Özlemin derdinden çok yandım piştim
Bana bilmediğim bir şeyi anlat
Meneviş gözlerle çokça bakıştım
Bana yılmadığım bir şeyi anlat
*
Ölüm kokusunu çocukken tattım
Yastığa sarılıp hıçkırık yuttum
Ağlamamak için bir yemin ettim
Bana gülmediğim bir şeyi anlat
*
Sevgiyi paylaştım sonunda yazık
Peşlerde koşarken hep yedim kazık
Çalınmaz kemanlar akordu bozuk
Bana çalmadığım bir şeyi anlat
*
Karınca örneği çok da çalıştım
Yabandım ehl oldum cana alıştım
Ekmeği bölüştüm derdi bölüştüm
Bana dilmediğim bir şeyi anlat
*
Aç kaldım dağlardan yaban ot derdim
Yağmurla yıkayıp çamaşır serdim
Saçımı başımdan ettirdi derdim
Bana yolmadığım bir şeyi anlat
*
Bıktırıcı bağnaz yobazlık gördüm
Batılı ve Hakkı KELAMDAN sordum
Yanlıştan fesattan sakındım durdum
Bana dolmadığım bir şeyi anlat
*
İnsanın elinden zulüme battım
İyinin halini huyuma kattım
Sabır dedikleri uykuya yattım
Bana dalmadığım bir şeyi anlat
*
Varlığa tapmadım ilime koştum
Dünyalık yığmadım bilgiyle çoştum
Hep soru sorarak zihnimle deştim
Bana bulmadığım bir şeyi anlat
*
Nefsin belasını gönül derdini
Dünya denilen talan yurdunu
Yaşadım mevsimin olan dördünü
Bana solmadığım bir şeyi anlat
Aşk değil insana merhamet gerek
Sevda gafletine takılmış yürek
Sevginin ötesi rahmet diyerek
Bana kılmadığım bir şeyi anlat
Her şeye olmuşum artık ihtiyar
Dertlere kim güler olur bahtiyar
Kul olunca Allah en hakiki yar
Bana olmadığım bir şeyi anlat
Aykıri-Cahit Telkök 24-12-2011
Cahit TelkökKayıt Tarihi : 2.5.2012 23:35:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Harika bir çalışma,
isabetli bir tema seçimi
akıcı,
yalın ifadelerle işlenmiş;
etkili bir anlatım kutlarım
salim erben
Ey kardeşim bunlar yüzyıllardır olağan olaylar...kasırga kelimesini nerden öğrenmiş atalarımız...deprem kelimesinide...Zilzal kelimesi nerden öğrenilmiş...1600 yıllarında da İstanbul yıkılmış...yerle bir olmuş...hep iki katlı ve ahşap evler yapılmış sonrasında...dünyanın bütün köşeleri bu felaketlerle her yüzyılda bir yamulmuş...hala dünya son surat dönmekte...hala güneş aynı heyecanla uyanmakta sabahları...mevsimini hatırlatmakta kış...bir yerler yıkılacak ki hayvanat toprağın karnını yarsın çıksın..tane tane demir toplayan,plastik toplayan,maden toplayan ve her düşen ağaç her kesilen ağaç o düştüğü yerin altını boşaltmakta...her insan elinin dokunduğu alanlar boşalmakta ...doğal olan hareketler insanın yaptığı hatayı doğa eliyle düzeltmekte..sellerin,depremlerin ,yangınların evet felaket algılanması doğru gibiysede insanlığın geleceğinin huzuruna gebe bırakacak işlevleri ve sergileri olacaktır...Bugün bizim gözyaşımıza neden olan hadiselerin yarın çok daha geniş kapsamlı ferah toplulukların inşasında kullanılacak nefesler olduğu anlşılmaktadır...o yüzden bir dakkika sonrasını bir sene sonrasını bilmek imkansızdır...
İnsanoğlunun düşündüğü gibi herşey aksa doğal kıvamında seyretse ,ayağına dolanacak felaketlerin ardı arkası kesilmez...azaba uğrar her sanise...Çünkü insan hesap etmekte pek geridir...çok cahildir...
Oysa Yaradan her nizamı muhteşem koymuş ve herşeye Hakim'dir... Emirleri doğrultusunda işleyen demir pas tutmayacaktır...Diğer herşey hatta odun bile pas tutabilecektir...
Şair güzel yazmış anlat demiş...Kendi hallerini kendi bilir...Biz ufkumuza yaslanan kumaşın rengini anlatabiliriz,tozlarını silip......İlla temizlemek gerekli puslu pencereleri...evet ,,,Tebrikler Şair.........
TÜM YORUMLAR (34)