Bana Benzeyen Sen Şiiri - Yusuf Bingöl 2

Yusuf Bingöl 2
7

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Bana Benzeyen Sen

Benim seni seveceğim yirmi sekiz yıl öncesinden belliydi
Kendimle getirmişim gibi tüm yolları
Kendimden kendime
Her yol yediklerimizi koyduğumuz sokaklardı
Başıboş köpekler, kimsesiz çöp konteynerleri, emekli balkonları ve palmiyeler
Ve bir de sinekler, önceden bataklıkmış burası
Yoksa ne diye bölsünler uykularımızı
Bir daha sarılalım diye mi
Haşa
Derken odamıza kapanırdık ne zaman bastırsa yağmur
Bir benim sesime tahammülün vardı diye, bilirim
Bizi seninle sevişirken görseler bir tek bileklerine aşığım sanırlar
Oysa bir penceremiz nar ağacına bakardı öteki Akdeniz'e
Yüzümü olduğun duvara dönüp uyudum diye mi geldi sonbahar
Aynı kışlıkları giyindik diye belki
Bunca yaprak sırf bu yüzden mi ezildi ayaklarınla
Sadece mutluyduk diye mi kesilirdi elektrik
Yoksa gözlerimizi yan yanayken yumduğumuzdan mıydı bu karanlık
Yatak altında saklanırken kuruyan her papatya bilir ilk ne zaman utandığımızı
Bir kez olsun avucundan öpülmüş her kadın bilir kiminle büyüdüğünü
Fakat sevgili kızım, Tanrı bilir
Bir kediyi nasıl sevdiysem öyle sevdim ben seni de

O kadar alışmıştım ki sana gelirken yollara
Bir evim olduğunu unuttum
Benim zaten genzim yanardı hem deniz tuzundan hem göl kokusundan
Dönüp son kez ceviz ağaçlarını izledim
İlk salıncağım
Kavak sesini dinledim, ezan böldü
Unutmaktan korkacağım tek şey bu koku olur sanırdım
İki kıtaya yayılmış bir şehre dokundum
Kadifemsi gözleri vardı
Sırf bu yüzden seninle boy ölçüşebilirdi
İnsanlar gördüm, insanlar ile sarılıydı yaraları
Görmediğim kadar hikaye okudum
Olmadığım kadar mutsuzlardı
Tanıyorum aslında ben çoğunu
Kimi evine kimi ülkesine uzak
Vapurdan vapura seni düşünür
Bir sigara yakardım
Bir de çiçek pasajından geçerken
Kadıköy uzaktan sana benzerdi
Kalabalıktı
Akşamı Beşiktaş'ta eder, sabaha hatırlamaz kusardım
Kimin elinde enstrüman görsem cebime bakar
Kaç tekir sevsem gövdemin pası gıcırdardı

Bir kendim bir de kahverengi bavulum eksildi ben gelirken
Babam askere giderken almış
Ben de gittim, eksilmedi bir şey
Bakmayın siz
Öncesi esmer yüzlü kadınların ülkesiydi
Sombrero şapkalı adamlar ve eli silahlı çocuklar
Kertenkeleli ormanlar, teller, duvarlar
Üniformalı katiller, üniformasız katiller
Demir surlarca yürüdüm henüz sigaram varken
Gün ağarınca önce kızıla bürünürdü
Meğer az ilerisi okyanusmuş da ondan
Ben görmedim
Sonrası yosun kokulu dereler
Bir yanı yeşil diğer yanı turuncu patikalar
Geçtiğim her yer yanıyor, benimse ellerim üşüyordu
Bir otobüse bindim dört gün uyudum
Gözümü on bin göle açtım
Mor yapraklar, kırmızı yapraklar, eflatun yapraklar
Yaşlı adam nehri derler buraya
Kaç gök sığmış şu bayrağa
Ne olur ne olmaz diye bavulumu açmadım
Alnım kırıştı
Haftalarca soğuk ellerle okşadım yaramı, geçmedi
Ben de üstünü örttüm
Tuttum güzel olan ne varsa sevdim sonra
Altın saçlı kadınlar tanıdım mesela
Yüzüm güldü diye farklı hayatlar anlattım
Hepsi benimdi
Bir bardağa anlattım ne yaşadıysam
Gayet iyi dinledi
Yalnızlık güzel şey güzel şey de elim ne zaman kaleme gitse gözüm kapı çeker benim
Yol bu, biter mi
Dünyanın eksik ıstırabı benimle var olmadı ki benimle yok olsun
Eskiyen acılarıma dokunuyorum
Yüzünü unutuyorum
Ve artık deliksiz uyuyorum
Yanımda uyurken silmiştin gözlerimi
Ben o zaman gitmişim sanırdım
Çünkü en güzel olduğu anda severim ben bir şeyler yazmak için her şeyi mahvetmeyi
Çünkü başıma gelen her şeyden daha güçlüyüm
Her şeyin bana benziyor diyorum, gülüyorsun
Bu yüzden benim senden gideceğim yirmi sekiz yıl öncesinden belliydi

Yusuf Bingöl 2
Kayıt Tarihi : 19.11.2022 19:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Şiir 4 ülke, 9 şehirde yazılıp 11 ay da tamamlandı. İyi okumalar dilerim. Kasım 2022 48.şiir

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Yusuf Bingöl 2