz sanatı olduğunu öğrenmesi gerek sanırım. Aslında ne anlama geldiğini de bilmediği “mecaz-ı mürsel(düzdeğişmece)” ve “teşbih-i beliğ(düz benzetme)”den başka söz sanatını da bilmiyor olacak ki diğer eleştirilerinde de benzer yanlışa, hatta eleştiri adına saçmalığa düşmüş. Eğer bir şiiri eleştirecekse öncelikle “benzetme(teşbih), değişmece(mecaz), eğretileme(metafor, istiare), değinmece(imleme,kinaye), artsama(tevriye), karşıtlık(tezat), Güzel nedenleme(hüsn-i ta’lil), bilgece bilgisizlik(tecâhül,i arif), imge, gibi her birinin birçok çeşidi olan daha onlarca söz, anlatım ve anlam sanatını da öğrenmesi gerek.
Yinelemek istemiyorum, merak eden eleştirinin kendisini okur; ama “Zaman Sarrafı”nın eleştirisinin ikinci şıkkındaki söylediği çelişkiden, şiiri gerçekten hiç anlamadığı, bunun nedeninin de şiirden anlamaması olduğu açıkça ortaya çıkmış. İlk dizede bir benzetme var, yaşam, denizi alınmış bir uçuruma benzetilmiş. Diğer dizedeki denizin bunla hiçbir ilgisi yok, Burada hem imgesel anlatım sözkonusu, hem benzetme hem de nedenleme. Burada şair kendisini bir akarsuya, kendi dışındakileri ve belki de yaşamı bir denize benzetmiş ve özverileriyle, tavizleriyle, yıpranmasıyla vb.o denizin yükselmesine, güçlenmesine vb. neden olmuş. Buradaki deniz sözcüğünü imgesel anlamından sıyırıp düz bir anlayışla birinci anlamındaki denize dönüştürürseniz şiirden anlamıyosunuz demektir. Arkadaşımız 3. şıkta “. Şiir, çok sıradan ( yani, çok fazla insanın çok kere kullandığı, artık aşina olduğumuz ve artık bizi şaşırtmayan ) söylemlerle dolu.” demiş ve şiirden dizeler yazmış; ama bu dizelerin o söylediği benzerlerini yazmamış. Böyle bir sav öne sürmek için benzer örmeklerini de vermeliydi. Hangi dize kimin şiirindeki dizelerle benzeşiyor, gösterirse hepimiz aydınlanırız. Gösteremezse boşa gevezelik yapmış demektir. Diğer şıklardaki gerekçelerinde de şiirle öyküyü karıştırdığı, yerli ve yabancı çağdaş şairlerden ve şiir akımlarından habersiz olduğu anlaşılıyor.
Pitirilim, takma adlı arkadaşın eleştirisine gelince, hiçbir bilgisel dayanağı olmadığı için nesini düzelteyim bilemedim. “bende şiir anlayışı ya iyi şiirdir yada olmamıştır” anlayışı ile şiir eleştirisi yapılmaz. Keşke “ben bu şiiri beğenmedim” deseydi daha saygıyla karşılardım. Kimse her şiiri beğenmek zorunda değildir. Ama bir şiir ya iyidir ya da olmamış” demek ve nedenlerini açıklamamak, gevezelik etmekten öteye geçemez.
İnternette özellikle de antoloji.com’da eleştiri yapmak çok kolay olduğu için gördüğüm kadarıyla herkes eleştirmen olmaya kalkıyor. Hani “ağzı olan konuşuyor” diye bir söz vardır ya... işte o söz yaşanıyor ne yazık ki; çünkü her yazılan hiçbir denetimden, değerlendirmeden geçmeden yayımlanıyor. Bu şiir eleştirisine hevesli arkadaşlara, eğer gerçekten bu işi doğru yaptıklarına inanıyorlarsa, eleştirilerini edebiyat degilerine de yolamalarını öneririm. Bakalım, bu türden eleştirlerin kaçı gerçekten eleştiri niteliği taşıyıp yayınlanmaya değer görülecektir. 30 yıldır dergiler içinde uğraşan, beş yıldır da bir şiir-yazın dergisi çıkartan biri olarak, bu eleştirileri merakla bekliyorum. Anadolu’da bu konuyu anlatan çok güzel bir söz vardır: “Biliyorsan konuş, ibret alsınlar; bilmiyorsan sus, adam sansınlar” demiş atalarımız. Yazdıklarımı üşenmeden sonuna dek okuyan herkese teşekkür ediyorum.
'yok'tan umutlar yaptım
seherin serinliğini nemlendirirken gözlerim
mütehayyır kelimeler yetişir imdadıma diye...
ki zaten her giden bir tufan boşluğu bırakır bilirim...
______içimde keder denizlerinin ayaksesleri
______ayrılığa düçar kalmış bir aşkın suretindeyim...
başım ayaz bir zozana gebedir
ağustostur oysa yaralı ayaklarım..
umrumda değil kimde ne kadar eksildiğim
ey kırlangıçların şahı!
beni kuşssuz bıraktın ya, işte buna yanarım..
'''şiire gebe kısır gecelerim de oldu
ama sen yoksun
ne zaman nerde şimşek çaksa
yağmur oluyorsun yoksun..'''
bütün aşklar ömrümün özetidir diyorum
gülüyorsun..
denizler yanaşıyor kıyılarıma
ve içi boşalmış gök yüzü..
içimdeki Cudi baş eğdiyse saygıdandır biliyorsun..
aşk'a 'bir başkasında eksilmek dedik'
ve geçmektir biraz da boran içinden topallayarak
dudağım dudağında kekelerken acemice
dilimden ölü kelimeler fışkıyor bak!!...
yaralı her yerimin hangi yerinden öpeceksin ki
genç ölmüş bir resimim bütün duvarlarda
ve gözlerim sarı saçlı bir çocuğun çıplaklığı
ya da kefensiz birer ölü; bütün tabutlarda..
ne'tsem hangi imgeye sığınsam
düzelmez boynumun büküklüğü
ve kanatlarında şaşkın bakışını taşıyan yaralı bir kırlangıçtır artık yüreğim
pervasızlığım bundan!!
sonsuzluğa ilmek atarken nisanda mevsim
gülümsemeye yeltenirim
ki ne zaman cesurca ellerine uzansam
bir yaralı ırmak geçer ortamızdan
'şiir böyledir işte; kelimenin turkaz ağzı...'
şimşek ve yağmur hep düşmek üzeredir
ve ağlatır ardısıra bir gidenin...bazı ..bazı...
kusura kalma şair..
Google'ye, 'TURKUVAZ ' yazıp girerseniz .
-Bunu mu demek istediniz : TURKUAZ- ..diye bir yazı çıkar..
Sonra 'turkuaz' sözcüğünden istediğiniz bilgiye ulaşırsınız..
Google'deki VİKİPEDİ sözlüğüne göre Turkuaz 'Türk mavisi' anlamına gelmekte olup, TÜRK kelimesinin Fransızça karşılığı bir sözcükten türemiş..
CAM GÖBEĞİ renginin hafif mavi bir tonu karşılığında kullanılmakta imiş ve psikiyatrik hastaların tedavisinde kullanılırmış...
.........[]......
Ayrıca bu sayfalarda bol miktarda TURKUVAZ sözcüğü de bulunmaktadır..Bir sayfaya göre ,TURKUVAZ; GÖKMAVİSİ anlamına gelen;
dürüstlüğün-sadakatin, cesaretin simgesi olan ; nazara, kem gözlere karşı kullanılan ve GÖK YILDIZI olarak ta anılan FİRUZE taşının karşılığı imiş..
Boğa, ikizler ve terazi burçlarının taşı da, turkuvaz=firuze taşı..
Kızılderililerin inancına göre, firuze taşı yani turkuvaz; ülkeleri savaştan koruyan bir taşmış..
Bilgi sahibi olmak isteyenlere arzolunur.....
Saygıyla..
Şiir yorumunu ustalara bırakıyorum..
ama yoksun
türkuvaz bir umutsun
bakışlarım acıyor gel artık
sözcükler nefes almıyor
göz bebeğimden öp artık
Harikaydı.Kutluyorum.
Tam puan+antolojim.
Adnan bey,size mesaj bırakabileceğim bir yer bulamadım burda.Nasıl ulaşabilirimki.?
Bi mesaj atarmısınız gördüğünüzde mesajımı lütfen.
antoloji.com da yazdıkları metin hakkında en küçük eleştiriye dahi katlanamayıp heyulalarını ceplerinde gezdiren insanların eleştirmenlik zırhını kuşanmaya çalışmalarını şaşırarak gözlemlemiş bulunuyorum. gelişim açısından önemli olan eleştiri mekanizmasını doğru işletebilmek. eleştiri dediğimizde sadece olumsuz yönelimler ve yöneltmeler değil olumlu irdelemeler ve alkışlamalar da anlaşılmalıdır. fakat bunları yaparken samimi olmak gereklidir diye düşünüyorum. sırf yazmış olmak için şiir yazılmaz(bu durumda yazılan şiir olmaz) ve sırf eleştirmek için eleştiri yapılmaz. adnan beyin yazdığı şiir hakkında bir yargıda bulunmazken, ne yazık ki olumsuz eleştirilerde bulunan arkadaşların yine araştırmadan dikkatli okumadan ve rasgele yazdıkları da gözden kaçmıyor. muhabbetle.. eyvallah
Şiirimi beğenen de beğenmeyen de sağolsun, günün sonunu ve bütün yazıları beklemeden bir düzeltme gereği duydum.
Türkuvaz, dilimize Fransızcadan girme bir sözcüktür. Osmanlıcada kullanılan ve oradan da Türkçeye giren Farsça kökenli karşılığı da Firuze'dir.
Türkuvaz, aslında Türkmavisi demektir. Bu nedenle Fransızcanın etkisiyle önce 'turkuaz' olarak dilimize giren bu sözcük, Türk mavisi içeriğini vurgulaması için 'türkuvaz' olarak değiştirilmiştir. Eski Türk Dil Kurumu üyelerinin kurduğu Dil Derneği'nin yazım kılavuzuna bakarsanız görebilirsiniz. Sözlüğüne baktığınızda da 'türkuvaz' ve 'turkuaz' birbirlerine karşılık olarak verilirler. Türk mavisi anlamına gelen bir sözcüğün içinde Türk sözcüğünün geçmesi denli doğal bir şey olabilir mi? 'Turkuaz'ın Dil Derneği üyelerince 'Türkuvaz'a dönüştürülmesi bence çok uygun olmuştur. Artık herkesin 'turkuaz' yerine 'türkuvaz' sözcüğünü kullanmasında yarar var, diye düşünüyorum.
Bir de, ben zaman zaman antoloji.com'da eleştiriler yapıp yazılar yazsam da antoloji.com şairi değilim. Daha önce hiçbir şiirimi asmamıştım. Ahmet Erdem arkadaşın ısrarı ve ricası üzerine birkaç şiirimi astım. Şiirimi günün şiiri seçtikleri için teşekkür ederim. Bilgiye ve birikime dayanan her türlü eleştiriyi saygıyla karşılar, hatta ders alırım, ancak içeriksiz, bilgiye dayandırılmayan eleştirilere, yıllarını şiire, şiir kuramına harcamış biri olarak karşılık vereceğimi bildiririm. Saygılar.
Adnan Acar
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta